Gazetecilikle ilgili iki not…

Artık herkesin bir medyası var.

Aynı haber her medyaya göre başka tarafından çekiştiriliyor.

Hatta…

Tahrif ediliyor.

Yok sayılıyor.

Eskiden de kabahatleri vardı medyanın ama bugünkü gibi değildi.

Bugünkü gibi değildi, çünkü medyanın kamplara bölünme nedeni patronaj bakış açısından kaynaklı değil bugün.

Uzun süreli iktidarlar kendilerine dönük eleştirileri kesmenin yolunu kendi medyasını yaratmakta bulur.

Zaman içinde bu durum öyle bir hale gelir ki eleştiriler eleştiri olmaktan çıkar, iktidarı destekleyen gazeteler, televizyonlar sorunun çözümüne odaklanmak yerine muhalefeti iktidarmış gibi halkın gözünde düşmanlaştırmaya çalışır.

Hata yapan, hatasının yüzüne vurulmasından hoşlanmaz.

Hele ki…

Hatalar zinciri içindeyse durum çok daha vahim bir noktadadır.

Kendi medyasıyla muhalefeti kötülemenin yanında haber odaklı gazete ve televizyonlar da ötekileştirilir.

Kısıtlamalar başlar.

Türkiye bu tabloyla sık sık karşıya geliyor.

Cumhuriyetimizin 98. kuruluş yılı törenlerinde iktidar, kendisine muhalif gazetelerin, televizyonların, haber ajanslarının muhabirlerini Anıtkabir’deki törenlere almadı.

Anlaşılır bir nedeni yok.

Tahmin edilen nedenleri ise çok.

Garip olan şu ki…

Eskiden her şeye rağmen böyle durumlar söz konusu olmazdı.

Zaten her gazetenin, her televizyonun misal Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, siyasi partiler, TBMM muhabiri olurdu.

Yerelde belediye, siyasi partiler, vilayet, sendika muhabirliği vardı.

Herkes herkesi tanırdı.

Herhangi bir kısıtlama söz konusu olduğunda birbiriyle rekabet halinde de olsa gazeteler, televizyonlar ortak tepki verirdi.

Hukuk gibi habercilik de kişilere göre asla şekillenmemeli.

Anıtkabir’deki törenlere Cumhuriyet, FOX TV ile Anka Haber Ajansı muhabirlerinin alınmaması, oradan haber ve görüntü geçmelerinin engellenmesi…

Anlaşılır gibi değil.

Kaldı ki…

Cep telefonlarının fotoğraf makinesi, kamera gibi kullanıldığı bir dönemde yapılanın ne anlamı var ne de mantığı…

Doğru olmadı.

20 yıldır Türkiye’yi yöneten Ak Parti’nin MHP ile birlikte Cumhur İttifakı olarak Cumhuriyetin temel değerleriyle ilgili kararlarda sergiledikleri tutum ve davranışlar, muhalefetin çoğu kez
yinelediği eleştirilerin doğruluğunu oraya koymaktan başka bir işe yaramaz.

Gazetecilikle ilgili iki not:
1- Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına çabuk ulaşmak ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunma işini üstlenmiştir.
Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Gerektiğinde hükûmetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı “Gazetecilik etik kuralları” içerisinde göze alan insan, gazetecidir.

2- Gazeteci herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, ön yargılardan uzak ve kişilik haklarına saygılı olmak, gazeteciliğin olmazsa olmaz koşullarındandır.
Gazetecilik mesleği ve gazetecilik sektörü (gazete, radyo, televizyon, İnternet gibi kitlesel yayın organları) demokratik toplumlarda anayasanın öngördüğü üç devlet gücü yanında (yasayıcı-meclis, yürütücü-hükûmet, yargılayıcı-mahkemeler) dördüncü denetleyici devlet gücü olarak anılır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.