“Damga vurma, farkında ol”

Karacabey Ticaret Borsası Kadın Girişimciler Kurulu ile Uludağ Üniversitesi Proje Atölyesi işbirliğiyle önceki gün hazırlanan “Farkında Ol” paneli büyük ilgi topladı.
Uludağ Üniversitesi Proje Atölyesi tarafından hazırlanan, Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları merkezi başkanlığının desteklediği Erasmus Be Aware “Fakında Ol” projesi 22 Kasım – 01 Aralık tarihleri arasında Bursa’da start aldı. Uludağ Üniversitesi Proje Atölyesi Koordinatörü ve Kurucusu Mustafa Aslan ve Karacabey Koordinatörü Nihal Savaş’ın katkılarıyla gerçekleşen panelde Romanya Arad Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Dana Balas Timar, Uludağ Üniversitesi Karacabey Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı Dr. Oya Girişgin ve Gazeteci-Yazar Canan Ekinci Yılmaz konuşmacı olarak yer aldı.
Ticaret Borsası Sadık Yılmaz Konferans Salonu’nda gerçekleşen panele Bulgaristan, Romanya, Slovakya, Sırbistan ve Litvanya ve Türkiye’den yaklaşık 75 öğrenci topluluğu katıldı.
Panelde ilk olarak konuşan Karacabey Ticaret Borsası Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Pınar Kuzu, son yıllarda küresel anlamda kadın çalışan sayısında gözlemlenen çarpıcı artışı; ekonomik, sosyal ve kültürel değişme ve gelişmelerin bir yansıması olarak kabul ettiğini söyledi. Kuzu, kadının iş gücü açısından değerlendirildiğinde, iş yaşamında birçok avantajın yanı sıra çeşitli engelleri de barındırmakta olduğunu sözlerine ekledi.
Karacabey Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Murad Bertan ise, dünyada toplumsal fırsatlardan eşit olarak faydalanamayan kesimlerin başında kadınlar geldiğini vurguladı. Bertan, “Kadınlar kendi yaşamları hakkında verilen kararlarda söz sahibi olabilmek için eşitlik istiyorlar ve eşitliği elde edebilmek için de güçlenmek, çağdaş toplumların ‘insanca yaşama’ standardına kavuşabilmek için bireylere sunduğu temel güçlenme olanaklarından eğitim, ücretli çalışma ve siyasal kararlara katılmayı amaçlıyorlar.” dedi. Bertan, konuşmasının sonunda panele katılan misafirlere ve konuşmacılara katılımlarından dolayı teşekkürlerini iletti.
Daha sonra panelistler sırayla söz alarak gündemi sıkça meşgul eden ‘Kadın Hakları, Kadın Eşitliği ve Kadın Girişimciliği’ konularında bilgiler aktardı.
“Ağrısının kıymetini bilenler, ağrıyan yerlerini öperler”
Gazeteci-Yazar Canan Ekinci Yılmaz konuşmasında ilk olarak farkındalığa değindi. Yılmaz, “Bedeninin farkında olun, ağrınızın, acınızın, korkunuzun kıymetini bilin. Eğer bu duygular olmasa hayatta kalmanız zor. Ağrısının kıymetini bilenler, ağrıyan yerlerini öperler.” dedi.
Canan Ekinci Yılmaz, kadın ve şiddet konusunda insanlık tarihinin başlangıcına giderek “Havva anamız Adem babamıza ‘Kadın Hakları’ ile ilgili bir zılgıt çekmiş midir mesela? Adem de Havva’yı mağaraya kapatıp, ‘Kır dizini otur ininde’ demiş midir? Havva’nın uzattığı elmaya Adem ‘Soy da ver!’ diyerek terslenmiş midir?” dedi.
Tarih içinde kadın hareketinin geçirdiği evrelerden de bahseden Canan Ekinci Yılmaz konuşmasına şöyle devam etti; “M.S. 13. Yüzyıl’a kadar kadınlarla kimsenin bir derdi yok ve kadınlar toplum hayatında epey etkililer. 13. Yüzyıl’dan sonra başlayan kadını reddetme, sosyal ve ekonomik hayattan uzaklaştırma, 18. Yüzyıl’a dek uzanan bir Cadı Avı’na dönüşüyor ve kadınlar Engizisyon Mahkemeleri’nde cadılıkla suçlanıp diri diri yakılıyor.
Kim bu cadılar?
Cadı olarak nitelendirilmeniz için büyücü olmanız gerekmiyor, menopoza girmiş kadın kanını içinde sakladığı için, doğumda anneyi kurtarmak için bebeği feda eden ebe kadın doğurganlığı engellediği için, evlenmek istemeyen kadın erkeksiz yaşayabildiği için, erkeklerin yapabildiklerini yapan kadın, ‘cinsine yakışan erdemleri unuttuğu için’ cadılıkla suçlanabiliyor.
