Hadi şimdi de zamanı durdur!

Pazartesi’den beri en güncel sorumuz bu:
Peki ama saat kaç?
Dünya ülkeleri 26 Ekim günü sabaha karşı 04:00’de kış saati uygulamasına geçti malum.
Bizde ise 1 Kasım 2015 günü gerçekleştirilecek olan seçimler bahane edilerek, kış saati uygulaması ertelendi.
Ondan sonra da gelsin şenlik!
Uçak kaçıran mı istersin, otobüse kıl payı yetişen mi, bir sonraki gemiye zar zor binen mi?
Ulaşım böyleyken resmi işler de döndü Arap saçına.
Türkiye güne SGK’nin Medula sisteminin çöktüğü haberiyle başladı mesela. İstanbul Eczacı Odası reçete düzenleme tarihi 26 Ekim 2015 tarihli olmasına karşın, sistemin reçete tarihini 25 Ekim 2015 olarak algılamasından dolayı reçete girişinin yapılamadığını açıkladı.
Bunun gibi milyon olay olmuştur muhakkak.
Dijital dünyada dünyayla entegreyiz malum.
Da bir işaret ile nerde kaldı entegrasyon?
Kafalar desen tam çorba!
Herkes birbirine saati soruyor lakin saati layıkıyla bilen yok.
Akıllı telefonların aklı bizden fazla ya, iki saati birden gösteriyorlar. Hem gerisi, hem ilerisi.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, akıllı telefon ve bilgisayar gibi elektronik cihazlarda saati otomatik olarak geri alabilme özelliği bulunduğu için vatandaşların mağdur olmaması bakımından akıllı telefon ve bilgisayarları başta olmak üzere elektronik cihazlarında gerekli saat ayarlamalarını yapmalarının yararlı olacağına dikkat çekildi.
Bir yandan da; “Elektronik haberleşme sektöründe faaliyet gösteren işletmecilerin sunduğu faturalandırma, tarife paketlerinin yürürlüğe gireceği zaman, taahhütlerin başlangıç ve bitiş tarihleri, avantajlı servisler gibi hususlar da karışıklığa ve mağduriyete sebep olunmaması için işletmecilerin gereken önlemleri alması ve tüketicilerin dikkatli olması önem arz etmektedir” denildi.
Yani açıkçası “Saat oynaklığından oluşacak girdiler-çıktılar bizim sorumluluğumuzda değil, kendi başınızın çaresine kendiniz bakın” dendi.
Peki şimdi biz geride miydik? İleride miydik? Biz bunlardan hangisindeydik? Saati eski haline mi bırakalım, yeni haline mi uyarlayalım? Hangi saate göre yaşayalım?
Bilgisayarın saatine göre yatıp, kolumuzdaki saate göre kalkarsak üç gün sonra zombiye döneceğimiz kesin.
Neyse ki duvardaki saat ile koldaki saat hala bizim emirlerimizin dışına çıkmamakta…
****
Seçimden bir hafta öncesi saatleri geri almanın işleri nasıl karıştıracağını anlamış değilim ben.
SEÇSİS MEÇSİS mi karışacak yoksa?
Aylar öncesinden SEÇSİS’i seçime ayarlayanlar saatlerin geri alınacağını atladılar ihtimal. Ya da aradaki 1 saati kâr saydılar…
Yazılımı yeniden yapılandırmaktansa, memleketi bir haftacık dünyanın bir saat ilerisinde yaşatalım n’olacak dediler belki de.
Kim uğraşacak şimdi yeniden!
1 Kasım geçsin de, 8 Kasım’da alırız usulca.
İki hafta dediğin nedir ki?
Daha önce 2011 yılında YGS sınavı sebebiyle 1 gün ötelenmiş saatlerin ileriye alınışı. 27 Mart Pazar yerine 28 Mart Pazartesi’ye alınmış işlem.
Bu sefer de bir günlük bu uygulama hava yolu şirketlerinde karışıklığa neden olmuş.
****
İşte böyle artık dünya.
Ekonomisinden sosyal hayatına her şey birbirine bu kadar bağlıyken sen ipi bir taraftan çektiğinde tüm taşlar yerinden oynuyor.
Keyfi davranma lüksün yok. İşleri kendine göre kotarma lüksün yok.
Malum söz;
“Zaman sana uymaz, sen zamana uyacaksın”
O sebeple sen kendini dünyaya göre ayarlayacaksın.
Ya da kendi dünyanı kendin yaratacaksın.
Orada yaşayıp oradan dışarıya adım atmayacaksın.
Bir de zamanı durdurmayı başarabilirsen, hele bir de zaman makinesini icat edip zaman içinde yolculuk yapabilirsen, değme keyfine…
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.