DOSAB’tan Bursa’ya ‘Haute Couture’ Termik Santral

Geçtiğimiz günlerde DOSAB’ın kendi bünyesindeki kuruluşlara buhar temin etmek için projelendirdiği DOSAB Buhar ve Elektrik Üretim Santrali tanıtıldı basına. Gazetecilerin notlarında sorulmak için sıra bekleyen sorulardan pek çoğunun cevaplarının tanıtımda yer alması ile basına adeta soracak soru kalmadı. Tek tük sorulan sorular da maharetle cevaplandı.
Epey iyi hazırlanmış ve insanın önüne pembe pembe tablolar çizen bir proje ve aynı başarıda bir sunum izledik doğrusu.
Açılış konuşmasını DOSAB Başkanı Ferudun Kahraman yaptı ve‘ ‘buhar’ın niçin bu kadar önemli olduğunu anlattı.
Kahraman’ın ardından söz alarak projenin teknik detaylarını uzun uzun anlatan DOSAB Bölge Müdürü Serhat Şengül: ‘Termik dediğin fosil yakıt. Kömürü de aynı, doğal gazı da.’ dedi.
Kısaca termik, milyonlarca yılda oluşmuş ve doğal bir geri dönüşüm olmuş…

Üretim için enerji lâzım, mecbur…
Malumunuz, enerji kaynağı savaşlarının yaşandığı şu çağda memleketimiz enerjide bir hayli dışa bağımlı.
Birilerinin kafası kızıp da vanaları kapattı mı bittik. Vanalar kapatılmasa dahi doğal gazın birim fiyatı öyle yüksek ki, doğal gazdan elektrik elde etmenin maliyeti diğer üretimlere oranla hiç cazip değil.
Bursa’nın dört bir yanından bacalarını gördüğümüz Doğal gaz Çevrim Santralimiz bile bu yüzden kesikli çalışıyor. DOSAB’ın buhar temini talebini bu sebeple karşılayamıyor.
DOSAB bünyesindeki fabrikaların elektriğe de ihtiyaçları var ama elektrikten çok buhara ihtiyaçları var. Haliyle üreticilerin hepsi kendi buharlarını temin edebilmek için farklı yollar bulmuşlar. Ya doğal gazla ya da kömürle sağlıyorlarmış gereken buharı.
DOSAB Yönetimi de ‘tek bir kaynaktan buhar elde edelim ve dağıtımını da biz yapalım’ diyerek kalkışmış bu işe. ‘Böylece hem iptidai koşullar ortadan kalkar, hem de o koşulların yarattığı kirlilik’ demişler.
Söylediklerine göre esas amaçları elektrik değil, buhar…

El değmeden enerji
Güney Marmara’daki açık kömür ocaklarından kapalı sistemle alınıp, günde 90 TIR ile Bursa’ya getirilip, yine kapalı sistem ile ve tozumaya meydan vermeden, kireç tozuyla karıştırılıp yakılacak olan linyit kömüründen ortaya çıkacak ısıdan elde edilecekmiş buhar. Isıtılacak su için yeraltı sularını kullanmayacaklarmış. Elde ettikleri buhardan ayrıca elektrik de elde edeceklermiş. Bu sayede 100’e yakın kazan bacası kapatılacakmış. Çıkan külün bir kısmı için Bursa Beton ile anlaşmışlar. Geri kalan kısmı da kül barajlarına gönderilecekmiş.
Ufak bir ayrıntı; boyu 65 metre ve çapı da tabanda 8, tepede 4 metre olan santralin bacası şehrin siluetini bozmayacakmış.

“Santral kömür ocaklarının olduğu yerde yapılsın, niçin gelip burnumuzun dibine yapılıyor?” diye aklınıza gelirse; “Elektrik olsa amenna, iletimi kolay. Fakat buhar 5 km’den öteye taşınamıyor” diyorlar…

Bu proje 4 Haziran 2014 tarihinde ÇED’e sunulmuş ve şimdi onay bekleniyor. Onay gelmeden ihaleye de çıkılamıyor.
Başvurunun ardından ise konuyla ilgili tanıtımlara başlanmış. Mahalle mahalle, kişi kişi yapılıyor tanıtım. Kimin aklına takılan ne varsa sorsun isteniyor. “Akademik Odalarla işbirliği içinde çalışalım, bilimsel anlamda her türlü fikre ve eleştiriye açığız, çünkü şeffafız. Çevreci bir proje olarak nitelendirilen bu projenin içinde biz de yaşayacağız. Ki biz 2009-2012 ve 2013 yıllarında en çevreci OSAB ödüllerini aldık” deniyor.

