FETÖ’cü Türkkan’ın köyü şokta!

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın yaveri ve darbe soruşturması kapsamında tutuklanan Piyade Yarbay Levent Türkkan’ın, Karacabey’in Arız Mahallesi’nden olduğu ortaya çıktı.
Pişmanlık yasasından faydalanmak istediğini söyleyerek, FETÖ yapılanmasının içinde olduğunu açıklayan darbeci asker savcılık soruşturmasında çarpıcı itiraflarda bulundu.
Tutuklanan Piyade Yarbay Levent Türkkan’ın memleketi olan Arız Mahallesi’ndeki vatandaşlar ise büyük şok yaşadıklarını söyledi. Türkkan’ın köylüleri, “Biz köyümüzden bugüne kadar rütbeli asker çıktı diye seviniyorduk. Meğer hainmiş. Köy olarak şoktayız. Hiç böyle biri olduğunu tahmin etmiyorduk. Sessiz sakin biriydi. İyi birine benziyordu. Şok olduk” dediler.
Darbeci Akar’ın yaveri Türkkan’dan çarpıcı itiraflar!
15 Temmuz akşamı yaşanan darbe girişiminin ardından gözaltına alınan ve tutuklanan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın yaveri Piyade Yarbay Levent Türkkan, FETÖ üyesi olduğunu ve darbeyi birlikte planladıklarını itiraf etti. Türkan, ‘Etkin Pişmanlık Yasası’ndan yararlanmak istedi.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan Türkkan, savcılık ifadesinde, “Ben paralel yapı üyesiyim.” diyerek, Fetullah Gülen’e yıllarca gönüllü olarak hizmet ettiğini, bugüne kadar cemaatteki abilerine itaat ettiğini, onlar tarafından verilen emirlere bugüne kadar harfiyen riayet ettiğini itiraf etti.
‘Cemaatle ortaokulda tanıştım’
Karacabey’den fakir bir çiftçi ailesinden geldiğini anlatan Türkkan, babasının yevmiye karşılığı çalıştığını söyledi. Fetullah Gülen cemaatiyle ilk defa ortaokul döneminde tanıştığını belirten Türkkan, şunları kaydetti:
“O tarihlerde Bursa Cumhuriyet Lisesi Ortaokul kısmında okuyordum. İyi ve geleceği parlak bir öğrenciydim. Ortaokulda cemaatin abileriyle tanışmıştım. O tarihte Serdar, Musa kod adlı üniversite öğrencisi abiler vardı. Ben lisenin resmi pansiyonunda kalıyordum. Bu abiler pansiyona gidip geliyorlardı. Ben ve benim gibilere namaz kıldırıyorlardı. Sonra beni kendi cemaat evlerine götürmeye başladılar. Ben 5 yaşından beri subay olmayı hayal ediyordum. Ailem de beni bu şekilde yetiştirdi. Benim bu idealim cemaatin ekmeğine tuz biber oldu. Benim subay olmak istememe çok memnun oldular. 1989 yılında Işıklar Askeri Lisesi’nin sınavlarına girdim. Sınavı kendi bilgilerimle kazanacağımdan emindim, cemaatteki abilerim de emindi. Fakat yine de bana sınav olmadan önceki gece yarısı getirip soruları verdiler. Soruları Serdar abi getirmişti. Elinde bilgisayar çıktısı şeklinde sorular vardı. Şıkların üzerine cevaplar işaretlenmişti. Zaten bildiğim şeylerdi. Okudum, ezberledim. Bursa merkezde bir cemaat evinde bana bu soruları verdiler. Soruları benden başkalarına da verdiklerini düşünüyorum. Ancak kime verdiklerini isim isim bilmiyorum.
