Ekvador’un 0°’li paraleli

Bir vatandaşın dünyada herhangi bir şeyin yanlış gittiğini haykırarak da olsa söyleyebilmesi medeni cesaret ister.
Vatandaşın bunu hem söyleyebilip hem de şiddete maruz kalmaması demokratik bir anlayış ister.
Hedefteki kişinin, yanlışını söyleyen vatandaşın konuşmasına izin verip onu dinlemesi ise medeniyet ve yüce gönüllülük ister.
Güney Amerika ülkelerine yaptığı  ziyaretin Ekvador ayağında bir konuşma için kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı protesto eden kadınların, Erdoğan’ın korumaları tarafından epey bir tartaklandıklarını izledik ekranlarda.
O kadınlar ki, ifade özgürlüğünün olduğu bir ülkenin vatandaşları olarak protesto haklarını kullanmak istemişler gafilce.
Ettikleri protestolar Erdoğan’ın korumaları tarafından başlarına geçirilince, ifadenin de özgürlüğün bizim için pek geçer bir akçe olmadığını gayet iyi anlamışlardır artık.

“Kadınlar öyle bağırmasaydı, korumalar da onların üzerine çullanmazdı, milletvekilinin burnu kırılmazdı, pek çok kişi de yaralanmazdı” diyeceksiniz.
“Benjamin Button filminin meşhur repliği gibi mi?” diyeceğim…
“O ayakkabı bağı çözülmeseydi, o kamyon daha önce geçseydi, ya da taksi şoförü kahve molası vermeseydi…..”
Ve “Bağırmasaydı” ile başlayan cümlenizi de “Kimse durduk yerde bağırmaz” cümlesiyle alaşağı edeceğim…

Öncelikle siz o ülkede misafirsiniz, sonra da makam olarak her an böyle şeylerle karşılaşabileceğinizi bilmelisiniz.
Profesyonelce üstesinden gelinecek durumu ‘full action’ bir Amerikan filmine çevirmeye olan bu merak niye?
Bilmez misiniz ki dünyayı izleyen aktivistler siyasetten çok ‘yaşam haklarına’ odaklanırlar genelde.
Eğer ki siz bu konuda kendinizi doğru ifade edememişseniz ve dünya tarafından güvenilmez olarak etiketlenmişseniz, protestoların hedefi haline gelmeniz de an meselesi.
Bir de protestocuları tepelerseniz, bundan sonra ağzınızla kuş tutsanız, faydasız…
“Korumalar protestocu kadınları kendi haline bıraksaydılar da Cumhurbaşkanımızın itibarı yerlerde mi sürünseydi?” mi dediniz…?
Korumaların üç kadını yaka paça paketlemesi ile itibarımıza itibar katmışız o zaman, öyle mi?
Oysa altın yere düşmekle yitirmezdi kıymetini.
Bunu bilmek bile iki laf karşısında şiddete başvurmamak için yeterli idi…

Üstelik; hepimizin içine battığı bataklığa bakacak olursak, tüm dünya liderleri ne kadar protesto edilse az.
Edilmiyor değil, ediliyor da.
Bazısı her şeyi sineye çekiyor, bazısı hepsini çarmıha geriyor…
****
Şimdi, bu saldırıların eninde sonunda ‘paralel’ tezine bağlanacağını varsayarak ‘Ekvador’da bir paralel varsa, o da içinden geçen 0°’li dünyanın ana paraleli ‘ekvator’dur muhakkak’ diyerek bitirelim yazımızı biz en iyisi…
Ondan ötesi, hep insanlık meselesi…
****
Bu arada;
Erdoğan’ı protesto eden ve korumalarının saldırısına maruz kalan feministlere “Dünya liderine hakaret” davası açılacağı haberini okudum. Korumalar müdahale etmeseymiş kadınlar Erdoğan’a kadar ulaşıp ona zarar verebilirlermiş.
Ne diyelim, çok geçmiş olsun o zaman…

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.