Elli Yaşından Sonra Doğanlar

Her canlının yaşama merhaba demesi için anne karnında geçirmesi gereken normal bir süre var. Bu süre insanoğlu için ortalama 9 ay 10 gün. Ancak bir de insanların sosyal yaşama doğması için geçmesi gereken süre var. Sporcular, sanatçılar, sanatkarlar, bilim insanları, teknik alanda çalışanlar, hukukçular vb. her alanda insanların yetkinleşmesi için aşmaları gereken engeller, sınavlar var. Bu aşamaları geçmeden kendi ilgi alanında kabul göremiyorsunuz.
Siyaset sahnesinde de üç aşağı beş yukarı bu kural işliyor. Sağda ya da solda olsun, siyaset sahnesine çıkanlar ilk gençlik yıllarından itibaren bu alanda dirsek çürütüyor. Derneklerde, siyasi partilerde, sendikalarda… Yasal alan bulamadıkları dönemlerde yasa dışı yolları bile kullanabiliyorlar. Türkiye gibi demokrasinin sancılı ilerlediği, sıklıkla kesintiye uğradığı dönemlerde ağır faturalar da ödüyorlar. Polis soruşturmaları, fişlemeler, meydan dayakları, işkenceler, mahkemeler, cezaevleri… Siyaset sahnesinde kıdem basmanın bir yolu da bu aşamaları başarıyla geçmiş olmak. Siyasette yükselebilmek için bu aşamaları abartarak anlatanlar da çıkmıyor değil.
Bazıları yıllarca siyaset alanında dirsek çürüttüğü halde dilediği yere gelemezken çok az kişi “oyunu kuralına göre” oynamayı (!) başararak siyaset basamaklarında yükseliyor. Konumuz bunlar da değil. Bizi esas ilgilendiren hiç emek vermeden paraşütle siyaset sahnesinin en üst basamaklarına inenler. Siyasetin emekçileri, bütün engellemelere karşın zorlu basamakları çıkmaya çabalarken diğerleri tepeden iniyor. Çoğu zaman da inmeye devam ederek hızla sahneden çekiliyorlar. Bu örnekleri de çokça yaşadık.
“Öteki mahalle” olarak tanımlanan kesim bu konuyu nasıl çözüyor? Bizim konumuz değil. Ancak “bizim mahalle” bu sorunu çözmeyi beceremedi. Çözemediği için de “paraşütle tepeden inme” olayları sürüyor. Elbette bu olaylarda adına “medya” denilen hokkabazlık baş rolü oynuyor.
İnsanlar, 18-20 yaşlarından itibaren bin bir emek verdiği halde önleri kesilirken, hiç emek vermeyen 50 yaş üstü “ünlüler” birden bire “medya” sayesinde yıldızlaşıyor. Aslında bu tiplere geçmişi olmayan insanlar demek çok daha doğru. Bir kısmının geçmişi ailelerinin geçmişi ile sınırlı. Anne ya da babalarını çekiverince boşlukta kalıyorlar.
Emeğiyle yükselmeye çalışanlar için lise yıllarında şekillenmeye başlayan siyasal yaşamları hiç de karanlık değil. Diğerleri sorgulanmaya kalkıldığında, ya onu tanıyan arkadaş bulamıyorsunuz, ya da o yıllarda başka özellikleri ile tanınıyorlar, Üniversite yılları derseniz, olayların en sert geliştiği yıllarda hiçbir izleri yok. Ne bir protesto eylemine katılmışlar, ne bir öğrenci derneğinde çalışmışlar. Bir kısmı da ya sınavı kazanamadığından, ya da ailelerinin koruyucu kalkanı altında Paris’te, Londra’da, olmazsa ünlü bir ABD üniversitesinde bir eli yağda, bir eli balda okumuşlar. Bir kısmı uzun yıllar oralarda kalarak “paraşüt” operasyonunun başrol oyuncusu olurken, bir kısmı ülkeye dönerek üniversitelerin, ya da ayrıcalıklı kuruluşlarda birkaç basamağını bir anda tırmanmış.
Ne bir meslek kuruluşunda çalışıp kendini göstermiş, ne çalışma hayatındaki bir haksızlığa karşı sesini yükseltmişler. Üniversitelere kapağı atanlar, ne asistan sendikalarında yer almış, ne de bir bildirinin altına imza atmış. Dekan olmuş, tek bir siyasal demeç vermemiş, Rektör olmuş rahatını kaçıracak işlere burnunu sokmamış, senato bildirisi kaleme almamış. Paraşütle siyaset sahnesine indirilme kararını verenler uygun gördükleri bir zamanda TV ekranlarının yeni yıldızı olarak sahneye sürmüşler. Amacı kuşkulu kuruluşlar tarafından her zaman panellerin, konferansların değişmez konuşmacısı olmuş, kendini davet edenlerin kimler olduğunu sorgulama gereği bile duymamışlar. Siyasetin kesintiye uğradığı 12 Eylül sonrası, ya da “Ergenekon” kumpası sonrası siyasetin boş kalan alanında tek kale maç yapmışlar.
Yönlendirildikleri siyasal partide dirsek çürütmedikleri için söylemleri de içselleşmemiş. Akademik unvanlarına güvenerek her konuda söz söylüyor, gaf yapsalar da onları sahneye sürenler bu açıkları kapatıyor. Siyasetle yetinmeyip, sanat, bilim, spor, magazin gibi değişik alanlarda da konuşuyorlar.
Siyaset sahnesine elli yaşından sonra giren, geçmişi olmayanlara dikkat. Liderlerin yıpranıp yeni lider arayışlarının başladığı dönemlerde bu tiplere daha çok dikkat edin. Son günlerde bu tiplere yeniden rastlar olduk.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.