Dört Dört’lük dert!
Öğretmenler 4+4+4 sistemine karşı tedirgin olduklarını belirten Avil, “Öğretmenlerimiz birinci sınıflarda ilköğretime başlamaya hazır çocuklarla, anasınıflarına gitmesi gereken çocukları bir arada tutmak zorundalar. Üç ay normal programa başlamayacaklar. Öğrenmeye hazır olan çocuklar sıkılacak, küçükler bunalacak. Okulların fiziki koşulları bu sisteme asla hazır değildir. Ülkemizde birçok okulun bodrumları harıl harıl sınıf haline dönüştürülüyor. O körpecik yavruların bodrum katlarında güneş enerjisinden uzak kalmasına gönlümüz razı olamaz” dedi.
Ders programlarının yalnızca ana başlıklarının belli olduğunu dile getiren Avil, “İçeriği belirsiz ders programları, göstermelik hizmet içi eğitimler, güvenli olmayan ortamlar, ücretli, sözleşmeli, kadrolu gibi yapay ayrımlarla aynı işi yaptıkları halde farklı statülerde çalışmak zorunda kalan öğretmenler…
Tüm bunlar ders yılının başında, geleceğimiz olan çocuklarımızı emanet edeceğimiz öğretmenlerimizin taşımak zorunda kaldığı ağır yükün en yüzeysel, en sıradan örnekleridir. Öğretmenine sahip çıkmayan, onu mutlu etmeyen bir toplum, mutlu bir gelecek bekleyemez. Öğretmenlere yan gelip yatan bir meslek mensubu gözüyle bakmak, öğretmenlerin çalışma koşullarından habersiz olmak demektir.
Bu sistemle okul öncesi eğitim saf dışı edilmiştir. Okul öncesi eğitim, çocukların gelecekteki başarısının teminatı ve sosyo-ekonomik kalkınmanın hızlandırıcısıdır. Okul öncesi eğitim, bir ülkenin geleceğine yapılacak en karlı yatırımdır.
Bilimsel araştırmalar, çocukların beş yaşında(60-72 ay) temel eğitime başlamasının sakıncalı olduğunu göstermektedir. Bu yaştaki çocukların zihinsel, bedensel ve sosyal yetileri temel eğitim için yeteri kadar gelişmemiştir.Geleceği düşünmeden hazırlanan, apar topar getirilen ve birkaç yıl içinde alt üst olacağından kuşku duyulmayan bir sistem topluma rağmen topluma dayatılmıştır. Bu yasayla ortaya çıkacak eğitim sistemi çocuklarımıza ve toplumumuza büyük zararlar verecektir.
Bu sistem hiç olmazsa birkaç pilot bölgede uygulanmalı, eksik ve yanlışları görülmeli bunlar giderilerek tüm ülkede uygulanmalıydı. Ne yazık ki bu bile yapılmadı. Bu göstermektedir ki AKP (göç yolda düzülür) anlayışını, CHP, bilimsel bilgiye dayalı eğitim planlamasını savunmaktadır. 28 Şubattan sonra İmam Hatip Ortaokullarıyla birlikte, Anadolu Liselerinin de ortaokulları kapatıldı. Madem 4+4+4 sisteminin mimarları kendilerine göre 28 Şubat’ın eğitimde yaptığı yıkımı düzeltmeyi amaçlıyorlar o halde neden Anadolu çocuklarının yabancı dil öğrenerek dünyaya açılmalarını sağlayan Anadolu Liselerinin ortaokulları da İmam Hatip ortaokulları ile birlikte açılmadı? 4 sınıfta toplam 40 saat okutulan yabancı dil dersleri, bu sistemle 18 saate indirilmiştir. Anadolu Liselerinin sayısı 38 yıl içinde ancak bin 500’e ulaşırken, bu öğretim yılında bin 74 İmam Hatip ortaokulu açılıyor. Bu sayı, İmam Hatip liseleriyle birlikte bin 500’ü buluyor.
AKP, rövanş duygusuyla yasalaştırdığı ve uygulamaya soktuğu bu eğitim sistemi ile Türkiye’yi dünya standartlarından uzaklaştırmakta, CHP, ülkemizi uluslar arası standartlara ve hatta ötesine taşımaya çalışmaktadır. AKP, daha beş yaşındaki çocuklarımızı kobay olarak kullanmakta, CHP onları korumaya çalışmaktadır.
CHP’ye göre eğitimde ana ilke (yabancılaşmadan çağdaşlaşma) olmalıdır.
CHP, fırsat eşitliğinin, yoksul aile çocuklarının da okuyabildiği bir Türkiye’nin peşinden koşmaktadır. CHP’nin savunduğu zorunlu ve parasız okul öncesi eğitim ve 1+8+4 sistemi daha eşit, daha özgür ve daha aydınlık bir Türkiye içindir. Söz konusu olan basit bir eğitim planlaması sorunlu değil, çocuklarımızın geleceğidir.
CHP, çocuklarımızın geleceğini tehdit eden 4+4+4 sistemine karşı çocukları savunmaya büyük bir kararlılıkla devam edecektir.
Zaman çocuklarımıza, onların sağlığına ve geleceğine sahip çıkma zamanıdır. Gelin hep beraber çocuklarımıza sahip çıkalım.
Yeni öğretim yılında sevgili öğrencilerimize; özverili eli öpülesi öğretmenlerimize başarılar, mutluluklar diliyorum” şeklinde konuştu.