Cumhuriyet sofrasında adalet için nasıl bir ekonomi? -1-

AYDIN ÖMEROĞLU KÖŞE YAZISI

Cumhuriyet sofrası nedir?
Türk Devrimi’nin askerî evresinin zaferle sonuçlanmasının ardından Devrim’in barış koşullarında devam ettirilmesi süreci başladı. Bu süreçte İzmir’de İktisat Kongresi toplandı. Gazi Mustafa Kemal açış konuşmasında Cumhuriyet sofrasını dolaylı olarak şöyle tanımladı:
“Bizim halkımız yararları birbirinden ayrılır sınıflar halinde değil, tersine varlıkları ve çalışma sonucu birbirine lâzım olan sınıflardan ibarettir.” “… bütün bu saydığımız sınıflar aynı zamanda zengin olmalıdır ve hayatın gerçek lezzetini tadabilmelidir ki, çalışmak için kudret ve kuvvet bulabilsinler.”
Türk milletini meydana getiren bütün sosyal sınıfların Cumhuriyet sofrasında aynı zamanda zengin olmaları ve hayatın gerçek lezzetini tatmaları, gerçekte, Cumhuriyet sofrasında adalet için olmazsa olmaz koşuldur.
Cumhuriyet sofrası Cumhuriyet’in ilânı ile kuruldu. Bu tarihten itibaren, Devrim’in barış koşullarında devam ettirildiği, Atatürk dönemi diye tanımlanan tek parti yani Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminde geliştirilerek uygulanmış olan karma-ekonomi , “Emek Misak-ı Millisî” programıydı. Türk milletini meydana getiren bütün sosyal sınıfların Cumhuriyet sofrasında aynı zamanda zengin olmaları ve hayatın gerçek lezzetini tatmaları için bu programın deneyimlerinden Altı Ok ilkeleri damıtıldı. Bu ilkelerin kararlı uygulanmaları sayesinde Cumhuriyet sofrasında takdire şayan ölçülerde adalet sağlandı ve kısa zamanda çok önemli işler başarıldı.
Ne var ki, günümüz Türkiye’sindeki Cumhuriyet sofrasında adalet mumla aranır hale gelmiş vaziyette. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verileri bu acı gerçeği gözler önüne seriyor.
Peki, bu duruma nasıl gelindi?
Yazılarımda sık sık belirttiğim üzere, İzmir İktisat Kongresi’nde ülkenin kalkınması ve halkın refahı için özel ve devlet sektöründen oluşan karma-ekonomi modeli benimsendi. Atatürk dönemi diye tanımlanan 1923-1938 zaman dilimi içinde karma-ekonomi modeli halkçılık anlayışıyla uygulandı. Atatürk’ün ölümünden sonra günümüze uzanan süreçte, siyasi iktidarların özel sektörü öncelikleyen liberal ekonomi politikaları Cumhuriyet sofrasında adaletsizliğin giderek derinleşmesine ve yaygınlaşmasına yol açtı. Karma-ekonomi zaman içinde emperyalizmin kıskacında kapitalist ekonomiye dönüştü.
Soylu Türk milleti içine sürüklenilmiş olan girdaptan çıkışın arayışı içinde.
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın liberal çizgisinde yürüyen Adalet ve Kalkınma Partisi liberal ekonomi politikasıyla girdaptan çıkmaya çabalıyor. Bunca yıl Devlet’in yönetiminde bulunmasına rağmen emperyalizmin kıskacından kurtulmayı, Cumhuriyet sofrasında hakkaniyet temelinde memnuniyet verici bir düzeyde adaleti gerçekleştirmeyi başaramadıysa, bunun asıl nedenini karma-ekonomi modelinde aramak gerekir.
Karma-ekonomi nedir?
Sanayi devrimiyle birlikte Batı Avrupa ülkelerinde ve ABD’de kapitalist ekonomi kuruldu. Kapitalist ekonominin ilk aşamasında özel sektör tek başına halkın ihtiyaçlarını yeterince karşılayamayınca, devletin ekonomiye müdahil olması kaçınılmaz hale geldi. Devletin ekonomiye katılımı karma-ekonominin kurulmasına yol açtı. Özel ve devlet sektörlerinden meydana gelen karma ekonomide zamanla özel ve devlet tekelleri ortaya çıktı. Özünde kapitalist ekonomiye dayanan karma-ekonomi bu yapısıyla emperyalizmin ekonomik temelini oluşturdu. Dünyanın diğer ülkelerinin sömürülmesi yoluyla elde edilen zenginlik emperyalist ülkelerin halklarının refahının yükselmesine önemli katkı sağladı. Patlak veren ekonomik bunalımlar bu ülkelerin emekçileri üzerinde olumsuz etki yapar oldu. Emekçilerin daha iyi bir sosyal adalet için yürüttüğü mücadeleler sosyal demokrasi düşüncesinin yeşermesine neden oldu. Özünde emperyalist ekonominin bir türevi olan sosyal-demokrasi düşüncesindeki sosyal-demokrat partiler iktidara geldi, halkın ihtiyaçları daha iyi karşılandı. Ancak, emperyalist ülkelerde sosyal adalet gerçek anlamda hiçbir zaman hayat bulmadı.
Karma-ekonomi emperyalist ülkelerde başarılı sonuçlar verirken Türkiye’deki uygulaması neden başarılı olmadı ve emperyalizmin kıskacında kapitalist ekonomiye dönüştü?
Bu kıskaçtan nasıl bir ekonomi modeliyle çıkılır ve Cumhuriyet sofrasında adalet sağlanır?
Haftaya bu sorulara yanıt arayalım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.