Yıllar sonra Serdar ve Musa abilerle irtibatım kalmadı. Aradan zaman geçtiği için onların kimliklerinin tespitine ilişkin bilgi de veremem. Fakat fotoğraflarını görsem tanıyabilirim. Bu şekilde askeri lise sınavlarını kazandım. Hatırladığım kadarıyla yüz küsürüncü olmuştum. Dereceye giremedim. Çünkü hatırladığım kadarıyla kasıtlı olarak soruların tamamını bana göstermemişlerdi. Işıklar Askeri Lisesi’ndeyken Serdar ve Musa abilerle görüşmeye devam ettim. Ayda bir kez görüşüyorduk. Genelde hafta sonu buluşuyorduk, namaz kılıyorduk, sohbet ediyorduk, Fetullah Gülen’in kitaplarını okuyorduk. Abilerim bana deşifre olmamak için askeri lisede tuvalette abdest almayı ve ima ile namaz kılmayı öğretmişlerdi. İma ile namazı istediğimiz yerde kılıyorduk. Namazı zihnen düşünüp dualarını içimden okuyordum.
Ben Paralel yapı üyesiyim. Fetullah Gülen cemaatindenim. Bu cemaate yıllarca hizmet ettim. ‘Abilerime’ yıllarca hizmet ettim.
1993 yılında Kara Harp Okulundan mezun oldum. Bizlerle buluşan abiler askeri şahıs değildi. Cemaat sonuçta abiler silsilesi olduğu için Fetullah Gülen nazarımda en büyük abiydi. 2010 yılında Genelkurmay Karargahı Destek Grup Komutanlığı’na yüzbaşı rütbesiyle atandım. Müteakiben binbaşı oldum. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in emir subay yardımcılığına getirildim. Paşanın son 3 ayında emir subayı oldum. Genelkurmayda emir subaylığı görevine getirildikten sonra cemaat adına verilen görevleri yerine getirmeye başladım.
Özel Paşa’yı dinleme cihazıyla sürekli dinliyorduk. İki boğum parmak ucu kadar ‘radyo’ diye tabir edilen dinleme cihazının her gün paşanın odasına herhangi bir yere koyup akşam da çıkarken alıyordum. Kendi hafızası vardı. Yassı yuvarlak tek pili vardı. Pili bir gün dayanıyordu. Cihazı Türk Telekom’da çalışan ‘Abi’ verdi. Paşa’nın her gün sesini kaydettim. 2-3 ayrı cihaz vardı. Haftada bir cihazları götürüp ‘Abi’ye veriyordum. Boş olanları alıyordum. Arada sırada Genelkurmay Başkanı’nın odasında arama yapılıyordu. Doğal olarak ben bu aramaların ne zaman yapılacağını önceden bildiğim için cihazı koymuyordum.
Darbe gecesi Akar Paşa bize hitaben, ‘Yanlış yapıyorsunuz bu böyle olmaz’ dedi. Benim elimde tabanca vardı. Hulusi Paşa makamının yanındaki sandalyede oturuyordu. Tabanca elimdeyken Hulusi Paşaya ‘komutanım sizi koltuklara alalım’ dedim. Akar Paşa, da herkes içeriye girince panik yaptı. Bana su getirin dedi. Serdar yüzbaşı su getirdi. Alıp içti. Ben abdest alıp namaz kılacağım üzerimi değiştireceğim dedi. Akar Paşa, orada üzerini değiştirdi. Namazını kıldı. Sürekli bize ‘Yanlış yapıyorsunuz’ dedi. Ben Hulusi Paşa’ya lütfen dediklerimizi yapın hiçbir sorun çıkmayacak dedim. Sonra Özel Kuvvetler’den gelen görevliler koluna girip alıp götürdüler.
Ben orada kaldım. Komutanın şahsi malzemelerini topladım. Olayları TV’den makamdan izledim. Komutanın eşi hanımefendiyi askeri hattan aradım. ‘Komutanımız iyi hiçbir problem yok’ gibi rahatlatmak adına laflar söyledim. Hanımefendi konuşurken ağlıyordu.
