Gerçeği önce söyleyip sonra gözlerini kapatan siyasetçiler!

Gündem Korona virüse kilitlenmeden önce gündemimizde parti değiştiren siyasetçiler vardı.

Özelikle İYİ Parti’den AKP’ye geçen Tuba Çok-al’ın adını tarihe geçirmek şart olmuştu.

Tuba Hanım’ın geçmişte AKP ve yöneticilerine yönelik sert açıklamaları gerçeği dile getiren yayın organlarında yazıldı.

Diğerleri zaten gazete değil, halkla ilişkiler faaliyetinin bir unsuru…

***

Tahmin ederim ki, Korona günleri geçtikten sonra, AK Parti’ye geçen bu hanımefendinin iktidarı kahramanca savunmalarına tanık olacağız!

Bakın, 2018 yılı bütçesi üzerine konuşan Tuba Çok-al neler söylemişti?

“2018 yılı aslında tek bir kelimeyle özetlenebilir. Bu yıl bu kutsal Meclis’in tüm yetkilerini tek bir kişiye teslim ettik. Evet, 2018 her şeyden öte bir Meclis’in yetkilerinin elinden alındığı bir yıl oldu. 2018 yılında ‘kabine’ yerine ‘kabile’ açıklandı. Bakanlarımız artık birilerinin damadı, oğlu ya da derneğinde yönetici olan kişilerden seçiliyor. Geri kalmış demokrasilerin ürünü gibi saray harcamalarının öne geçtiği, eşin dostun soy ismine göre atandığı bir dönemi yaşıyoruz.”

***

Çok sert eleştirilerin yöneltildiği konuşmanın devamında Çok-al (mak için parti değiştirdi) rozetini yakasına takan tek adam rejimine şöyle yüklenmeye şöyle devam etmişti:

“Dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri olma iddiasıyla başlamasına rağmen, tek adam rejiminin devreye girmesiyle ekonominin dibe vurduğu bir yıl oldu 2018…”

***

Tuba Çok-al iktidarın FETÖ ve PKK konusundaki siciline de dikkat çekmişti:

“Bizim teflon tava gibi bir iktidarımız var, ne yapsa yapışmıyor. ‘Ne istediler de vermedik?’ ‘Gel artık özlem bitsin’ dedikleri FETÖ’yü kendilerinden başka herkese yapıştırdılar. ‘Gelin, siyasi ayağını araştıralım’ dedik, onu da kabul etmediler. ‘Açılım süreci’ deyip Öcalan’a miting yaptıranlar, önüne gelene PKK yaftası yapıştırdı. Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili kanun teklifi verdik, kendi vatandaşımız neredeyse üçkâğıtçılıkla suçlandı.’

***

Tuba Vur-al Çok-al, o dönem fena vurmuştu iktidara:

“TELEKOM’dan yediğimiz kazık herhâlde dünya döndükçe anlatılacak. TÜRK TELEKOM’u su pahasına verdiğimiz sülale varı yoğu sattı, 15 milyar dolar kârı ülkelerine taşıdı, bizi 4,7 milyar dolar borçla baş başa bıraktı.”

***

“Saray aynı, refahı öldüren lüks, israf ve şatafat aynı, orduyu zayıflatan istibdat aynı, artan ve yetmeyen vergiler aynı, yıkılan bürokrasi yerine aranan ithal beyinler aynı, kibir aynı, gaflet aynı, alevler içinde ev, üst katında ziyafet.”

***

Konuşma çok uzun, bir bölüm daha aktarıp bitireyim:

“Ülkede demokrasi, hak, hukuk, adalet, insan hakları, özgürlük filan kayboldu. Sistemin adı yok. Başkanlık sistemi desek değil, yarı başkanlık hiç değil, parlamenter sistem desem o da değil. Garip ve acayip bir sistem bu. Aslında bütün kurumlar var ama çoğu çalışmıyor, daha doğrusu, tek kişinin gözünün içine korkuyla bakarak görev yapıyorlar.”

***

Tuba Çok-al gibilerden birkaç adet de Bursa’da var.

Daha önce muhalefet partilerinde yer almış, sonradan iktidara tutunmuş olanlar, AK Parti’nin bütün yanlışlıklarına göğüslerini siper ediyorlar.

***

İşte onlardan biri de Bursa Milletvekili Osman Mesten…

Kendisi Saadet’te saadet bulmayarak Numan’la kurtulan birisi…

HAS Parti yöneticiliği sırasında yaptığı muhalefet yeterli olmuş olacak ki, iktidar partisine geçip, milletvekili olmayı başardı.

Olabilir insan fikir değiştirebilir.

Ancak Gazeteci Namık Göz’e söylediği şu sözlerden anlıyoruz ki, Osman Mesten ile biz kesinlikle aynı ülkede yaşamıyoruz.

AK Partililerin bile şikayet ettiği başkanlık sistemine ilişkin şunları söylüyor Mesten:

“Yürütmede iki başlılığı ortadan kaldıran cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi Türkiye’nin uluslararası ve ekonomik sıkıntılarını çözdü. İki yıl içinde küresel aktör olmasını sağladı.”

Parlamenter sistem devam etseymiş, bu başarılamazmış!

Bilmem yorum yapmaya gerek var mı?

Hangi ekonomik sorunu çözdü?

Bırakalım uluslararası sorunu çözmeyi, komşularımızla kavgalı değil miyiz?

AK Parti iktidarının ilk başlarında izlenen sıfır sorun politikası sırf soruna dönmedi mi?

Türkiye küresel güç mü? Kim inanır bu sözlere?

Bölgesel güç demiş olsa, gerçeği bir miktar karşılayabilirdi.

Ki, AKP iktidarından önce de Türkiye her daim bölgesinde güçtü.

Osman Mesten, bir gerçeği de inkar ediyor. AK Parti’nin en başarılı olduğu yıllar, 2003-2007 arası…

O yıllar da Türkiye parlamenter sistemle yönetiliyordu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.