Gazeteci dediğin

 

Gazeteciler olaylara eleştirisel gözle bakmalı ve bu nedenle sürekli kuşkucu olmalıdır. Kamu adına görev yapıyorsa ki, öyle denilebilir, her koşulda doğruları dile getirmelidir.

Basın özgürlüğünü, halkın gerçekleri öğrenme hakkının kullandırılması olarak görmelidir. Öncelikle mesleğin etik değerlerine saygı duymalıdır.

Gazeteler, özel amaçlar için kullanılmamalıdır, bireysel çıkarlara alet edilmemelidir. Fincancı katırları ürkecekmiş düşüncesi taşımamalıdır.

Ya yapmalı, ya da yapmalıdır.

Gazeteci, gördüğünü, bildiğini hiç değiştirmeden yazmalıdır.“Vali ne der, belediye başkanı kızarsa, siyasi partiler darılırsa,” ya da “O benim tanıdığım” düşüncesi öne alınırsa haber, haber olmaktan çıkar. Kesilmiş sütten yoğurt yapmaya kalkışmış oluruz.

Tuzu, biberi özellikle unutulmuş yemek servisinden ne kadar tat alabilirsiniz?

Örneğin, şekerinden çalınmış kaymaklı kadayıfın ballandırılarak anlatılması kolaydır. Önemli olan görüntüye aldanmamaktır. Çalıntı şekeri yakalayabilmek ve yazabilmektir olması gereken.

Kısaca görevimizi, sorumluluğumuzun bilinci içinde yapmalıyız ve evimizin önünü temiz tutmaya çalışmalıyız.

Adana, Antalya, Balıkesir, İzmir, Tekirdağ, Edirne, Eskişehir Belediyelerindeki yolsuzluk iddialarını haber yaparken, Bursa’da bu konuda ayyuka çıkmış belediyelere sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi yaklaşmak gazetecilik değildir.

CHP’ye, CHP’li belediyelere yüklenmeyle gazetecilik yaptığını zannedenler AKP’yi, AKP’li belediyeleri de eleştirebiliyor mu?

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı’nın, Bursa Hakimiyet’ten, ya da Olay Gazetesi’nden neden uzaklaştırıldığının haber değeri yok mu? Başka bir deyimle, Nuri Kolaylı önemli bir kurumun başkanıdır, mercek altında tutulmalıdır. Sol gösterip sağ vuruyorsa, sorgulanmalıdır.

Bursa, Levent Gencelli ve Yüksel Baysal gibi kaç tane gazeteci yetiştirebildi?

Gencelli ile Baysal’ın Gazeteciler Cemiyeti üyeliğinden uzaklaştırılması, demokratlığın bittiği yerdir. Yıllardır sorgulanabildi mi? Oysa deprem yaratmalıdır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in ipten aldığı söylentileri yaygınlaşan Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in “Umre ziyareti” araştırılmalıdır. Bozbey bir yerlere mesaj vermeye çalışıyorsa aydınlatılmalıdır, okuyucunun öğrenme hakkı engellenmemelidir.

Özetlersek, idare-i maslahatçılıkla gazetecilik yapılmaz.

Türkiye’nin çağdaşlıktan uzaklaştığını, koşar adımlarla ümmetçiliğe sürüklendiğini halk, rüyasında mı öğrenecek?

Demokrasinin faşizme yenik düştüğünü Ali Kemal’ler mi yazacak?

Taş yığınlarıyla betonlaşan Bursa’daki çevre katliamlarını kim ele alacak?

Bursa’da hiç mi kaçak yapılaşma yok? Belediyelerde, Milli Eğitim’de, Hastanelerde hiç mi yolsuzluk yapılmıyor?

Anadolu basını nerede?

Unutulmamalıdır ki, kirliliği görmezden gelenler, kirlenenlerdir.

Üç maymunu oynamak, ticarettir, mesleğe ihanettir.

Gazeteci dediğin, görmelidir, duymalıdır, yazmalıdır.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.