Katliam gibi
Daha sonra Özel Kalem Müdürü’nün odası kısmen darbe faaliyetinin organize edildiği yer olarak kullanılıyordu. İlerleyen zamanda esas faaliyetin Akıncılar Üssü’nde icra edildiğini anladım. Genelkurmay’ın etrafı kıyamet günü gibiydi. Vatandaş toplanmıştı. Polisler geldi. Silah sesleri geliyordu. F-16′lar uçuyordu. Meclisin bombalandığı sivil halkın öldürüldüğünü televizyondan öğrendiğimde pişman olmaya başladım. Yapılanlar katliam gibiydi.
‘Başarısız olduk, teslim oluyoruz’
Benim Allah rızası için çalıştığını düşündüğüm cemaatin girişimiyle bunlar yapılıyordu. Sabaha karşı sabah 09.00 sıralarında karargahtaki koridor darbeye iştirak edenlerle dolup taştı. Herkes aralarında ‘Başarısız olduk teslim oluyoruz’ diye konuşuyordu. Daha sonra TSK’nın Özel Kuvvetleri’ne teslim olduk. Onlar da bizi polise teslim etti. Samimi olarak pişmanım, sadece darbeye iştirak etmekten dolayı değil Fetullah Gülen Cemaati’nin mensubu olmaktan da çok pişmanım. Fakat ben vatan haini değilim. Sivil vatandaşa, polise silah sıkmam, bomba atmam. Bunu tasvip etmem mümkün değildir. Kendi ifademi kağıt kalem isteyerek yazdım. Lehime ‘Etkin Yasal Pişmanlık’ kanunlarından yararlanmak istiyorum.”
İtirafçı Yaverin Köyü şokta
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın yaveri ve darbe soruşturması çerçevesinde tutuklanan Piyade Yarbay Levent Türkkan’ın memleketi olan Arız Mahallesi’ndeki vatandaşlar büyük şok yaşadıklarını söyledi.
Darbe soruşturmasında tutuklanan Piyade Yarbay Levent Türkkan’ın köylüleri, “Biz köyümüzden bugüne kadar rütbeli asker çıktı diye seviniyorduk. Meğer hainmiş. Köy olarak şoktayız. Hiç böyle biri olduğunu tahmin etmiyorduk. Sessiz sakin biriydi. İyi birine benziyordu. Şok olduk” dediler.
İtirafçı yarbayın babası Mehmet Türkkan’ın babasının 8 sene evvel öldüğü, annesi Fatma Türkkan’ın ise darbe girişiminde yaşananların ardından kızları tarafından Bursa’ya götürüldüğü ortaya çıktı.
Türkkan’ın ismini vermek istemeyen bir yakını, “Arız köyünde doğup büyüdü. 4 ablası var. 5 kardeşin en küçüğü. 25 senedir orduda görev yapıyor. Ne bayram, ne seyran, pek köye gelmezdi. 8 sene önce babası vefat etti. En son 4 ay önce ablasının kocası öldü, ama cenazeye bile gelmedi. Lise birdeyken imam hatipte okudu. Sonra imam hatipteyken cemattateki abileri askeri liseye aldılar. Ondan sonrasını bilmiyoruz. Babası çok temiz, iyi bir insandı. Abdullah Gül’ün de yaverliğini yaptı. Buraya bazen annesine gelirdi, evinde bile oturmaya zamanı yoktu. Hemen kahvenin önünden dönerdi. Biz çok işi olduğunu zannediyorduk. Doğru zannetmişiz. Adamın iki tane işi varmış. Bir yaverlik yapıyormuş, maalesef bir de muhbirlik yapıyormuş. Köyde onu kimse sevmiyordu. Kimsenin işini yapmazdı. Ablalarının hiçbir cemiyetine gelmedi” dedi.
Bandırma’da oturan yeğeni ise, “23 yaşındayım. Şimdiye kadar hiçbir cemiyetime gelmedi. Bizimle irtibatı yoktu” diye konuştu.
Bu arada, Arızlı köyüne ve itirafçı Yarbay Levent Türkkan’ın evine önceki gece jandarmaların gelip arama yaptığı ifade edildi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.