DOSAB Başkanı Ferudun Kahraman DOSAB Bölge Müdürü Serhat Şengül
DOSAB, üçüncü nesil olarak ilk kez bir proje ile karşımıza çıkıyor.
Onlar, daha önce yapılmış olan santrallerin yarattığı zararı vermeden, en son teknoloji kullanılarak yapılacak ve Avrupa’daki örneklerinden aşağı kalmayacak olan bu proje ile ödül alacaklarını iddia ediyorlar.
Ve bu projenin DOSAB’a özel yapıldığını, konfeksiyon değil, terzi işi olduğunu üzerine basa söylüyorlar.
Anlaşılan o ki; ÇED’den onay çıkarsa Haute Couture bir santralimiz olacak…

Benim kısaca dile getirdiğim teknik konuların detaylı bir hali DOSAB’ın web sitesinde mevcut.
Yeterince incelemeden ve bilgi sahibi olmadan fikir sahibiyizdir genel olarak ya, o yüzden bir incelemeli derim. Uyarı ve öneriler de ‘vallahi istemem’ kıvamında değil, ayakları yere basan söylemlerle dile getirilmeli.

Termik Santral dendiğinde tüylerimiz termik termik oluyor malum.
Çevre katliamı, solunamaz hava, kirlenen su, zehirlenen ve haliyle tükenen doğa resmigeçit yapıyor zihnimizde.
Ne de olsa termik bizim için epey sabıkalı….

Konuşmaları dinlerken ve bir yandan da Bursa’nın iki güçlü medyasından birinin (tanıtıma izin verip DOSAB’ı dinleyenin) desteklediği, diğerinin (tanıtım için randevu vermeyip projeye ‘ölüm santrali’ diyenin) kösteklediği bu projenin en çok kime yarar sağlayacağını düşünürken, “DOSAB tüzel bir kişiliktir, kâr amacı gütmez, projede kişi ve kurum ortaklığı yoktur, amaç Bursa ve çevredir” sözlerini işitiyorum.
Konuşmacıların gözlerine bakıyorum…
Beklentileri nedir, hedefledikleri nedir… Yoksa ‘acaba’lı hallerimle paranoya bende midir, bilmiyorum?

Ben bu sözlere inanmak ve projenin en büyük yararının BURSA için olacağını görmek istiyorum.
Mümkün mertebe pek açık verilmeden sunulan projenin zaman içinde büyüsünü kaybedip diğerlerine benzemesini ve zehir saçan bir çıban haline gelmesini istemiyorum.

Maliyetler hesap edilirken genelde harcanacak paradır maliyetin öznesi.
Oysa en az maliyetle elde edilip, en az zarar yazandır kazanım.

O sebeple; Bursa’yı ve geleceğimizi ‘daha çok kazanırken’ kaybetmeyelim derim.
Daha çok üretip, ürettiklerimizi tükettirmek için harcadığımız gayretin bir kısmını, üretirken tükettiklerimizi yerine koymak için harcayalım.
Hava, Su ve Toprak bize bahşedilmiş üç ana kaynak.
Onlar yoksa biz de yokuz…

Bu arada; DOSAB’da kurulması düşünülen Termik Santral projesine tepkiler de sürüyor.
Bölge halkı (Panayır, Demirtaş, Yeniceabat ve İsmetiye) temsilcileri topladıkları 5 bin 558 itiraz dilekçesini Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne teslim ettiler.
Dilekçelerin teslimi sırasında bir açıklama yapan DOĞADER Başkanı Murat Demir, “DOSAB, bu termik santrali halka bilgi vermeden yapmak istiyor. Biz de bölge halkı temsilcileri ile kısa sürede bir araya gelip, 5 bin 558 dilekçeyi ÇED öncesi İl Müdürlüğü aracılığıyla Ankara’ya göndereceğiz. Termik Santrale komşu olmak istemiyoruz. Çünkü termik santraller, doğa ve insanın düşmanıdır” diyor…

Hangisi doğru hangisi yanlış zaman gösterecek.
Lakin bazı şeyleri deneyerek öğrenme lüksümüzün olmadığını da unutmayalım…

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.