FENERBAHÇE’YE KUMPASTA DİREKSİYON AKP’DE. 1.

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

1980’lere damgasını vuran emperyalist kapitalizm ve liberalleşme 12 Eylül darbesiyle Türkiye’mizde de her alanda bölünmeler yarattı. Emperyal liberalizm toplumu uyuturken en etkili araçları kullanır. Sömüreceği ülkeye etnik-dinsel ayrımlar, kültürü, dili, sporu ne varsa yozlaştırarak egemenliğini yerleştirir. Emperyal liberalizmin ilk emireri Turgut Özal oldu. Ülkemizdeki sporların en gözdesi futbola el attı. Devşirme futbolcular ile “çağ atlatıldık”.
Emperyal liberalizmin bu tuzaklarından birini yani futbolu Nur Cemaati kullanmaya başladı. En zayıf yeri kolay buldular. Türk Kültürünü reddeden seçkinci, entelektüel bir camiadan oluşan kulübü hedef seçtiler. Öylesine kolay oldu ki; tereyağından kıl çeker gibi olmuştu. “Televoleleşen futbol ” magazinel duruma getirilmiş. Gündelik, göz boyayıcı çözümlerin karargahı durumuna gelmişti, futbol. Oruç için kullanıldı, türban için kullanıldı; o kulüp. “Topluma mal olmuş kişiler” tanımı yerleştirilerek işledikleri bireysel suçlar “parayla” kapatıldı.
İki büyük camiayı daha hedeflerine almışlardı. 1997 yılında dönemin İstanbul Belediye Başkanı R.Tayyip Erdoğan yönetime sokulmak istendi. Kulübün Kadıköy’deki arazi varlığı göz kamaştırıyordu. O günkü dönemde bile trilyonlar konuşuluyordu. Kongre üyelerinin büyük çoğunluğu Laik-Cumhuriyetçi-Atatürkçü çizgideydi. Bu oltaya gelmediler. Nur cemaatinden temsilciler de bulunan o grubu adeta “kovdular”. Bir yıl sonrada fetöyü gelecekte sporda deşifre edecek, direnecek bir Başkan seçtiler.
Diğer camianın başında da “Adam gibi Adam” vardı. Tüm Türkiye’nin saygınlığını kazanmış, spor ahlakının belki son temsilcilerinden Süleyman Seba vardı. (Rahmetle ve saygıyla anıyorum). Ama durmadılar; olsundu. “Seba gitsin, Ahmet Dursun’du” ya kurban edildi, Adam gibi Adam. Kongresini mafya bastı. Başkan adaylarından biri Nur cemaatinin spordaki temsilcilerindendi. Camia bunu yemedi ama diğer kötüyü seçmek zorunda kaldılar; mafyanın istediğini. Bir kongrede de “Mustafa Kemal ‘in Askerleriyiz” diyenleri yaka paça dışarı attılar. Öyle yöneticiler geldi ki; “bir yemekle kupalar paylaşılır ” oldu. “Temizlig” dendi, “kaleci son dakikada son topu rakibin ayağına atar” hale gelindi. Rakip kaleye şut atan yabancı futbolcuya “kaleye niye vuruyorsun” diye eller kollar kalkar oldu. Düşman gördükleri kulüplerle maç yaparken “onlar atamıyor, sen kaleye vur” temizliği yaşandı.
Üçüncü büyük camia, gerçekten “Dünya Kulübü” olmayı kafasına koymuştu. Müthiş bir tesisleşme başladı. Amatör olarak adlandırılan sporlara ivme kazandırıldı. Artık hedefte Dereağzı’ndaki, Fenerbahçe Burnu’ndaki arazilere yenileri ekleniyordu. Kendi çabalarıyla stadını yaptı. Vergisini düzenli ödeyen 2 kulüpten biriydi. Borsaya hisse senetleriyle ilk o açıldı, “manipülasyon yaparak değil “. Sportif başarılar ard arda gelmeye başlayınca, Uluslararası ekonomi dergileri “10 yıl içinde Avrupa’nın ilk 5’ine girecek, Avrupa Şampiyonu olmaya tek kulüp” dediği atılımlar yapınca… Höööyt dedi, ” beraber yürüyenler “. Yani Akp-Fetö. İlk yapılması gereken sportif başarısızlıklar elde etmesiydi, özellikle futbolda. Öyle ya, emperyal kapitalizmin iki aracı futbol ve dizilerdi.
Kurallar hiçe sayılarak maçlar “gereğince ” bitirildi. “Lige ince ayar yapacağız ” denildi. Stadlarda taşlattırıldı. Polise gazlattırıldı. “Sizi ……. Mustafa Kemal ‘in Askerleri” diye küfredilerek dövdürüldü, taraftarlar. Diğer kulüplerin arasında gözde futbolcular büyük bir özgürlük (!) içinde güçlendirilmek adına kolayca gidip geldi. Ve…..Bir kulübün Başkanı, o kulübün Başkanına “yarıştan çekil, yok olacaksın ” dedi. O kulüp son maç için rakibinin oynayacağı takıma “400 bin dolar vereceğiz ” dedi, takımın kaptanı “Arkadaşlar 600 bin istiyor” dediğini itiraf etti. Teklifi yapan hapiste “kalp spazmı” geçirip salıverildi. Bunlar olurken yarıştan çekilmedi, şampiyon oldu. Yetinmedi, 29 Mayıs 2013’de Genel Kurul toplandı. “FENERBAHÇE; Atatürk İlke ve Devrimlerinin, Laik Cumhuriyetin izinden sapmayacaktır” , açıklaması yapıldı. Yandaş basın, satılmış gazeteciler ile ve el altından tehditler arttı. 1 ay sonra aynı Genel Kurul kararı yinelendi. 4 gün sonra “şike kumpası” Akp-Fetö işbirliğiyle ilan edildi.
13 NİSAN CUMA GÜNÜ DEVAM EDECEK….

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.