Ölümünden 490 yıl sonra Kilise tarafından azize ilan edilen Jeanne D’arc bile sonunda cadılıkla suçlanıp yakılmamış mıydı? (6 Ocak 1412 – 30 Mayıs 1431 tarihleri arasında yaşanan 19 yıllık bir ömür)
Christine de Pisan 1405’de yazdığı Kadınlar Kentinin Kitabı adlı eserle bu ezilmeye karşı çıkıyor. Bireysel olarak baş kaldıranlardan biri olan Mary Astell, “Eğer bütün insanlar doğuştan özgürse nasıl oluyor da bütün kadınlar köle doğuyor?” diye sorguluyor…
Osmanlı Devleti’nin henüz Türklüğünün bozulmadığı ilk dönemlerinde, erkekler savaşırken kenti ve yurttaşları korumak için kurulmuş olan Bacılar Teşkilatı, tüm üyeleri kadın olan bir çeşit polis-jandarma teşkilâtı.
Sonraları Osmanlı Devleti’nde nüfus artmış, erkeklerin tümü orduda görev almak zorunluluğundan çıkmış, kadını eve kapatan İslam ağırlaşmış ve Türk Kültürü aşınmaya uğramış. Böyle olunca da Bacılar Teşkilâtı kaldırılmış.
Kadın için siyasette olmak önemli
“Çünkü siyaset ile kaynakların nereye kullanılacağının kararını veriyorsunuz”…
Feminist hareketin ayak sesleri
Kadınlar 17 Mayıs’ta İstanbul Kadıköy’deki Yoğurtçu Parkı’nda bir miting yapıyorlar. Türkiye’de kadın hareketinin ilk kitlesel eylemi oluyor bu miting.
İlk eylemden sonra yürütülen bir kampanya ile “Mor Çatı” kuruluyor. Cinsel tacize ya da sarkıntılığa karşı kampanya ve “İffetli Kadın Olmak İstemiyoruz!” kampanyası sayesinde radikal eylemler başlıyor.
Cinsel tacize karşı yürütülen kampanyanın sembol “MOR İĞNE” oluyor. Mor kurdeleler bağlanmış büyük iğneler, tacize karşı kadınların kendilerini taciz eden erkeklere batırması için vapurlarda ve kamuya açık mekânlarda feministler tarafından dağıtılıyor.
Yanlış anlaşılan feminizm
Erkeklerin kendilerine uyguladığı her türlü şiddeti ellerine fırsat geçirince erkeklere uygulayan kadınlara feminist demiyorum ben. Desem desem sadist diyorum.
Kendi özlük haklarını koruyarak, kadın olduğu için ezilmeden ve aşağılanmadan yaşayıp, toplumda kendi arzusu dahilinde yaşamak isteyenlere diyorum feminist.
Kadın ister evinde ister işinde çalışsın, ister evlensin ister bekar yaşasın, ister doğursun ister doğurmasın, yeter ki istemediği bir hayatı yaşamak zorunda kalmasın.
Ne kadınlığı bu kadar kutsamaya hacet var, ne de erkekliği.
Ne kadınlığı bu kadar aşağılamaya hacet var, ne de erkekliği.
Çok sevme şiddeti var günümüzde. Cinayet işleyim ‘Aşkım için yaptım hakim bey!’ diyen var. Kimseyi ölecek kadar ya da öldürecek kadar sevmeyin. Çok sevin ama ne kendinizi, ne de karşınızdakini öldürmeyin. Siz elmayı seviyorsunuz diye……, değil mi?
Sosyoloji, felsefe, mantık, edebiyat, sanat ve tarih derslerine en az fen dersleri kadar ağırlık verilmeli artık. İnsanı insan yapan değerler buralarda gizli.
Çocuklar, gençler anatomi bilmeli, görgü kurallarını öğrenmeli, beden dilini hem kullanmalı hem de okuyabilmeli.
Çocuklarınızı prensler prensesler olarak yetiştirmeyin. Yoksa karşılarındaki insanları ömür boyu hizmetkâr olarak görüyorlar” ifadelerini kullandı.
Canan Ekinci Yılmaz konuşmasını “Ne bütün kadınlar melek, ne de bütün erkekler şeytan, bütün mesele insan olabilmekte insan” diyerek tamamladı.
Panel sonunda Karacabey Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Murad Bertan, panelistlere filografi sanatıyla yapılmış Türk bayraklarından takdim etti. Program günün anısına çekilen fotoğraflarla sona erdi.
Panelin ardından proje yetkilileri ile panelistler, Halk Eğitimi Merkezi’ni ziyaret etti ve yapılan faaliyetler hakkında bilgi aldı. Halk Eğitimi Merkezi Müdürü Ramazan Özyaman da, ziyaretçilerine iğne oyası yaka çiçeği ve iğne oyası tablo hediye etti.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.