ERGÜN KOÇ’UN “ADAYLIK SERMAYESİ” BİTTİ!

Çekirge bir sıçradı, iki sıçradı, sonunda paçayı kaptırdı.
Demem o ki, Ergün Koç, nihayet ceza evinin soğuk duvarları ile tanıştı. Bundan sonra, kukla adaylığı ile Karacabey’de merkez sağın oylarını bölemeyecek, CHP’ye, ya da, Millet İttifakı’na seçim kaybettirme projelerinin içinde yer alamayacak. Bu konuda kimseyle pazarlık yapamayacak.
Çünkü Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği 2 yıl, 1 ay hapis cezasını onayladı. Mevcut yasalara göre, değil belediye başkanlığına, muhtarlığa bile aday olması olanaksız. Çünkü sicili iyice bozuldu.
Ergün Koç, kaza ile seçilseydi, bu gün belediye başkanlığından düşmüş olacaktı.
Çok değil, 15 ay öncesini anımsayın!
Koç, Belediye başkanlığına aday olabilmek için tüm partilerin kapısını çaldı. O sırada belgeleri ortaya koyarak sakıncalarını yazdım. Aday olur da kaza ile seçilirse, kesinlikle görevden alınacağını defalarca duyurdum.
Ergün Koç, Karacabey 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, “Sit alanına kaçak inşaat yapılmasına göz yumması nedeniyle” 2017/145 No’lu dosya üzerinden aldığı 2 yıl, 1 ay hapis cezasını (Aynı suçu daha önce de işlediği için ertelemesiz/paraya çevrilmesiz) adeta yok saydı.
Sık, sık sözde anket yaptırarak % yüz kazanacağını söyleyen “Kankası”nın fısıltılarıyla uçan Koç, bulutların üstünden inmedi.
Satın alamadığı için bize söylemediğini bırakmadı, “Satılık kalem, yalan yazıyor, iftira atıyor” dedi.
Oysa, rahatlıkla satın aldığı gazeteci bozuntularıyla boğulup gitti.
Çünkü, Yargıtay ipini çekti. 2 yıl, 1 ay hapis cezasının onaylanmasından sonra Ergün Koç, 25/Haziran/2020 günü Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek kendisi teslim oldu. Açık Cezaevi’nde iki gün yattıktan sonra mahkûmiyeti dışarıda devam etmek koşuluyla bırakıldı.
İnfaz Yasası’ndan yararlanan Koç için deniz bitti.
Çarşaf, çarşaf ilanlar yaptırıyordu, “Adli sicilim temiz” diyordu. Kılavuzuyla birlikte halkı kandırmaya çalışıyordu. Bol bol atıyordu, ya şimdi, çıkıp da, “Ben temizim” diyebiliyor mu?
Söz konusu olamaz.
Yargı, her seçimde parti arama hastalığına neşter vurunca, Ergün Koç’un elinde yeniden aday olabilecek hiç bir “Sermaye” kalmadı.
Kimmiş satılık kalem, kimmiş yalan haber yapan, kimmiş iftira atan?
N’olcak şimdi?
***
DOĞANIN İSYANINA KULAK VERİN!
Bursa’yı sel bastı! Beş yurttaşımızı yitirdik. Bir canımızın cansız bedeni beş gün sonra olay yerinden 25 kilometre uzaklıktaki bir derede bulunabildi.
Facianın olumsuz etkileri çok büyük.
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş diyor ki, “Yaraları sarıyoruz.”
Kolay olsa, aylarca saralım, sarmalayalım..
Gel gör ki, ateş düştüğü yeri yakıyor.
Sayın Aktaş, rica ediyorum, sarma işlerini bırakın da, hele bir yaranın kaynağına bakın.
Bursa’nın göbeğine dikilen ucubeleri kaldırın!
Çevre katliamlarını durdurun!
Dere yataklarına kondurulan kaçak yapıları görün.
Doğanın intikam aldığını aklınızdan çıkarmayın!..
***
BAHÇELİ’NİN SON GÖSTERİSİ SAHNELENİYOR!
Mafya babası, Alaeddin Çakıcı’yı cezaevinden kurtarabilmek için geçmişini bir çırpıda silip yeni kulvarlarda dans etmeye başlayan Devlet Bahçeli, Cumhuriyeti yıkıp yerine, dini esaslara dayalı bir devlet düzeni oluşturma hayalleri içindeki Fetö’cü Mümtazer Türköne için “Af” istedi.
Fetö’cülükten cezaevine konulan Atatürk düşmanı Mümtazer efendi için talimatla çalışan yargıya üstü kapalı, “Kararı yeniden değerlendirin” dedi. Yani, bağımsızlığını yitirmiş durumdaki yargıya, “Bırakın” mesajı gönderdi.
Bahçeli, ABD patentli oyunun son sahnelerindeki rolünü tamamlıyor.
Kimdir Mümtazer Türköne?
Cezaevine girmeden önce köşesinde yazdıklarına ve kanal, kanal dolaşarak söylediklerine bir daha bakın:
“Atatürk’ün kurduğu laik bir ülkede yaşamaktan utanıyorum.” “Atatürk, Cumhuriyeti kurarken bilmem kaç promil alkollüydü?” “19 Mayıs kutlamaları faşist bir yapılanmadır.” “Türk Ordusu lağvedilsin.” “Ergenekon suikast yapacak.” “Öcalan’ı paşa yapalım, PKK’ya af çıkaralım.”
Yukarıdaki bu sözlerin sahibi için yanıp tutuşan Bahçeli’nin bahçesinde neler yetişiyor öyle?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.