Engelleyemediklerimiz

“Değerli YARDIMSEVER dostlarım, arkadaşlarım, büyüklerim;
Fotoğrafını gördüğünüz 6 yaşındaki sevimli küçüğümüz, bir buçuk yaşında geçirdiği havale sebebiyle henüz yürüyemiyor, dik duramıyor ve bir kolunu kullanamıyor maalesef. Organize etmiş olduğum kahvaltı ile elde edilecek gelir, onun ilk adımlarını atmasına yardımcı olacak destek ekipmanlarının temininde kullanılacaktır. Gelin onun ilk adımlarını atmasına birlikte destek olalım.”
İnsan böyle yürekten gelen sözlerle oluşturulmuş bir etkinlik davetine icabet etmez mi hiç? Hele de davetin sahibesinin en az sözleri kadar güzel yürekli bir kadın olduğunu bilince…
Sevgili Neslihan Koçer Ersoyak’ın “Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği” sayesinde bulduğu ve gerçekten ihtiyaç sahibi olduğuna kanaat getirdiği bir çocuğa fayda sağlamak adına düzenlediği bir kahvaltı etkinliğiydi bu davet. Ayrıca etkinlikte İstanbul merkezli derneğin, kendisi de bedensel engelli olan Genel Başkanı Kemal Demirel ve ekip arkadaşları da olacaktı.

Cumartesi sabahı düzenlenen kahvaltı için Podyum Park Özgen Kahve’ye vardığımda masalar çoktan dolmuştu.

Dernekle hukuki bir bağı olmayan, tamamen gönüllülük esası ile gelir yaratmak adına birliktelik oluşturan Neslihan Hanım gelen konuklar ile tek tek ilgileniyordu. Konuklar arasında bedensel engelliler, engelli yakınları ve gönüllüler vardı. (Bu arada, yazıyı yazarken Neslihan Hanım’a sordum da; toplantı amacına ulaşmış ve gereken yardım ziyadesiyle sağlanmış)

Beni yerime kadar eşlik edip konukları ile ilgilenmek için yanımızdan ayrılan Neslihan Hanım bir ara masamıza gelerek beni dernek başkanı ve birlikte geldikleri ekip arkadaşları ile tanıştırmak istediğini söyledi. Kahvaltımı bitirince İstanbul’dan gelen konukların bulunduğu masaya geçtim. Tanışma ve kısa bir hâl hatır sormanın ardından en merak ettiğim konuyu Başkan Kemal Demirel’e sordum: “Ne oldu da böyle oldu?”
Soru netti ama Kemal Bey böyle bir soru beklenmediğinden olsa gerek cevap yeterince net olmadı. “İnternetteki sitemizde yazıyor hepsi” dedi Başkan önce. Aradan geçen dakikaların ardından birbirimize ısınınca sohbet başladı ve hem dernek ile hem de kendisiyle ilgili laf lafı açtı, sohbet koyulaştı.
“Ne olmuş da böyle olmuş?”
1960 doğumlu olan Kemal Demirel’in henüz 10 yaşında iken, yani 1970 yılında Zeynep Kâmil hastanesinde geçirdiği yanlış bir omurilik ameliyatı sonucunda belden aşağısı felç olmuş. 10 yaşındaki o çocuk on bir yıl boyunca hastanede yatmış. O dönem içinde ailesini kaybetmiş. Hastanenin hatasını dillendirince hastaneden çıkartılmış. 1981 yılında, 21 yaşında ve belden aşağısı felç halde hayatın ortasında bir başına kalan Demirel, tahmin edersiniz ki epey, epey, epey zorluklar yaşamış. Ancak yılmamış.

Önce okumayı yazmayı öğrenmiş. Görüşlerini gazetelere ve radyolara yollamış. Yazıları tutulmuş ve yazılara geri dönüşler gelmeye başlamış. Böylece yazı ile aralanan kapıdan içeriye hayat ışığı dolmuş. Yaşanan gelişmeler sonrasında da bu kez Kemal Demirel engellilere ışık olmuş.

