GEZİ DİRENİŞİNDE GERÇEKLERİN BELGELERİ

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

AK Parti Genel Başkanı geçtiğimiz hafta Gezi Direnişi ile ilgili suçlamalarda bulundu. Hedef aldığı insanların yüzde yüzü Gezi Direnişini bir devletin ya da Uluslararası bir algı kurumunun finansmanı ile gerçekleştirmedi. Özellikle hedefine aldığı Kemal Kılıçdaroğlu ‘nun Gezi Direnişinde Önderlik yapma desteği hiç yok. Aksine Kılıçdaroğlu örgütlerine tıpkı Mhp gibi alanlardan çekilin talimatı gönderdi. Gezi Direnişinde Önderlik Milliyetçi, Halkçı, Devrimci, Bilimsel Sosyalistlerindi. Gezi Direnişine önderlik eden tek siyasi parti vardı. O zamanki adıyla İşçi Partisi bugünün Vatan Partisi. Direnişin başarıya ulaşmasında İşçi Partisinin 50 yıllık eylem birikimi çerçevesinde disiplin vardı. Bu disipline saldırıyı Ak Parti taraftarları ile Ak Parti iktidarının korkusuyla yönlendirdiği bir bölüm polis uyguladı. Ak Partinin taraftarlarını galeyana getirmek için halkı Gezi Direnişine karşı kin oluşturma söylemlerinin tümü yalan çıktı. Hiçbirine belge gösteremedi.

Gelin, Gezi Direnişinin başlangıcından itibaren olanları anımsayalım. Nasıl ve neden başladı?

Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Poyrazköy gibi kumpas davalarla Türkiye’mizin Değerli Komutanları ile Yurtsever Aydınları tutsak edilmiş. “Açılım süreçleri devreye sokularak Pkk’ya özgürlük verilmiş, yeni anayasa çalışmaları ile Türk Ulusuyla mücadele başlamıştı. Bebek katili Öcalan; “Beni devletin üçüncü adamı yaptılar diyor. Terörist Gülen’e “geri dön” çağrıları yapılıyordu. Pkk kentlerimize dinamitler döşerken, Fetö koşar adım devlete yerleşiyordu. Suriye’yi işgal hevesi, Libya sırtından hançerleniyor, Mısır’a düşmanlık Ak Parti eliyle pompalanıyordu. Türkiye Cumhuriyeti hiç olmadığı kadar Atlantik’e bağlanıyordu. İşte böyle bir ortamda gelişti, Türkiye’nin direnişi…

Doğal olarak her Büyük Halk Hareketinde olduğu gibi, Haziran Ayaklanmasının da kritik dönemleri oldu. Bir  “Turuncu Devrim” karakteri taşıyan ilk günleri. Yurtseverlerin meydanlara inmesiyle mosmor oldu. Hdp/Pkk uzantıları kısa sürede kenara itildi. Terör destekçisi Sazcı Demirtaş, “Gezi ile aramıza mesafe koyduk” sözleri de bu alınmayı netleştirdi. Çünkü; Gezi Direnişinin zemini, yurtseverlerin yıllarca süren mücadelesiyle gerçekleşmişti. Terör destekçisi Demirtaş’ın o günlere ait demeci.

Yüzbinler toplanıyor. Suriye’ye düşmanlığa karşı Hatay’da ilk kez biber gazıyla tanışıyordu, kitleler. Yurtseverlerin tutsak edilmesine karşı 13 Aralık ve 8 Nisanda yüzbinler Silivri’de buluşuyordu. Yeni Anayasa girişimlerine karşı yüzlerce toplantı gerçekleşiyor, her biri miting havasında geçiyordu. 19 Mayıs ve 29 Ekimde milyonlar meydana çıkarken, “Mayıs ayların gülüdür” diyordu Türkiye Gençlik Birliği. Ve böyle başladı, Haziran Ayaklanması. Türk Bayrağı ve Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Atatürk dışında bayrak ta yoktu, siyasi parti pankartı da.

