Hani koç inmişti..
En az’ı 89, ötesi, bilinmiyor…
Ailelerinden kaçırılmış, askeri araç üzerinde, ağzında sigara ya da keyif verici bir ot ve elinde silah ile gezinen birbirinden acımasız yüzlerce çocuk vardı filmde. Nasıl bir yıkandıysa artık zihinleri, bazıları büyüklerinden beter olmuştu. Pek çoğu ise ürkek, korkak, sinmiş, bazılarınınsa ibret olsun diye kolu ya da bacağı bir pala darbesiyle kesilivermiş…
Ardı ardına sıralandığında çocuklar üzerinden yaşatılan terör;
Çocuk onlar diyor insan, adı üzerinde çocuk.
Evinde bez bebekleriyle oynaması gereken çocuk.
Bazen neşeli, bazen hırçın, bazen tembel, bazen çalışkan, ama hep masum çocuk…
Eline silah verilip, beline bomba sarılmaması gereken çocuk.
Taşla sopayla sokağa salınmaması gereken çocuk.
Annesinin eteğinde düğün izlerken, belki de arkadaşlarıyla çığlık çığlığa oynaşırken paramparça olmaması gereken çocuk.
Bir çocuğun siyahı da çocuk, beyazı da çocuk, zengini de çocuk, fakiri de çocuk.
Gözyaşları sümüklerine karışmış, kahkahaları ile evleri çınlatan güzel gülüşlü milyonlarca bakir çocuk.
Kin ve nefret yerine sevgi ve şefkat ile büyütülmesi gereken milyonlarca nahif çocuk.
Ayrışmayı ve eşitsizliği büyüdükçe öğrenen milyonlarca eşit çocuk.
Hain büyüklerin dünyasına itinayla hazırlanan boynu bükük milyonlarca kurban çocuk…