Duyarsızlık virüsü!

Olmadı.

Beceremediler.

Orta Doğu ülkeleri ile Türki Cumhuriyetlerindeki yöneticiler gibi tek akıl üzerinden yürüyen bir ülke sokağa çıkma yasağını adam gibi uygulayamadı.

İnsanı, üretimi, bilimi, aklı, değerleri, ülkeyi ön plana çıkarmak yerine kişiyi fetişleştirmenin sonucuydu bu…

Kişilikleri, kimlikleri erozyona uğramış, bir kişiye ipoteklenmiş olanlar başka türlü davranmayı bilemiyorlar.

“Sayın cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” diye başlayan cümlelerin arkasına sığınmaya çalışıyorlar.

Öyle olunca da, itiraz edemiyorlar, “Efendim şöyle yapsak daha iyi olur” bile diyemiyorlar.

Oysa, Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın dediği gibi, “Türkiye dar bir kadroyla, tek bir karar merciine sığdırılamayacak kadar büyük bir ülkedir.”

***

Tarihimiz sokağa çıkma yasaklarıyla dolu, dünyanın en deneyimli ülkelerinden biriyiz bu konuda…

Anımsayın, her nüfus sayımında insanlar evlere tıkılıyordu. Herkes önceden biliyordu, hangi gün sayım olacağını. Yazım memurları, polisler ve fırıncılar dışında kimse dışarda olamazdı; herhangi bir kargaşa da çıkmazdı.

Benim kuşağımdakiler 12 Eylül 1980’i anımsayacaktır.

Sokağa çıkma yasağı kararı gece 04.00 civarında alınmıştı. Sabah bütün radyolar, televizyon (Sadece TRT vardı) ve belediye hoparlörlerinden anonslar yapılmıştı.

12 Eylül 1980 Cuma günü sokakta sadece askerler ve polisler vardı.

15 Temmuz daha yeni oldu.

Pek çok yazı yazıldı, darbeyi tezgahlayan çete panikleyip saati öne çekmeseydi, bu alçaklığın başarılı olma olasılığı vardı diye…

***

Bu yazının dipnotu: Pek çok söz üretildi akşamdan bu yana… İlber Ortaylı’ya mal edilen sözü tuttum: “Ülkede şu andan itibaren korona testi yapmayı bırakıp, cahillik testi yapılmalı. Hastanelerde cahiliye bölümü açılmalı!”

ÖRGÜTSÜZLÜK VİRÜSÜ!

Eşim veteriner hekim olduğu için özel bir farkındalığımdan söz etmek istiyorum.

İçişleri Bakanlığı sokağa çıkma yasağına tabi olmayanları sayarken, benzin istasyonları ile veteriner hekimlerin nöbetleşe iş başında olacaklarını açıkladı.

Türkiye’de binlerce veteriner kliniği ve bunların çoğunda tıpkı insanlarda olduğu gibi yatan, tedavi altında olan hastalar var.

Kanser tedavisi gören, serum takılmak zorunda olan canlıların varlığından da mı haberi yok bakanlığın?

Diyelim ki, veteriner hekim kliniğine gidemedi ve tedavi altındaki hastası öldü. Sorumlusu kim olacak?

***

Türkiye birkaç günden beri iki bilim insanının koronavirüsü izole etmeyi başarmasını konuşmuyor muydu?

Kimdi yüzümüzü ağartan bu bilim insanları?

Biri Erciyes Üniversitesi’nden, öbürü Ankara Üniversitesi’nden iki profesör…

Peki bunların alanının veteriner hekimlik olduğunu İçişleri Bakanlığı bilmiyor mu?

Bunca cehalet eğitimle mi olundu acaba?

***

Burada iki laf da Türk Veteriner Hekimler Birliği’ne ve veteriner hekimlere söylemek şart oldu.

Sağlık sınıfında yer almaları beklenirken, mazot satıcılarıyla aynı muamaleye tabi olmanın utancının hesabını kim verecek?

Hadi diyelim bu kararı alanlar cahil, hani sizin övündüğünüz eğitiminiz, mesleğiniz, örgütlü gücünüz?

Türk Veteriner Hekimler Birliği (TVHB Merkez Konseyi) varlığınızın nedeni ortadan kalkmadı mı?

O koltukların hakkını bugün vermeyeceksiniz de, ne zaman vereceksiniz?

***

Bu yazının dipnotu: Örgütsüzlük ve duyarsızlık virüsü bulaşmış gibi davranan veteriner hekimler, peki siz ne yapacaksınız?

MHP’Lİ VAHAPOĞLU ŞAŞIRTMADI!

Bursa’ya geldiği ilk günlerde Kanal 16’da Ercan Akyıldız’la birlikte programımıza konuk olmuştu. Sonrasında pek çok kez yan yana geldik, özelden yazıştık.

Milli duruşundan ödün vermeyen, ilkeli, duyarlı bir siyasetçi profili çizdi her daim…

Söz söylemekten, doğruları dile getirmekten geri durmadı.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Hidayet Vahapoğlu’ndan söz ediyorum.

Bu olayla ilgili yaptığı paylaşımda, “Kriz yönetimi özel bilgi ve birikim gerektirir. Ben yaptı oldu ile olmaz” dedi.

Bir cümlede iktidarın durumunu ve niteliksiz yöneticilerin beceriksizliğini, ülkenin iyi yönetilmediğini ortaya koymuş olmadı mı?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.