Ellere verir kalkanı, kendi yutar salkımı!

           ABD, NATO
aracılığı ile elindeki kalkanı nereye yerleştireceğini bulmuş gibi görülüyor.
Bu günlerin ağırlıklı gündem konusu füze kalkanı projesidir. Yapılan
toplantılarda uzlaşıya varıldığı söyleniyor.Bu uzlaşının unsurları nedense
kamuoyuyla net bir biçimde paylaşılmıyor.

          Türkiye
1954’ten beri girdiği NATO’nun tüm isteklerini yerine getiriyor. İlk önce Kore
yolcusu olduk. Günümüzde Afganistan’a uzandık. 
Hadi o dönemlerde yani 50’li yılların başlarında pompalanan Sovyet
tehdidinin var oluşuydu. Şimdilerde bizi tehdit eden (haberimiz yok) İran mı?
Yoksa yerle bir olmuş Irak mı? Bana göre İran’dan daha büyük tehdit Irak’tan
olur, çünkü ırak eski ırak değil. Ev sahibi değişti. Taaaa12 bin kilometreden
gelen ev sahipleri var. Kiracı olduklarını sanmayın, onlar kiracı gibi gözüküp
ev sahiplerinden fazla caka satan ukala tiplerdir. Kendilerini dünyanın hem
jandarması hem de efendisi gibi görme şaklabanlığını yaparlar. Adına hayâsızca
”özgürlük”koydukları katliamlarını sürdürdüğü Irak kendi savaşını kendi
verseydi 3.000.000 insanını kaybetmezdi.

Gelelim asıl konuya, sol gösterip sağdan gelecek tokada
karşı uyanık olmak gerekliliğini söylemek isterim. Neden Türkiye topraklarında
kurulmak istenir bu füze kalkanları? Bir taraftan AB uyum yasaları çerçevesinde
“Komşularıyla sıfır sorun” isteyeceksin, sonra da gelip KALKANI’NI bize
yerleştireceksin. Bu ne yaman çelişki böyle.

            Bence
aldatmacanın başlangıcında bu füzelerin savunma amaçlı olduğunun söylenmesidir.
Kardeşim bu füzelerin ateşleme düğmesine basılınca bir hedefi yok etmeye
yönelmiyor mu? Yani saldırı olmadan basılan düğmenin “kol düğmesi” olmadığı
kesin. Yani kalkanın füzelerini ateşleyecek olan PARMAK kimin parmağı ki,
güvende olup endişe etmeyelim. Bu işte Amerikan parmağı varsa, bu parmağın
karıştırmadığı burun kaldı mı?

            İncirlik’ten
yapılan çıkışlarının onlarcasının kayıt dışı olduklarını duymuştum yıllar önce.

            Kendi
topraklarımız üzerinde konuşlandırdığımız gücü kontrol edememenin ezikliğine
daha büyük bir tehlike eklemenin ne anlamı var? Yüzümüze gülüp arkadan def
çalan sözde dostlarımızı koruma ve kollama görevini mi üstleneceğiz yani.
Bizleri1963 ten beri kapılarında bekletenlerin isteklerini, hemencecik yerine
getirmeye ne kadar meraklıyız. Tabi Amerikalı ağabeylerin isteklerini emir
telakki etmezlik olur mu? Nede olsa jandarma, bir dediği iki edilmemeli.
Kısacası ocağımıza yeni ”İncirlik’ler dikilecek MEYVELERİNİDE büyük ağabey
oturup afiyetle yiyecek.

            Haydi,
KALKANA gel KALKANA, yeni çıktı denizden

            Kalkan
pişmeden sakın çekmeyin fişi prizden,

            Geçinip
gitmek kolaydır enayiden, kerizden,

            Anası
makbulmuş kalkanın, babası çeksin piizden…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.