“Günahsız”

AKP yöneticileri “17 ve 25 Aralık darbesi” sözünü dillerinden düşürmüyor. AKP’li 4 bakanın istifası ile sonuçlanan yolsuzluk olayını böyle ört-bas ediyorlar.
“Paralel yapı” adını verdikleri F tipi örgütün uydurması olduğunu ispat için de aynı yapının daha önce “milli orduya kumpas” kurduğunu da ileri sürüp aklanmaya çabalıyorlar. Böylelikle bütün günahı da yıllar boyu aynı koalisyon içinde yer aldıkları cemaate yıkıyorlar.
Türkiye 17 Aralık 2013 sabahına 4 bakanın yakınlarına yapılan operasyon ile uyandı. Ele geçen paralar, çelik kasalar, ayakkabı kutuları ve para sayma makineleri ve bunları açıklayan bant kayıtları gündeme bomba gibi düştü. Ancak 25 Aralık günü olanlar bu kez doğrudan “dönemin başbakanının” oğlunu ve dolaylı olarak kendini işaret ediyordu.
17 Aralık ile 25 Aralık arasında geçen 8 gün AKP ile cemaat arasındaki savaş o güne dek görülmemiş boyuta ulaştı. Başbakan Danışmanı ve şimdinin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan 24 Aralık günü Star gazetesindeki köşesinde öyle bir yazı yazdı ki o yazıda söylenen sözler pek çok davayı etkiledi. Yüzlerce tutuklu ve hükümlünün serbest bırakılmasına yol açan gelişmeler bundan sonra yaşandı.
Akdoğan söz konusu yazısını yazarken bir gün sonra olacaklardan haberli miydi? Bilinmez. Ancak yazılanlar o günden sonra binlerce kez tekrarlandı. Star gazetesinde 24 Aralık günü yayınlanan yazı “Ellerinde nur mu var, topuz mu?” başlığını taşıyordu. Yazının en ilginç bölümünde F Gülen kastedilerek şöyle deniyor:
“Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını çok iyi bilir”.
Bu satırları okuyan da “kendi ülkesinin milli ordusuna kumpas kuranlara” karşı derhal önlem alınmış ve aynı hızla kumpasçılar dağıtılmış zannedecekler. Oysa kumpasçılar böyle üç beş “kumpasla” yetinmediler. “Kumpaslar” yıllarca dalga dalga geldi. Üstelik Akdoğan’ın danışmanlığını yaptığı zat, “ben bu davanın savcısıyım” sözünü gönül rahatlığı ile söyleyebildi.
Irak’ın Süleymaniye kentinde Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesinden sonra sadece milli orduya karşı dalga dalga gelen “kumpasları” anımsayalım:
2005 yılı Kasım ayında yaşanan Şemdinli olayları iddianamesinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt’ın hedefe kondu.
18 Şubat 2006’da “sauna çetesi” adlı operasyon yapıldı.
5-10 ve 11 Mayıs 2006’da Cumhuriyet Gazetesi bombalandı.
17 Mayıs 2006’da Danıştay cinayeti gerçekleştirildi.
31 Mayıs 2006’da “Atabeyler” operasyonu yapıldı. “Sauna çetesi” ve “Atabeyler” olayında Özel Kuvvetler Komutanlığı hedef alındı.
12 Haziran 2007’de “Ergenekon” davasını başlatan Ümraniye bombaları “bulundu”. Dalgalar halinde tutuklamalar başladı.
21 Mart 2008’de İlhan Selçuk, Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu’nun evleri basıldı.
1 Temmuz 2008’de Şener Eruygur ve Hurşit Tolon Orduevinden alınıp tutuklandı.
13 Nisan 2009’da rektörler tutuklandı.
21 Nisan 2009’da Poyrazköy kazılarında silah “bulundu”
22 Nisan 2009’da “Kafes” eylem planı ortaya atıldı.
12 Haziran 2009’da “ıslak imza” ve “irtica ile eylem planı” davası ortaya atıldı.
18 Temmuz 2009’da “amirallere suikast” göz altıları başladı.
21 Aralık 2009’da Bülent Arınç’a suikast iddiası ile Kozmik odada günler süren inceleme yapıldı. Özel Kuvvetler Komutanlığı hedefe kondu.
30 Ocak 2010’da “balyoz” fırtınası başlatıldı.
28 Nisan 2010’da İstanbul “Askeri Casusluk” soruşturması ve göz altıları başladı.
29 Temmuz 2011’de “internet andıcı” soruşturması başladı.
6 Ocak 2012’de eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ tutuklandı.
12 Nisan 2012’de 28 Şubat soruşturması başladı.
Olayları bu şekilde alt alta yazınca “kumpas” daha iyi anlaşılıyor.
Yıllar boyunca AKP’nin önü cemaat denen CIA uzantısı örgüte temizletilmiştir.
Bütün bu olaylar sırasında gazeteler, TV kanalları aylarca, hatta yıllarca karalama yayınları yapar. Üstelik en fazla yaygara yapanlardan biri de Akdoğan’ın yazdığı Star gazetesidir. Ne acıdır ki Yalçın Akdoğan “milli orduya kumpas” yapıldığını fark etmez. fark edebilmesi için cemaatin kendilerine dokunması gerekmiştir.
Türk Silahlı kuvvetlerine “kumpas” yapılırken AKP “günahsızdır”
İnanalım mı?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.