“Eşim beni kaçırdı”
Kemal Demirel’e “Evli misiniz, çoluk çocuk var mı?” diye sorduğumda aldığım cevap bu oldu. Bu yazıyı yazarken internette Ulusal Ses sitesinde kendisiyle yapılmış bir röportajıokuduğumda evlilik hikâyesini de daha ayrıntılı öğrendim. İki yıl arkadaşlık sonucunda, 1989 yılında bir sabah, sabahın 7 buçuğunda, evlilik için nazlanan Demirel’i eşi hakikaten de kaçırmış. Su Ürünleri Mühendisi olan Nuray Hanım’ın ailesi bedensel engelli biriyle evlendi diye kendisini reddetmiş. Onlarsa evliliklerine sıkı sıkı sarılmışlar. Biri kız biri erkek iki de evlatları olmuş.
BEDD doğuyor
1993 yılında Kemal Demirel ve eşi, yedi arkadaşlarıyla birlikte Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’ni kurmuşlar. Dernek, uyguladığı yenilikçi çalışmaları nedeni ile sayısız devlet ödülüne layık görülmüş ve 300’ün üzerinde ödül almış.
Yazının burasında Kemal Demirel’i yormayalım ve bedd.org.tr‘de yer alan bilgilerden alıntılarla devam edelim:
Merkezi çalışmalarla engellilere yeterli hizmetin götürülemeyeceğine inanan Demirel, 1999-2009 yılları arasında bütün ülkeyi gezerek yardımlarını Valilik, Kaymakamlık ve Belediye Başkanları koordinatörlüğünde törenler düzenleyerek dağıtmaya başlamış. Engelliler konusunda toplumsal duyarlılık sağlama adına bugüne kadar 75 il, yüzlerce ilçede yardım dağıtım programlarını gerçekleştirmiş ve bu amaçla 1 milyon kilometre yol kat etmiş. Bu çalışmaları ile engellilerin ve toplumun simgesi haline gelmiş.
Derneğin adını daha çok; yaptırdığı ameliyatlar, biyonik kol-bacak yapımları, burs, gıda, tekerlekli sandalye, hasta bezi yardımları ve moral amaçlı büyük organizasyonlar ile duyurmuş. Yeni dönem anlayışında dev projeler üretmeyi ve gerileyen ülke ekonomisine rağmen büyük yatırımları hedefleyen Demirel, bunun için derneğin İktisadi Şirketi’ni kurmuş ve DENİ markasını geliştirmiş. Demirel, “Ülkemizde artık engellilerin tüketici konumundan üretici konumuna geçmesi gerekiyor. Yeni dünya anlayışı bunu istiyor ve bunun için de engellerin aşılması şart.” diyor. En büyük hayali ise vakıflaşarak dünya çapında etkin olmak. Teknolojik yapılanmanın yanında Peppers & Rogers Group danışmanlığında, BEDD Akademik Bilim Kurulu’nu kurmuş.
Bağışlayın
Bugün yılda ortalama 5.000 engelli ihtiyaç sahibine yardım ulaştıran BEDD’in ışık kaynağı gönül dostları ve bağışçılar olmuş.
EFQM Mükemmellik Modeli
BEDD, EFQM Mükemmellik Modelini benimsemiş ve bu yönde stratejik gelişme ve iyileştirmelere başlamış.
Denetim
Kemal Demirel derneğin denetlenmesine özellikle önem veriyor. Bunun için derneğini devletten önce kendisi bağımsız denetleme şirketlerine denetletiyor. “Hesabı önce kendime veriyorum” diyor.
Acımayın, sahip çıkın
