Dünyada böyle kar yok

Bankalar, en basit ifadeyle mevduat karşılığı topladıkları parayı, şirketlerin ve vatandaşların kredi talepleri ile buluşturan ekonomik birimlerdir.
Bankacılık da dediğimiz bu asli görev nedeniyle bankalar ülke ekonomimizin önemi tartışılmaz imtiyazlı birer aktörüdürler.
Bütün dünyada kendini gösteren ekonomik kriz özellikle Avrupa'da ciddi işsizliklere, küçülmelere ve toplu kemer sıkma politikalarına, bu politikalar da ülke çapında toplu protestolara yol açmıştır. Avrupa'da bankaların küresel yavaşlama ile Euro bölgesi borç krizi karşısında yeterli dayanıklılığa sahip olmadıkları ve erimekte oldukları görüşü hakim bulunmaktadır.
Ülkemizde ise, %50'nin üzerindeki bir yabancılaşma yaşayan bankacılığı çok ciddi riskler beklemektedir. Örneğin, Ulusal Bankacılığın yok olması, ulusal sermayenin de yok olması sonucunu yaratacaktır. (İsveç, İtalya, Almanya, İspanya ve Fransa'da bankacılıktaki yabancılaşma oranı %9 ile %12 arasındadır.) Türkiye'de uygulanan sıkı para –yüksek faiz politikası, ekonomide üretici ve tüketiciyi zora sokarken, bankaların tarihi karlara imza atmasına sebep olmuştur.
Toplam bankacılık sisteminin 2012 Eylül ayı itibariyle karı % 17'lik bir artışla 17,1 milyar lira tutarında ve rekor bir seviyeye ulaşmış durumdadır.
Büyümenin askıya alındığı yavaşlayan bir ekonomide kobiler, esnaf, çiftçi, memur, işçi, emekli herkes bu yavaşlamadan nasibini alırken, bankacılık sisteminin kırdığı kar rekorlarını hayretle izlemekteyiz.
Alınan BDDK verileri bize bu yılın ilk yarısında mevduat ve katılım bankalarının toplamında sektörün ulaştığı faiz geliri 54,8 milyar liraya ve 13,9 Milyar Liralık faiz dışı gelirle birlikte toplam gelirin 68,7 Milyar Liraya ulaştığını göstermektedir. Toplam faiz gelirinin % 25,36'sı oranında tahsil edilen bu yüksek faiz dışı gelirin aslında; bankaların asli görevlerinden ne kadar uzaklaştığını göstermesi bakımından çok dikkat çekicidir. Masa başında üretilen bu faiz dışı gelirler banka mudilerinin tüm şikayetlerine rağmen komisyon ve masraf adı altında çeşitlendirilerek sayıları 31 adete çıkartılmıştır.
Tüketiciden kredi kart borcu yoktur yazısına bile ücret talep eden bankalar, bilgisayarın yapabildiği sıradan işleri bile ücretlendirerek bu işin cılkını çıkartmış bulunmaktadır. Bugün en yetkili ağızların belirttiği gibi bir havale işlemi için talep ettikleri ücretin taksi ile gitmekten çok yüksek olduğuna şahit olmaktayız.
BDDK ve Merkez Bankasının bu gidişata sessizliklerini koruyarak seyirci kaldıklarını üzülerek söyleyebilirim. Tüketici şikayetlerinin çığ gibi büyüdüğü bu ortamda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı geç de olsa 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda bir değişiklik yapabilmek için çalışmalara başlaması sevinmemize yol açmıştır. Çıkması muhtemel yeni tüketici yasa tasarısı özellikle bankalarla ilgili şikayet konularını ortadan kaldırmaya yönelik hazırlandığını ancak bankalarla yapılan görüşmelerde ciddi tırpanlar yiyeceğini düşünmekteyim.
Yasa koyucuların çoğunluğun sesine kulak vererek dik durmalarını umuyor, tüketicimizin rahatlaması için köşeli ve ciddi tedbirlerin uygulamaya geçirilmesini tüm tüketiciler adına diliyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.