Eskisi gibi gönül rahatlığıyla dokunabilsek…

Havalar güzel ama bizim tadımız yok.

Virüs…

Türkiye’nin ilk beş şehri olarak Bursa’yı seçmiş durumda.

Maalesef, ne kadar uyarı yapılırsa yapılsın insanlar kurallara uymamakta direniyor!

“Bana bir şey olmaz!” vurdumduymazlığı kadar sıcak havanın da bunda etkisi az biraz var.

Maske ile nefes almak hele yürürken çok zor.

İnsan boğulacak gibi oluyor!

Ama yapacak çok da fazla bir şey yok.

Yürürken zorlasa da maske takmak önemli.

Daha önemlisi kalabalık ortamlarda kullanmak çok çok daha önemli.

İster istemez kimi zaman kalabalığın içinde kalabiliyor insan.

Bir anlık bir şey olsa bile bu durumlar söz konusu olabiliyor.

Böyle anlarda maskeli olmak, riski düşürdüğü gibi başkalarının hayatı için de kendi hayatımız için de önem arz ediyor.

Koronavirüsün Türkiye’de pik yaptığı beş şehirden birisi Bursa.

Yıldırım, Gürsu, Kestel önde giden ilçeler.

Son zamanlarda Yenişehir’den de korkutan haberler geliyor!

Temmuz-ağustos aylarında umut edelim ki virüs etkisini yitirsin, insanlarımız kurallara daha uyar hale gelsin.

17 Ağustos’ta özel okullar, 31 Ağustos’ta bütün okullar kapılarını açıyor.

Bu süreç eğer iyi gitmezse okulların açılması ileri tarihlere kalabilir.

Dahası…

Böyle riskli ortamın sürmesi halinde okulların yine de açılması daha büyük risklerin doğmasına neden olabilir.

Muhtemeldir ki bugün birçok aile aşırı sıcakları da gözeterek piknik yapmak için Bursa’nın serin bölgelerine doğru günübirlik yolculuklar yapacak.

Aynı evde yaşayanların böyle yolculukları çok sorun oluşturmayabilir ama genelde piknikler birkaç aileyle yapıldığı için tehlike de artmış oluyor.

Maske, mesafe kuralına böyle anlarda ne kadar uyulabilir?

Dikkatli olun!

Sıcak havalarda açık havaya çıkmak önemli.

Lakin iç içe olmamak çok daha önemli.

Geçen yaz, böyle bir tehlike olmadığı için Bursa’daki alternatif etkinliklerden haber verebiliyorduk.

Misal, dün ve bugün Bursa’da binicilik yarışları var.

Ama kalabalık ortamlar tehlikeli.

Her ne kadar yarışlar açık havada yapılıyorsa da yine belli bir yoğunluğu oluyor.

Velhasılı şu beladan bir kurtulabilsek, eskisi gibi birbirimize gönül rahatlığıyla dokunabilsek ne güzel olur…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.