DEVLET ADAMI OLABİLMEK!

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

Harekâta karşı çıkan, Amerikan ağzıyla konuşanlara, orada ne işimiz var diyenlere, bataklığa giriyoruz diyerek Türk Ulusunun ve Ordusunun moralini bozmaya çalışan bozgunculara ÖNDERİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK yüz yıl bakın ne demiş.

Barış Pınarı harekâtı başladığı anlardı. Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan harekâta başarılar diledikten sonra şunları söyledi.
“Bölgede Barış Koridoru oluşturacağız. Güvenli Bölge oluşturacağız “……
Ak Partili Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise harekât ile ilgili şu açıklamayı yapıyordu.
“İlgili ülkelerin Büyükelçilerini ve BM Temsilcisi, Nato Temsilcisini Dışişleri Bakanlığına çağırarak harekâtı bildirdik. Ayrıca REJİME BİR NOTA ile harekâtı bildirdik “.
Devlet Adamı, ciddiyetten ve yeterliliğinden uzak bu açıklamalar harekâta gölge düşüren, içeriğini anlatmak yerine hamaset yapmaya yönelik bir Devlet Adamına özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devlet Adamına hiç yakışmayan tavırlar. Mustafa Kemal Atatürk ‘ün Türkiye Cumhuriyetinde hiçbir dönem böyle söylem olmadı.
Öncelikle bilinmesi gerekenler…Bu harekât Türkiye Cumhuriyetinin inisiyatifinin harekâtıdır. Bu harekât; Astana ve Soçi Konferanslarının sonucudur . Türkiye Cumhuriyeti adına imza ettikleri bu oluşumlarda sözünü ettikleri Barış Koridoru -Güvenli Bölge ve Suriye Arap Cumhuriyetini “rejim” diye adlandırmak yoktu. Anlaşma ve konferanslarda ilk temel hedef; “Suriye Arap Cumhuriyetinin toprak bütünlüğü ve Laikliktir.”
Jeopolitik ve siyasi söylemleri açısından büyük bir gaflet olan bu tür açıklamalar harekâta ve Türk Silahlı Kuvvetlerine zarar verir, vermektedir. Ak Partinin destek verdiği ihvancı terör grubuna şirin görünmek adına verilen bu demeç bir skandaldır. İslam kisvesi altında ABD ve İsrail tarafından kurdurulmuş, İslam adına Müslüman ülkelerde katliamlar yapan, sapkın ve sapık eylem ile söylemlerdeki bu cani terör örgütünü savunmak, korumak ve destek vermek harekâtın özünü reddetmek demektir. Özellikle emperyalist ABD ile bazı noktalarda aynı görüşü paylaşmak Türkiye Cumhuriyetini yöneten bir hükümetin ne düşüncesi ne de eylemi olamaz. Ak Parti Yöneticileri şu sorulara yanıt vermek, derhal ve koşulsuz olarak Türkiye Cumhuriyetine zarar veren bu demeç ve düşüncelerinde vazgeçmek zorundadır.
1- Güvenli Bölgede, hangi devletin egemenliği olacak?
2- Güvenli Bölgede, hangi devletin silahlı gücü yaptırım gücü olacak?
3- Güvenli Bölgede, hangi devletin hukuku geçerli olacak?
4- Ekonomik faaliyet, alışveriş, ticaret hangi devletin Ticaret ve Borçlar Hukukuna göre yapılacak?
5- Suç işleyenler, hangi devletin Ceza Hukukuna göre yargılanacak?
6- Güvenli Bölgede, milyonlarca insana konut yapılacağı söyleniyor. Hangi devletin Mülkiyet Hukukuna göre tapular verilecek?
7- Güvenli Bölgede, sağlık ve eğitim hizmetlerini hangi devlet yapacak?
8- Güvenli Bölgeye, asker götürmenin ötesinde hukuk, mahkeme, karakol, tapu dairesi, postane, hastane, okul, üniversite, müze, tiyatro, spor salonu, stadyum, belediye, karayolu, demiryolu, havaalanı topluca ifade edecek olursak Devlet Örgütü de götürecek misiniz?Ve niye Güvenli Bölge adlı söylemini kullanarak düşmanların, Pkk’nın “işgalci” olarak tanımlamasını sağlıyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Danışmanlarının ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlarının içinde bunu farkeden yetenekte, uyaracak akıllılıkta kimse yok mu?
Ve lütfen Saygıdeğer Ak Partililer; sanal kahraman yaratmayın. Çünkü; eğer Ergenekon Kumpası yerle bir edilmesiydi, Silivri Zindanları yıkılmasıydı;
24 Temmuzda terör örgütü hendeklere gömülemezdi,
Fetö darbe girişimi yerle bir edilemezdi,
Zeytin Dalı Harekâtı yapılamazdı,
Fırat Kalkanı Harekâtı yapılamazdı,
Şu an sürmekte olan Pençe-1, Pençe-2, Pençe -3 harekâtları yapılamazdı.
Bu eser tutsak edilen Aydınların, Mustafa Kemal Atatürk ‘ün Askerlerinin eseridir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.