Ermenistan sınır kapımız

Türkiye, Ermenistan sınır kapısının açılması için, Ermenistan ile 14 Ekim’e kadar iki protokol imzalayacak. Hükümet bunun adını açılım olarak koydu. İktidara geldiklerinde de Kıbrıs için açılım yapmıştı. Bir takım tavizler vermişti. Başbakan Kıbrıs konusunun duayeni, hayatını Kıbrıs için adamış olan DENKTAŞ’a demediğini bırakmamıştı. Netice ne oldu, taviz verildi, kayıtlara geçti, hiçbir çözüm olmadı.
Hükümetin “Komşularla sıfır problem” politikası yürüttüğünü, Dış İşleri Bakanı açıkladı. Herkes komşularla, sıfır problem ister de, komşu istiyor mu? Sen taviz verirken, o taviz veriyor mu? Amerika emretti, Cumhurbaşkanı Ermenistan’a maça gitti. Herhalde futbolu çok seviyor! Belki ömründe seyrettiği ilk milli maç!
Ermenistan Cumhurbaşkanı geliyor mu? Ne söyledi, “Ermenistan sınırını açmazsanız gelmem” dedi. Açılım dedik, ABD ve AB’nin baskısı ile iki tane protokol imzalanacak. Bunu da meclis onaylayacak. Meclisin AKP’li milletvekilleri Başbakan’a karşı çıkıp “Bu anlaşmada yanlışlık var, sınırın nasıl açılacağı konusunda ayrıntı yok. Ermenistan Kars anlaşmasını kabul etmiyor, Anayasasından, Türkiye ile olan sınırını kabul etmediğini çıkartmıyor. Soykırım iddialarından vazgeçmiyor, Karabağ’dan çıkmıyor. Karabağ işgaline devam ediyor. Türkiye’nin haklarını güvence altına alan hiçbir madde yok. Biz de bu şartlarda protokollere onay veremeyiz” diyebilecek bir tek babayiğit milletvekili göremiyorum. Onay vermeyen milletvekili bir daha milletvekili olamaz. Çünkü tek seçici Başbakan’dır.
AKP milletvekillerinin, Başbakan’a karşı, boyunlarının kıldan ince olduğunu, Irak’a Amerikan askerinin Türkiye’den geçmesi için, ikinci teskere arasında hiçbir farkta yoktu.
Eski Dış İşleri Bakanı Yaşar Yakış ve Ali Babacan, ABD’nin Türkiye’nin bir bölümüne asker yerleştirme ve Irak’a geçme limanlarını kullanma isteğine karşılık, ABD’ye giderek maddi pazarlıklarda bulunmuş ve Bush istenen para karşısında “Burada işiniz yok, dönün teskereyi çıkarın” demişti. Başbakan’da Bush’un bu isteğini geri çevirememiş ve ikinci teskereyi, milletvekillerine baskı yaparak çıkarttırmıştı. Birinci ve ikinci teskere arasında ne fark vardı da milletvekilleri ikinci teskereyi onaylamışlardı. Milletvekilleri ikballerini devletin istikbalinden üstün tutmuşlardı. Devletinin toprağını süresi belli olmayan zaman zarfında, işgal edilmiş olacağını takdir etmekten aciz miydiler?
Bugün yine Ermenistan protokolü meclise geldiğinde, Başbakan’ın emirleri doğrultusunda oy kullanacaklarından şüphem yoktur.
İkbal mi? Yoksa Türkiye’nin istikbalini mi göreceğiz?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.