HZ. ALİ (K.V.)

HZ. ALİ (K.V.)
İlim, irfan ve hikmet pınarı olan Hz.Ali(k.v.)’yi anlamak, hissetmek, idrak etmek ve onu satırlara aktarmak… Bu satırların yazarı bunun idrakindedir. Alîm olan(niyetlerimizi bilen) Allah’a sığınıyorum.
“Ebu Talib’in zevcesi yine Hâşim soyundan Esed kızı Fatıma bir rüya görmüştür:
Evi nurla taşmış… Etraftaki dağlar Kâbe’ye doğru secdede… Eline dört kılıç veriyorlar. Bunlardan biri gökyüzüne çıkıyor, biri suya, biri toprağa düşüyor. Biri de arslan oluveriyor ve heybetinden bütün yaratıklar ürküp kaçışmaya başlıyor. Fatıma rüyada korkuyla ellerini uzatıyor, birdenbire karşısında Allah’ın Habib’ini buluyor ve onun ellerine yapışıyor…
Allah’ın Habibi’nin yengesi Fatıma rüyadan dört ay sonra; Gebeyim! Dua et de çocuğum erkek olsun!
Allah’ın Habibi şu cevabı veriyor;
-Doğacak erkek çocuğu bana bağışlaman şartı ile dua ederim!
-Evet, erkek olsun da sana bağışlayayım!

-Ve işte yengesi; çifte koldan Haşim soyuna bağlı, haykırışta taa uzaktan çınlayan, gürbüz bir oğlan doğurmuştu.(Miladi-13 Recep-599 , Hicretten 23 yıl evvel)
Kureyş’liler; Kâbe etrafında toplanmış, bayram günlerine mahsus bir sevinç taşkınlığı içinde.

Fatıma’nın loğusa yatağı başında Ebu Talib ve O…(Allah’ın Habibi) Ebu Talib’in kucağında ağzından, hareketlerinden, vücudundan sağlık tüten yavru…
Kâinatın Efendisi soruyor:
-Yavruya ne isim koydunuz ?
-Zevcem, babasının ismi olan Esed’i(Arslan) uygun gördü ama, ben Ali(Yüce,Ulvi,Üst) adını tercih ettim.
-Güzel isim… İkincisi de Haydar(Arslan) olsun…
Fatıma rüyada arslan gördüğü için teklif pek beğenildi.
Kâinatın Efendisi, kutsi parmağını Ali Haydar’ın dudaklarına dokundurdu ve dua etti:
-İlim, fazilet, kuvvet sahibi olsun ve bütün değerleri nefsinde toplasın!… Sonra ona dilini emdirdi.
Onu, Kâinatın Efendisi’ne bağışlamışlardır.
Allah’ın ezelde bağışladığını…

Öteden beri kutlu bildikleri fakat henüz gerçek manasından uzak bulundukları Kâbe’nin Kureyş adına idare ve muhafaza temsilciliğini yıllarca elinde tutan Ebu Talib…
Kâbe ziyaretçileri ile ilgilenmek ve onları ağırlamak işi, soyluluğu bakımından fevkalade cömert bir insan olan Ebu Talib’in bütün servetini kemirmiş ve tüketmişti.
Cömertliğin destanlık misallerini verecek olan Hz.Ali(k.v.)’nin babası Ebu Talib, yine soyluluğu icabı kimselere bir şey söyleyemiyor. Fakat başta Allah’ın Habibi ve bazıları bu hali biliyordu.
Kâinatın Fahri, dünyalık bakımından durumu en elverişli amcası Abbas’a gidiyor.
-Biliyorsun ki kardeşin Ebu Talib sofrasında pek çok elin toplandığı kalabalık bir aileye sahip… Kıtlık yüzünden sıkıntısı büsbütün taşkın… Seninle ona gidelim de çocuklardan birer tanesini evimize alalım… Abbas ve Alemlerin Serveri kol, kola Ebu Talib’e gidiyorlar. Rica, tereddüt, ısrar ve kabul. Kâinatın Efendisi’ne düşen Hz. Ali(k.v.)’dir.

