EGE VE AKDENİZ ‘DE İKTİDAR İLE MUHALEFET ATLANTİKÇİ

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

1 yıla yakın süredir, Ege ve Akdeniz ‘de Abd-İsrail-Yunanistan üçgeninde kuşatılıyoruz. Akp “cak”,”cek” edebiyatı, muhalefet Rte düşmanlığı sığlığında olan biteni görmüyor. İyi Parti iki kez, Chp iki kez yuvarlak cümlelerle kurulu laf olsun torba dolsun içeriğinde konuştu. İktidarın Kıbrıs’ı ve Ege’deki adaları peşkeş çekmesine karşı Türk Ulusunu ayağa kaldırması gerekirken muhalefet yalnızca peşrev çeken ama güreşe girmeyen pehlivan gibi. İktidar ve muhalefet Türkiye’mizin çevresinde olan bitenden habersiz, haberi olduğunda da Atlantik sistemi neyi dillendiriyorsa onun sözcüsü. Yunanistan münhasır bölgesini 12 mile çıkarma kararı alıyor. Bizim Atlantikçiler hala onlarla masaya oturalım diyor. Abd-İsrail-Yunanistan -Rum Kesimi ülkemize ait alanda doğalgaz ve petrol arıyor. İktidar tıssss, muhalefet 5 ay sonra fısss sesi veriyor. Büyük bir devleti Türkiye Cumhuriyetini 3 siyasi parti yönetebilecek Tam Bağımsızlıkçı kimlikte değil. Hdpkk, Türkiye Cumhuriyeti düşmanı. Tabela Milliyetçisi Akp’nin bayisi!
Türkiye’miz, içine girdiğimiz süreçte çok ciddi bir tehditle karşı karşıyadır. ABD-İsrail-Yunanistan-Güney Kıbrıs ittifakı, Doğu Akdeniz ve Ege’de yaptıkları askerî tatbikatlarda namlularını Türkiye’ye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne çevirmiş bulunuyorlar. Bu ABD-İsrail eksenli ittifak, Doğu Akdeniz ve Ege’nin doğal gaz ve petrol kaynaklarına el koymayı hedeflemiş bulunuyor. Dahası: ABD ve İsrail’in Türkiye’ye Suriye ve Irak’ın kuzeyinden yönelttikleri silahlı tehdidi de hesaba katarsak, ülkemiz iki cephede mücadele konumundadır. Bu durum da tehdidi ağırlaştırmaktadır.
– Türkiye’nin Mavi Vatanındaki ekonomik hakları tehdit altındadır.
– Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve güvenliği tehdit altındadır.
– Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığı tehdit altındadır.
Öz gücümüzün kararlılığı belirleyicidir. Deniz Kuvvetlerimizin Kıbrıs’ta bir deniz üssü kurmak için yürüttüğü çalışmalar, bu açıdan çok önemlidir. Türk Deniz Kuvvetleri Türkiye Cumhuriyeti adına önemli adımlar atıyor. İktidar ve muhalefet camdan bakıyor.
Tehdidin küresel olması nedeniyle, tehdidi yine Türkiye’nin Batı Asya ve Avrasya’daki ittifak birikimiyle göğüsleyebiliriz. Batı Asya’da Astana sürecinde oluşan ve gittikçe olgunlaşan Türkiye-Rusya-İran işbirliği Doğu Akdeniz ve Ege için de geçerlidir. Çin Halk Cumhuriyeti ve diğer Asya ülkeleri de, Doğu Akdeniz’in ABD denetimine geçmesini kendileri için ciddi tehdit olarak görüyorlar. Çünkü Doğu Akdeniz ve Kıbrıs, petrol kaynakları olan İran-Arap Körfezi’ni baskı altına alan stratejik değere sahiptir. İktidar Astana’nın öneminin bilincinde değil, muhalefet Astana’ya aynı Abd gözüyle bakıyor. Yani Astana süreci ile ilhili Abd gibi “Astana’nın fişi çekilmeli” diyor.
Türkiye’nin Suriye ile işbirliği, ittifak birikimimizi değerlendirmek açısından hayati önemdedir. Suriye, Doğu Akdeniz’de en geniş kıyısı olan ülkeler arasındadır ve bizim gibi ABD-İsrail’e karşı savaşmaktadır. Öte yandan ittifak yapacağımız ülkeler de, Suriye ile işbirliğimize bakmaktadırlar. Ancak Akp Hükümeti, Suriye ile işbirliğini geciktirerek, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki güvenliğini zaafa uğratmaktadır. Bu politika, hata olmanın ötesinde aymazlık boyutlarına varmış bulunuyor. Akp’nin içine kaçmış olan dinci terör düşüncesi İhvanın peşinden giderek Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlık ve özgürlüğünü tehlikeye atmaktan çekinmiyor.
Ege ve Akdeniz’de umudumuzun muhalefet olması gerekirken, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, CHP adına yaptığı açıklamada, Doğu Akdeniz ve Ege’den ülkemize yönelik tehdidin adını bile anmıyor. Dahası bu tehdide teslim olmayı öneriyor. Emperyalist Atlantik ittifakının, ABD-İsrail cephesinin bölgede Türkiye’ye karşı kullandığı ve kışkırttığı Yunanistan, Rum Kesimi ve Mısır ile aynı safta yer almayı önermiş. Kıbrıs ve Doğu Akdeniz sorununun temelini “Türkiye’nin İsrail ve Mısır ile bozulan ilişkileri” ne bağlayan Çeviköz aslında jeopolitik strateji açısından tam bir bilgisizlik ortaya koymuştur. Kıbrıs sorununu çözmek için, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yalnızlığını azaltacak şekilde ittifaklar kurması gerekir” demiş ve ABD-İsrail ile ilişkileri düzeltmeyi önermiş ve Türkiye’yi açık açık emperyalist Atlantik cephesinde konumlanmaya çağırmıştır.
Bir zamanlar televizyonda reklamlarda şu ibare Akp’yi çok kızdırırdı. “Tehlikenin farkında mısınız” ? Ne acı ki, bu ibareye sahip çıkanlar bugün Kıbrıs ve Akdeniz’de Akp ile Atlantik gemisinde olmaya devam ediyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.