Peki Akp Genel Başkanının iddia ettiği gibi Hdp var mıydı? Yoktu, olamazdı. Neden? Hdp/Pkk için Gezi Parkı eylemleri, liberal ve hedefsiz olduğu sürece kabul edilebilirdi. Çünkü bir yandan çözüm süreci yürüyor, Katil Öcalan baş aktör oluyordu. Akp ile birlikte çözüm süreci yürütülüyordu. İktidarı karşıya almamak gerekirdi. Eylemlerin kitleselleşmesi ve renginin Al Bayrağa dönüşmesiyle Pkk’nın eylemlere tavrı da değişti. Selahattin Demirtaş o günlerde yaptığı açıklamada şöyle diyordu. “Bu şekilde hükümeti devirecek, darbeye götürecek bir halk hareketini çıkarabilir miyiz? Ya da bu Halk Hareketini darbeye kanalize edebilir miyiz? Böyle bir arayış vardı. Bunu, biz hem sokaktaki gözlemlerimizle hem de arkadaşlarımızın tespitleriyle rahatlıkla ifade edebiliyoruz. Biz bu kısmına şiddetle karşı çıktık. Bu yüzden de bir mesafe koyduk. Buradan bir darbe çıkarmak isteyenlerle birlikte olmayız, biz”. Meydanlardaki durumda buna uygun olarak gelişti. Pkk’ya yakınlığıyla bilinen örgütler alandan çekildi. Bir bölümü de Türk Bayrağı ve Atatürk’ü keşfediyordu. Yani Gezi Direnişi, her şeyden önce Pkk’yı böldü. Katil Öcalan o günlerde şöyle demişti.

Terörist Gülen’de tarafını seçti ,Ak Parti tarafını! Haziran Ayaklanmasının ilk günlerinde eylemcilere “Nesebi gayrısahih” diyor, Zaman gazetesi Gezi karşıtı manşetler atıyordu. Çadırları yakanlarda, emirleri verenler de By Lock’çu çıktı! O günlerde “Kabataş’taki yalanı” da, “camide içki içtiler” yalanı da Fetö tarafından kabartıldı. Yandaş Haber Ajansları “Ergenekoncu güçler” diyerek analizler yayınladı. Fetöcü Gazeteci ve Yazarlar Vakfı yaptığı açıklamada şöyle diyordu. ” Hizmet, kendisine gönül vermiş olanların bu tür protestolara katılmalarını teşvik etmez”.

Soros Vakfı Gezi Direnişinin neresinde? Haziran Ayaklanmasına yönelik en büyük eleştirilerden biri de “Gezicilere para dağıtıldı” iddiasıydı. Kuşkusuz ki Soros destekli vakıflar, Osman Kavala gibi isimler üzerinden eylemleri yönlendirmek, içini boşaltmak ve rengini değiştirmek için çabaladı. “Mustafa Kemal’in Askerlerinden” korkup “Mustafa Keserin Askerlerini” sahaya çıkarmaya çalıştı. Ama tutmadı. Türkiye’nin sosyo-genetik kodları ne Soros’a ne de Turuncu Devrime kanmadı. Türkiye mücadelesine devam etti ve hem Silivri duvarlarını yıktı, hem açılımları çöpe attı. Gezinin UNUTTURULMAK istenen kodları bu.

Görüldüğü gibi tüm gayri milli güçler, Hdp/Pkk, Soros, Fetö Gezi Direnişinde de, Haziran Ayaklanmasında da destek değil köstekti.

Vandallık, Çapulculuk adlı suçlamaları büyük bir onurla kabul ediyoruz. Çünkü; sonucunda açılım sürecini tarihe gömdük. Çünkü; Türkiye Cumhuriyetinin Suriye ile savaşmasını engelledik. Çünkü; Fetö terör örgütünün Türkiye Cumhuriyetini bölmeye çalışan Cia planlarını çöpe attık. Çünkü; Silivri duvarlarını yıkıp Atatürkçü Subayları, Yurtsever Aydınları tutsaklıktan kurtardık. Çünkü; ABD’nin turuncu devrim düşünü sona erdirdik. Çünkü; Anayasadan TÜRK MİLLETİ tanımını çıkarttırmadık.

YAŞASIN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK!

YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE CUMHURİYETİ !

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.