Göl Canavarı öldü

İsmet Paşa Köyü’nden bir hikaye
kahramanı hakkın rahmetine kavuştu.

Adına Göl Canavarı diye kitap
yazılan Fuat Duval, 03 Ekim 2011 Pazar günü aramızdan ayrıldı.

Fuat Duval, birlikte oynayıp
büyüdüğü can arkadaşı Ali Somuncuoğlu Hocamın yanına gitti.

Çok iyi anımsıyorum. Rahmetli,
insan canlısıydı. Yardımseverdi. Çok paylaşımcıydı. Somuncuoğlu ile her
şeylerini köylülerimizle paylaşıyordu. Yaşamını paylaştıkları gibi yemeklerini
de köylülerimizle birlikte yemeyi, tutukları balıkların yarısını sürekli
köylülerimize vermeyi düşünürdü. O’nu çok özleyeceğiz, çok arayacağız.

Fuat Duval’ı sesiz sedasız, az
sayıdaki vefalı dostlarının omuzlarında mezarlığa götürdük. Mezarlıkta aklımdan
geçenleri yanımdaki arkadaşımla paylaştım. Bu adamın bir seferden fazla balık
yedirdikleri gelseydi mezarlık dolup taşardı.

Arkadaşımdan, “Şimdi ben de onu
düşünüyordum” yanıtını aldım. Ömrünü, bütün kazancını halkla paylaşmış, ünya
malına hiç önem vermemiş, köydeki herkesle mutlak bir anısı olan bu değerimiz
aramızdan böyle sesiz sedasız ayrılmamalıydı!

Defin işlemi bittiğinde mezarın
etrafındaki toprakları toplamaya başladım. Yanımdaki arkadaşım, “O’da hep böyle
yapardı” dedi.

Fuat Duval, gerçekten öyleydi. Her
cenaze sonrası mezar kenarındaki toprakları toplar, kendi vücudunu zor taşıyan
çarpık bacaklarıyla tabutun altına herkesten çok girmeye çalışırdı.

Bu yazıyı niye mi yazıyorum?
Toplum olarak nereye geldiğimizi anlatmak istiyorum. Biz böyle bir toplum
değildik. Ahde vefayı en iyi bilen bir millettik. Sanki birileri bizlere büyü
yaptı. Toplum, özellikle memleket meselelerinde afyon yutmuş gibi oldu.

Merhum’un bir lakabı da “Yüzbaşı”
idi. Üzülme be yüzbaşım! Demek vefalı dostların bu kadarmış. Belki bu yazımı
okuyan vefasız dostların ruhuna birer fatiha okurlar. Bizim dualarımız hep
seninle!

Ruhun şad olsun, bedenin ölse de
ismin ölmez!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.