Kamu yararına olan dernek, TC vatandaşı olan tüm ortopedik özürlülerin kendi aralarında birleştirilmesini sağlayarak, onları eğitim, sağlık ve sosyal dayanışma amacı etrafında, “BEDD” bünyesinde toplamak için din, dil, ırk, bölge ve cinsiyet ayırımı yapmaksızın çalışıyor. Ortopedik özürlüler için yapılacak çalışmalarla ilgili kurum ve kişilerle işbirliği yapıyor. Onların ruh ve bedenen kendilerine yeterli olabilecek gücü kazanabilmeleri için çalışıyor. Onları tüketici durumdan üretici konuma taşıyor. Bunun için iş sahaları ve atölyeler açıyor. Onları acınır durumlara sokmadan ülkenin kaynaklarından eşit pay almalarını sağlamak istiyor. Onların hak ve isteklerinin savunucusu ve takipçisi oluyor. Kimsesiz ve yardıma muhtaç özürlülerin rehabilitasyonlarını sağlıyor ve onları korumaya alıyor. Ortopedik özürlüler için gereken araç ve gereçlerin yapılması ve sağlanmasına çalışıyor. Onlara maddi ve manevi yardımda bulunuyor. Onları ve ailelerini koruyup, onlara destek oluyor. Dernek, gelirlerinin %80’ini bu amaçlara ulaşmak için harcıyor.
Hem ettiğimiz sohbetten, hem de internet sitelerinden edindiğim bilgiler böyle.
Sizin de anlayacağınız gibi Kemal Demirel “Engellenemeyen” bir birey olmuş toplumda.
Bedensel engelini, yani krizini fırsata çevirmiş ve yakaladığı bu fırsat ile herkese fayda eder hale gelmiş.
****
Tekerlekli sandalyesi ile kahvaltıya katılan şen şakrak, bir söyleyip beş gülen bir hanımla tanıştım. Adı Zeynep Akol. Farkındalığı o kadar yüksek ve sosyal yönü o kadar güçlüydü ki, onunla sohbet etmek, üzerine bir de “selfie” çekmek şart olmuştu.
Zeynep Akol ile
ABD’de kaldığı günlerde kendisini hiçbir şekilde engelli gibi hissetmediğini, Türkiye’ye döndüğü anda kâbusun tekrar başladığını, annesi burada olmasa Türkiye’de kalmayacağını söyledi.
AB uyum sürecinde kaldırımlarda ve binalarda engellilere özel uygulamalar yapılmadı değil. Malum, ülkemizde uygulama çok lakin uygulayan yok. Bu da onlardan birisi. Engellilere ayrılan otoparklara park edilen araçlardan tutun da, engellinin geçeceği özel yolu tıkayanlara kadar ne ararsanız var.
****
Yıllar önce okuduğum bir yazıdan hatırladığım, beni etkileyen bir anı ile bitirelim yazımızı.
Yazının öznesi bedensel engelli genç kadın şöyle söylüyordu yazıda: “Araba kullanırken dışarıdan bir kadın olarak görülüyorum. Arabadan indiğim anda ise engelliliğim kadınlığımın önüne geçiyor ve erkekler benden kaçıyor.”
Yaşamın tüm evrelerinde, insan ruhunun en derinlerinde yer bulan bir olgu bedensel engellilik.
Yaşamadan anlayamayacağımız, engelli doğulmamış olsa da her an engelli olunabileceğinin unutulduğu bir kavram. Bir kaza, bir doktor hatası, bir ihmal, bir hastalık…
Her an o kadar mümkün ki bir uzvunu kaybetmek…
Engellediklerimiz“i anlatmıştım yıllar önce yazdığım bir yazımda. Bu yazımda da “Engelleyemediklerimiz”den örnek bir kişiyi anlattım size.
Evet, dünya bedensel engelliler için engellerle dolu. Evet dünya bedensel engelliler için olduğu kadar tüm canlılar için de engellerle dolu.
Engelleri gözünde büyütenler için engeller aşılmaz birer dağ, bu uğurda çalışıp üzerinden atlayanlar için ise geride kalmış birer minik tepe.
Onlar gibi engelleri aşanlara ve arkalarından gelenlere engelleri aşmaları için yol gösterip destek olanlara saygılarımızla…
Behiye Oruç ile
Onlar;
Karşıdan bakınca engelli, içlerine girince değil.
Onların;
Sadece bedenleri engelli, yürekleri değil.
Onlara;
Sevgiyle bakın, acıyarak değil…
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.