Ders ver Türkiyem

Seçim havasını yaşayan cânım ülkem kıpır kıpır.
Bir şenlik, bir neşe, bir umut, bir heves, bir heyecan sardı dört bir yanı ki tadından yenmez.
Eğlencesi desen ona keza.
Al eline çiğdemi, çitleye çitleye izle.
Birçoğu sağlam olsa da bazıları çılgın vaatler, taviz üstüne tavizler, mikrofonlardan birbirini halka şikâyet etmeler, geçmişten örnek, gelecekten ümit vermeler, suçlamalar, dedikodular, yalanlar, dolanlar, sallamalar, haykırmalar, alkışlamalar, ne ararsan var.

Tabi bir edilen laflara, bir de edilen lafların sahiplerine bakacaksın.
“Yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir” sözünü kale alacaksın.
Alacaksın ki kararını ona göre verebilesin.

Çalmış mı mesela, kandırmış mı mesela?
Ya da;
Çaldırmış mı mesela, kandırılmış mı mesela?
Gidip gelip seni azarlamış mı mesela?
Her seçimi şaibeli kazanmış mı mesela?
Yaptığı her sınavı eline yüzüne bulaştırmış, yüz binlerce öğrenciye ve ailelerine gözyaşı döktürmüş, gençlerin geleceğini çalmış ve o insanların ahını almış mı mesela?
Devletin kurumlarını babasının çiftliği gibi görmüş mü mesela?
Sana hizmet vereceğim diyerek seni soyup soğana çevirmiş mi mesela?
Her lokmayı kaşıkla verip sapıyla çıkartmış mı mesela?
Geçmişime sahip çıkacağım diyerek işine gelmeyen kahramanları ve kahramanlıkları karartmış, işine gelenleri ise cilalamış mı mesela?
Üç gün önce söylediğini üç gün sonra yalanlamış mı mesela?
Gözüne baka baka attığı yalanlar ile seni adam yerine koymadığını ilan etmiş mi mesela?
Sana “1” verip, kendine “3” almış mı mesela?
Hâttâ; 3 de yetmez 5, 5 de yetmez 7 taneyi kendime alayım demiş mi mesela?
Kısacası, hak yemiş mi mesela?
Anlamsızca güçlenip, anlamsızca zenginleşmiş mi mesela?
Kendisini astığım astık kestiğim kestik yarı tanrı bir yaratık olarak görmüş mü mesela?
Konuşurken, pardon okurken, prompterlar kararınca dut yemiş bülbül gibi susup kalmış mı mesela?
Kendi gölgesinden bile korkar hale gelmiş mi mesela?
Korku dağları bekler misali, halkın arasına karışırken, karıştığı halkın yarısı korumalardan ibaret olmuş mu mesela?
Korkusunu bastırmanın yolunu korkutmakta bularak, sosyal medyadan iki muhalif laf eden emekli teyzeye dava açacak ya da sistemi protesto eden liselileri tekme tokat içeri aldıracak kadar çıldırmış mı mesela?
Camiye özel fotoğrafçısıyla girip, herkes secdeye varmışken o kıyamda durup poz vermiş mi mesela?
“Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısını avaz avaz söylerken, “değiştir” komutuyla birlikte, “Yollarımız burada ayrılıyor” şarkısına dikey geçiş yapmış mı mesela?
Yol göstericilerinden N.F.K.’nın “Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen, hem yolunu kaybedersin hem dostunu” sözündeki gibi, hem yolunu, hem dostunu kaybetmiş mi mesela?
Yoksa yeni yollarda yeni dostlar mı bulmuş mesela?
Ya da yürüdüğü yolları unutup, geldiği noktayı “kendinden menkul” sayıp, “Bundan böyle hep yek, hep tek başına” şarkısıyla zıp zıp zıplamaya başlamış mı mesela?
Sanki bunca yıldır biz de bu memlekette yaşamıyormuşuz gibi eski günleri bize anlatarak tereciye tere satmaya kalkışmış mı mesela?
Tarihten bihaber tarihi, sanattan bihaber sanatı, bilimden bihaber bilimi, spordan bihaber sporu, ekonomiden bihaber ekonomiyi, eğitimden bihaber eğitimi, dinden bihaber dini paket yapıp bize “yedirmeye” çalışmış mı mesela?
Ettiği her büyük yalan kelam teknoloji marifetiyle bir TIK’ta ufalanıp bin parçaya bölünmüş ve civcivlere yem olmuş mu mesela?

Sorular uzar gider;
Olmuşlar olmamışlar bir yana, biraz da “Bir ihtimal” soruları soralım:
Prompter’da yazsa “Yazıyı da biz bulduk”tan başlayıp tekerlekten çıkar mı mesela?
Prompter’ı hacklense ve şeffaf ekranda taze fasulye tarifi belirse, o tarifi de bize aynı tonlamalarla okur mu mesela?
Sandıkta yine hile yapar mı mesela?
Var olduğunu söylediği A Planı, B Planı, C Planı nelerdir mesela?
Büyük kalabalıklar artık değişim istiyoruz diye haykırırken bu sese kulaklarını daha ne kadar kapatır mesela?
Seçimi kaybedince ne yapar mesela?
****
Öte tarafa baktığında;
Yıllardır meclis kürsüsünden yapılan her haksızlığa kâh çatır çatır, kâh ince ince isyan eden bir aday var.
Cumhurbaşkanı adayı olduğundan bu yana halka prompterdan değil yüreğinden seslenen.
Korkudan değil sevgiden beslenen.
Azarlayan değil kucaklayan.
Çatınan değil gülümseyen.
Sus pus olan değil, deneyimleri ışığında efendice, zekice ve esprili cevaplar veren.
Gençlerin sesinden rahatsız olmayıp, onların sesine kulak veren ve geleceği gençlikte gören.
Dünyadaki değişim rüzgârını yakalamış, yelkenlerini bu rüzgârla şişirmiş, dümeni de Çankaya’ya kırmış, uçarcasına gelen bir YENİLİK.
Yenilikle birlikte HEVES.
Hevesle birlikte ÇALIŞMA.
Çalışmayla birlikte İLERLEME.
İlerlemeyle birlikte REFAH.
Refahla birlikte HUZUR…

Sen olsan hangisini isterdin mesela?
Yaptıkları yapacaklarının garantisi olan adayı mı, yapacaklarının enerjisi ile yerinde duramayan adayı mı?
Hadi bakalım Türkiye, bırak inadı da ders ver.
Ver ki yeni gelecek olan da verdiğin dersten ders alsın.
Alsın ve üç gün sonra o da havalanmasın…

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.