Allah’ın Resulü 40, Hz. Ali(k.v.) ise 10 yaşında.
Müthiş gün!… Hira dağında vahiy ufkunun açıldığı, mavera perdesinin yırtıldığı, sultan meleğin görüldüğü ve Allah’ın fermanının bildirildiği gün:
“-Oku! Rabbinin ismiyle başlayarak oku! O Rabbin ki: Seni bir nüfteden yarattı. Kalem vasıtası ile insanlara ilim veren, bilmediği şeyleri öğreten ve yaratmak yalnız kendisine mahsus olan kerem sahibi Rabbinin adıyla oku!”
Emir duyuruldu:
İlk iman eden Hz.Hatice(r.a.).
İkinci iman eden, olgun erkekler arasında ilk, Hz.Ebu Bekir(r.a.)
Üçüncü iman eden, çocuklar arasında ilk, Hz.Ali(k.v.)
Dördüncü iman eden, köleler arasında ilk, Hz.Zeyd(r.a.)

O günlerle ilgili iki anı, Hz.Ali(k.v.)’den dinleyelim:
-Nahye vadisinde Allah’ın Resulü ile birlikte ibadet ederken, babam Ebu Talip çıka geldi. Allah’ın Resulüne “Ne yapıyorsunuz?” diye sordu.
Allah’ın Resulü’de babamı İslamiyet’e davet etti. Babam şu karşılığı verdi: “Bu yaptığınız işte bir kötülük olmadığı gibi, söylediklerinizde de bir kötülük yok… Ama beni kendi halime bırakın, bana karışmayın!”
-Bir gün Allah’ın Resulü elimden tuttu, birlikte Kâbe’ye gittik. Kimsenin olmadığı bir saat. Allah Resulü beni kendi mukaddes sırtına çıkarttı. Putların bulunduğu noktaya kadar yükseldik. Öyle bir noktaya çıkmıştım ki, ufukları kucaklayabileceğimi zannettim. Kâbe’nin üstünde bir put, onu ittim, put yere düştü ve parça, parça oldu.

Gece zifiri karanlık, evin içinde Allah’ın Resulü ve Hz. Ali(k.v.),(23 yaşında delikanlı).
Allah’ın Resulü:
-Ben Allah’ın emriyle Medine’ye hicret ediyorum! Sen birkaç gün daha burada kalacaksın… Bendeki emanetleri sahiplerine teslim edecek ve ardımdan yola çıkıp bana kavuşacaksın. Şimdi sen benim yatağıma yat…
-Peki, ya Allah’ın Resulü!
Ali’yi yatırdılar ve bir köşeye çekilip “Yasin” suresini okumaya başladılar. Mübarek dudaklarında şu mealdeki ayet; “-Biz onların önlerine ve arkalarına perde çektik ve anlayışlarını körelttik, görmezler.”
Ayeti okuduktan sonra ayağı kalktılar… Kapıyı araladılar, sessizce dışarıya çıktılar… Dudaklarında ve kalplerinde aynı ayet, yerden bir avuç toprak alıp evin etrafında bekleyen karartılara doğru serptiler. Karartılardan hiçbiri en küçük bir şey hissetmemiş, görüş ve anlayışları perdelenmiştir.
Mekke’de tek başına kalan Hz. Ali(k.v.) her zaman öncüsü olduğu ve olacağı İslâm ve İman davasını bu defa aynı ehemmiyette, artçısı, art istikametinin koruyucusu olarak vazifesi başında.

O gün Allah’ın Resulü’nün kendisine verdiği vazifeleri yerine getirdikten, emanetleri bir, bir yerlerine teslim ettikten, Mekke’li müşriklerin kendisini sorgulamasına, hatta işkencelerine sabır ve tahammül göstererek, hava karardığı gibi Medine’ye doğru yola çıkıyor.
Dörtyüz kilometre kızgın kumlar üzerinde yayan yapıldak, yalnızca geceleri yol alarak, Kuba’da Allah’ın Resulü’ne yetişiyor.
Ya Rabbi, bir insanın bağrında, gönlünde, ne türlü aşk ve iman volkanı fokurdamalı ki; bunları yapabilsin ve ateşi buzlu şerbet diye içebilsin!…
Hz.Ali(k.v.) Kuba köyüne geldiği zaman ayakları kan içindeydi ve Allah’ın Resulü bu kan peltesi ayakları görünce göz yaşlarını tutamadı.
“-Ya Ali, sen benim yer yüzünde ve cennette kardeşimsin!”

Medine’ye geldikten sonra kardeş tutma işinde Hz. Ali(k.v.) açıkta kalmıştır. Bir gün Allah Resulü’nün huzurunda mahzun, mahzun:
-Benim dedi: Kardeşim yok mu?
Alemlerin Efendisi Allah’ın Resulü: “-Senin kardeşin benim ya Ali!”
Devam edecek…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.