Gazetecilik dürüst olmayı gerektirir!

“Sahte rapor” vermekten  yargılanmakta olan doktorlarla ilgili “Bütün soruşturmalardan aklandı” diye yazı yazmaz.
Yolsuzlukları “Bilirkişi Raporları”yla kanıtlanan  Belediye'ye övgü yağdırmaz.
Duygularını dile getirirken, başkalarının üzerinden yazı yazarak saklanmaz.
“Numaracı muhakkik” görüntüsüyle “Suç ört basçısı” gömleği giymez.
Çıkar için yalakalık yapmaz. Yüzü lekeli dolaşmaz.  
Siyaha beyaz demez.
    Ergün Koç'u arkadan bıçaklamaz. Bir yıl giremediği Belediye'deki yasakları kaldırabilmek için  havlu taşımaz. Etek öpmez, “Ben ettim, cahilliğime tutun, siz büyüksünüz, siz etmeyin” demez.
    Gazeteci, oy vermediği halde yemin ederek, “Ben S.K.'ya oy verdim” kandırmacasıyla kafa karıştırmaya yönelmez. Kendi kendine sövmez. “Hangi o  çocuğu oy vermedi acaba?” şeklinde konuşabilecek kadar alçalmaz.
    Yalan yanlış yazmaz. Karalama yapmaz.        
Güçlünün değil, haklının yanında olur. Çalışkan ve dürüst bürokratlara iftira atmaz.
Spor Müdürlüğü için “Yürü, arkandayız” dedikleri isimleri yarı yolda bırakıp, yem olmasına izin vermez.
Adaletten, eşitlikten, dürüstlükten yana ilkeli olur.  
    Gazetecilik dürüstlüğü gerektirir. Yazdıklarıyla değil, yazmadıklarıyla  adamlığının tartışılacağını unutmaz. Toplumsal bir görev üstlendiğinin bilinci içinde çalışır.
    Başkalarının ağzından yazı yazarak içindeki pisliği temizlemeye çalışmaz. Halkı aptal yerine koymaz.
Gazeteci adamsa, ya olduğu gibi görünür, yada göründüğü gibi olur.
Kem-küm etmez. Önüne gelene takla atarak ceket iliklemez!
Nemalanma adına hiç kimseyle sarmaş dolaş olmaz.
“Doğruyum, çalışkanım, dürüstüm, namusluyum” ayaklarına yatmaz.
Çünkü gazetecilik bunu gerektirir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.