Evim Evim Güzel Evim

Geçinemeyen karı-kocalar vardır hani, bilirsiniz.
Hâttâ evlilerin neredeyse yarısından fazlası bir türlü geçinemezler.
Sürekli bir itişme, sürekli bir gerginlik, sürekli bir laf çarpma, sürekli bir huzursuzluk ortamında yaşarlar.
Böyle yaşamaya alışmışlardır da.
Bir gün kadın baskındır, dır dır eder yer adamın başının etini. Bir gün gelir adam dellenir bakmaz kadının gözünün yaşına.
Gerginliğini boşaltan taraf rahatlar ama bu sefer de diğeri gerilmeye başlar. Bir o, bir o derken ömürleri bu itiş kakış içinde geçer gider.
Onların bu geçimsizlikleri en çok da çocuklarını etkiler. Onlar da kendi içlerinde bölünürler. Bazıları anneye daha yakındır, onu tutar. Bazıları da babasına toz kondurmaz, onun yanında alır safını.
Heyhat, bir çocuğun hem anneye hem de babaya ihtiyacı vardır…
Dişe dokunur işler yapan çocuklar sahiplenilirler, bir baltaya sap olamayanlar itelenip kakalanırlar.
Başarılı olan çocuklar “benim aslan oğlum, benim güzel kızım” sözleriyle ödüllendirilirken, diğerleri “senin oğlun, senin kızın” olur.
Ta ki o çocuklardan birisinin başına bir felaket gelinceye kadar bu ayrışma, bu kamplaşma sürer gider.

O zaman anne de, baba da, diğer kardeşler de, hepsi birlik ve beraberlik çatısı altında toplanıp başına bir hâl gelenin yanına koşarlar.
Şimdiye kadar yaşadıkları her ne varsa bir anda anlamını kaybeder, değersizleşir, etkisizleşir.
Meğer yıllardır incir çekirdeğini doldurmaz davalar için mi edilmiştir bunca kavga, bunca gürültü?
Sanki onlara bir çeşit derstir şimdi bu elim vak’a.
İşte şimdi ocağa ateş düşmüştür ve evin içinde kim var kim yoksa aynı ateşle yanmaktadır…

Haklısı da haksızı da, başarılısı da başarısızı da başlarını ellerinin arasına alıp, şapkalarını da önlerine koyup düşünmelidirler şimdi…
Bu evi bu kadar kamplara bölerek, birbirleriyle bu kadar didişerek kazandık zannettikleri nedir?
Gidecek başka evleri mi vardır, kenetlenecek başka aileleri mi?

Artık evi de adamakıllı bir sağlam tutmak lâzımdır, içinde yaşayanları da.
Ve marifet, o evi sevgiyle doldurarak sıcacık bir yuvaya çevirmektedir…

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.