FEYZİOĞLU’NUN BİR FIRÇALIK CANI VARMIŞ!

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu. Hani şu hakkın, hukukun,  adaletin ateşli savunucusu.

Sanıyorum Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmadan önceki Başbakanlığının son günlerinde bir yargı yılı açılışında, kürsüde yine hak, hukuk, adalet aradığını söylemeye çalışan Metin Feyzioğlu’nun yüzüne tükürür gibi okkalı bir “Yalancı” göndermesi yapmıştı.

Ne olduysa, ondan sonra oldu.

Anımsayacaksınız, canlı yayında izlenen azarlamalar sırasında pavurya gibi kızaran Metin Fevzioğlu, sağlı, sollu yediği yumruklarla nefesi kesilmiş ve groki duruma düşmüş bir boksöre benzemişti.

Demek ki, biraz azarlanma bekliyormuş.

Feyzioğlu, o gün, bu gündür, Erdoğan’ın ismini duyunca yüz metreden ceket iliklemeye başladı.

Adeta Erdoğan hayranı oldu. Dakikalarca ayakta alkışlamalar. “Nereye çağırırsa, koşa koşa giderim” şiirleri okumalar.

Yargıtay Başkanlığının Adli Yıl Açılış Töreni bu yıl 02.Eylül günü Saray’da düzenlenecek ya.

İzmir, İstanbul, Ankara başta olmak üzere baroların çok büyük bir bölümü bu düzenlemeyi demokratik bulmadıkları için çağrıya olumsuz yanıt verdi.

Gel gör ki, hak, hukuk, adalet arayıcısı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Erdoğan’ın istediği yere “Koşa koşa giderim” dedi.

Anlayacağınız, 02. Eylül günü Saray’da konuşma yapacak.

İki gün önce bu konuda, “Tuzu kuru olanların ne dediği önemli değildir” açıklaması yaptı.

Galiba “Danışmanlığa” hazırlanıyor

Kafayı sıyıranlar nedense aynı şeyleri düşünmeye, aynı şeyleri konuşmaya başlıyor.

Görünen o ki, Feyzioğlu’nun bir “Fırçalık” canı varmış.

Yanılıyor muyum acaba?

***

DOMATES ÜRETİCİSİ KALDI MI?

Domates üreticilerinden gelen, “Bizlerin sorunlarını da yaz” mesajları bir hayli çoğaldı.

Doğrusunu söylemek gerekirse, yıllardır sömürülen domates üreticileri için üzülme ile kızma arasında dolaşıyorum.

Neden mi? Anlatayım: Domatesçiler, birlik olsalar da,  fire vermeden bir yıl domates ekmeseler, inanın fabrikalar diz çöker. Sözleşmeler karşılıklı yapılır ve sorun diye bir şey kalmaz.

Gel gör ki, 40 yıldır bu yapılmıyor.

İyi hatırlıyorum; Karacabey Ziraat Odası, Nuri Karaca ve Hasan Karahasanoğlu önderliğinde defalarca, “Bu yıl domates ekmiyoruz” kampanyası başlattı. Sonuç: Sürekli fiyasko. Çünkü, domates üreticilerinden bazıları fabrikalarla “Gizli anlaşma” yaparak sürekli kendi topuğuna sıktı. Fabrikaların tuzağına düşen üretici, bütünlüğü arkadan hançerledi.

Oysa, bir yıl başka ürün ekilseydi de ağızdan çıkan sözün arkasında durulsaydı, inanın bu gün domates üreticileri kesinlikle hiç bir sorun yaşamazdı.

Neyse fazla uzatmadan dün bir üretici arkadaşımdan gelen mesajı aktarayım:

“İyi günler İbrahim Bey.  Partilerde yolunda gitmeyen durumları yaz. Görevini iyi yapamayan  belediyeleri de yaz, bunlara sözümüz yok. Ama azıcık bizleri de çiftçileri de yaz. “Üreticinin tepesine basıp 35 kuruşa domates alıyorum, yüzde on beş fire kesiyorum, daha beğenmezsem red yazıyorum” diyen fabrikacıyı da yaz.

En önemlisi bütün bu olan bitenler karşısında kılını bile kıpırdatmayan Ziraat Odalarını da yaz.  Bunların görevleri sadece aidat toplayıp ödemeyenlere ihbarname göndermek mi olduğunu da yaz. Selamlar” demiş ve bitirmiş.

Üretici sorunlarını en fazla yazanlardanım. Bir kez daha anımsatmak istiyorum: Hak verilmez, alınır. Sen kendi içinde bütünleşmelisin. Gerekirse Ziraat Odasını sorgulamalısın.

Kısaca, küçücük çıkarlar için el etek öpmemelisin. Doğru bildiğin yolda yürürken, sallanmamalı ve geriye dönmemelisin.

Zamanı geldiğinde dik durmasını becerebilmelisin.

Anlayacağınız, fabrikalar gibi çifte standart uygulamamalısın.

Üretici dostum, yanılıyor muyum?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.