Dizimizi dövsek fayda sağlar mı?

Eskiden karşımıza hep şu söz çıkardı.

Tavsiyeydi.

“İşe Türk gibi başla Alman gibi bitir.”

Sözü açtığınızda Anadolu insanının girişimcilik hızına dikkat çekilirken, iştahla başlayan işlerin aynı ölçüde bitmediği de Alman disiplinine vurgu yapılarak dile getirilirdi!

Biz artık ne çocuğuz ne de genciz.

Orta yaştayız.

Yaşımız kemale doğru yürüyor yani.

Bu sözü duyduğumuz günden bu yana değişen bir şeyin olmaması ne üzücü değil mi?

Kovid-19 Çin’den Avrupa’ya doğru yolculuğa çıktığında İtalya’dan, İspanya’dan, Fransa’dan, Almanya’dan sonra bize uğramıştı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 11 Mart tarihine kadar, “Virüs bizde yok” dedi.

Sonrasında gösterdiği performansla da ülkenin en popüler siyaset figürlerini güven verme konusunda gerilerde bıraktı.

Marttan ekime kadar geçen sürede ise Koca’nın o güven verici performansı zaman içinde bizim çocukluğumuzda nasihat olsun diye kulağımıza küpe yapılmak istenen “İşe Türk gibi başla Alman gibi bitir” sözünün önemini bir kez daha ortaya koydu!..

Koca’nın ilk zamanları deyimleşen bu söz kümesinin ilk bölümünü ortaya koyduğunu süreç içinde anladık.

Günlük vaka konusunda açıkladığı verilerin o kadar da gerçek olmadığını CHP Ankara Milletvekili Murat Emir’in ortaya koyduğu belgeler netleştirdi!

Sonrasında gelen açıklamalarda “Ulusal güvenlik” gibi siperlerin arkasına gizlenme gereğinin duyulması Emir’in ortaya koyduğu verileri gerçek hale getirdi!..

İnsan sağlığından daha önemli ne olabilir?..

“Ulusal güvenlik” çıkışını “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyen Şeyh Edebalı’nın bu sözünü her fırsatta dile getirenlerin unutkanlığına mı vermeliyiz…

Rahatlamalı mıyız bu durumda?

Almanya, Fransa, İspanya, İtalya gibi ülkeler günlük vakaları net biçimde ortaya koyarken, bizim bundan kaçındığımızın ortaya çıkmış olması ipin ucunu kaçırdığımızı mı gösteriyor?..

Sağlıkta çuvallayan iktidarın bu durumda okulların açılması, açılırsa da sağlıklı bir şekilde yol alması konusunda etkili önlemler alabileceğine, Milli Eğitim’in her anlamda işi kotardığına kim inanabilir?..

“EBA” dediler!

“Uzaktan eğitimle sorunu aşacağız” dediler!..

Köylerde bırakın interneti televizyon bile yokken, uzaktan eğitimle milyonlarca öğrencinin geleceği nasıl planlanabilir?

Öğretmen arkadaşlarımız her gün yaşanan sorunlar yüzünden fıtık olmak üzereler!

Duyarlı olanlar…

Geldikleri yerleri unutmayanlar fırsat eşitliği için çırpınıyorlar ama yapacakları o kadar sınırlı ki…

Kahrolmaktan öteye geçemiyorlar!

Bize dedikleri gibi, “İşe Türk gibi başla ama Alman gibi bitir” sözü maalesef yaşımız kemale erdiği halde hâlâ geçerliyse!..

Ne diyelim, ne söyleyelim?

Dizimizi dövsek fayda sağlar mı?..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.