“Çiftçiye gelince ofsayt, topçuya gelince gol!”

Karacabey Saadet Partisi İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, yaptığı basın açıklamasında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. “Çiftçi bir yıldır avazı çıktığı kadar bağırıyor, gübre fiyatlarının geldiği nokta ortada, tohumun geldiği fiyat ortada, mazotun geldiği fiyat ortada.”
Koçak, “Şimdi burada şu soruyu sormak istiyoruz; Ziraat Bankası çiftçiyi yani ziraatı desteklemek için kurulmuş bir bankayken nasıl oluyor da futbol kulüplerinin borcunu üstleniyor. Bugün Ziraat Bankası ziraat dışında her konu ile ilgilenir hale getirildi.” dedi.
Şu ana kadar ülke genelinde115 belediye başkan adayının isimlerinin açıklandığını hatırlatan Koçak, 27 Ocak’ta Ankara’da düzenlenecek aday tanıtım toplantısında belediye başkan adaylarının yüzde 95’inin kamuoyuna tanıtılacağını belirtti.
Koçak, açıklamalarına şöyle devam etti: “10 Ocak Perşembe, Dünya Çalışan Gazeteciler Günü. Bütün gazetecilerimizin bu özel gününü kutluyorum. Maalesef Türkiye’miz hem basın özgürlüğü hem de gazetecilerin çalışma şartları açısından iyi bir noktada değil. İnşallah çalışma şartlarının daha da düzeldiği, basın özgürlüğünün kâmil manada gerçekleştiği bir Türkiye hepimizin ortak temennisi. Bu temenni ile bütün gazetecilerin çalışan gazeteciler gününü kutluyorum.
Malumunuz olduğu üzere geçtiğimiz hafta akademisyen Ceren Damar, öğrencisi tarafından katledildi. Öncelikle merhumeye tekrar Allah’tan rahmet diliyorum. Ardından ise şu soruyu sormak istiyoruz, öğrencisinin hocasını katlettiği bir nesil nasıl ortaya çıktı. 23 yaşında, Hukuk fakültesinde okuyan bir genç, o bıçağı sadece hocasına değil, toplumun yüreğine sapladı, bugün bu acıyı hep birlikte yaşıyoruz. Ama o bıçak aynı zamanda zihnimize saplanmış bir bıçaktır. Eksiğimizi, noksanımızı, hatalarımızı yüzümüze vuran bir darbedir. Liselerde hocalarını döven öğrencileri hep duyuyorduk, arkadaşını bıçaklayanları okuyorduk, şimdi bu manzarayı neyle açıklayacağız?
Elbette ki bu çocukların geldikleri sıralarla, yetişme tarzlarıyla, eğitim sistemiyle, okullardaki başarısızlığımızla. Dindar bir nesil yetiştireceğiz diye yola çıkan bu iktidar maalesef duvara toslamıştır. Biz her zaman söylüyoruz eğitimde önce ahlâk ve maneviyat esas alınmadığı sürece, bu tür hadiselerle karşılaşmaya devam edeceğiz. Bugün ne yazık ki nesillerimiz elimizden kayıp gidiyor, toplum ahlaki olarak iflas ediyor. Adeta şuy’u vuku bulmasından beter olaylar ile her gün karşılaşır hale geldik. Bu toplumsal infialin önüne geçilmezse ülke olarak sadece ekonomik ve maddi bir yıkım değil, bir de ahlaki ve manevi bir yıkım ile karşı karşıya kalacağız. Biz bu ülkenin insanın külünü üflesek altında altından iman ve inanç çıkacağına inanıyoruz. Bu sebeple Milli Görüş prensipleri noktasında hareket edilerek bu ülkenin hem maddi hem manevi kalkınma yaşayacağını bir kere daha tekrar etmek istiyoruz.
Ekonomi kötüye gittikçe iktidar adeta ne yapacağını şaşırıyor. Mirasyedi evlat misali bu ülkenin 90 yıldır ortaya koyduğu ne kadar yatırım varsa hepsini elden çıkarmaya çalışıyor. Geçen yıl şeker fabrikalarını özelleştirdiler. Bu yılda Sakarya Tank Palet fabrikasını özelleştiriyorlar. Bu fabrika 1974 yılında temeli Milli Görüş’ün iktidar ortağı olduğu dönemde atılmıştı. Şimdi Ak Parti döneminde elden çıkarılmaya çalışılıyor. Sormak istiyoruz Türk Telekom özelleştirmesinde yaşananlardan hiç mi ders çıkarmadınız? Bugün savunma sanayimizin en önemli unsurlarından olan tank palet fabrikasını satmak hangi akla mantığa sığar? Bu iktidar ne yazık ki bizi artık hiçbir konuda şaşırtmıyor, lakin üzülüyoruz.
Ülkemizin geleceği ipotek altına alınıyor. Bu zihniyet ülkemizi uçurumdan aşağı götürüyor. Bugün orada sadece fabrika işçisi olarak 900 kadar insan çalışıyor. Bunların durumu ne olacak, işte SEKA Kağıt fabrikalarının durumu ortada. SEKA kağıt fabrikaları özelleştikten sonra ne yazık ki üretimleri durdu. Balıkesir Kağıt fabrikası kapandı, İzmit Kağıt Fabrikasının arazisine belediye park yaptı. Şuan ülkemizde kitap fiyatları fırlamış durumda, dönem başında okullarda dağıtılan MEB kitapları dağıtımı dahi aksadı. Bunlar olunca da kalktılar özel sektöre kağıt fabrikası kurduracağız dediler. Yarında aynı durum tank paletin başına gelirse yeniden tank palet fabrikası mı kuracaksınız?
4 büyük spor kulübümüz 10 milyar liraya yakın borçlanmış haldeler. Şimdi de Ziraat Bankasının kulüplerimizin borcunu üstleneceği iddia ediliyor. Sayın Cumhurbaşkanına sormak istiyoruz, sizin meşhur şarkınız beraber yürüdük biz bu yollarda. Şimdi siz kimlerle yürüyorsunuz o yollarda? Çiftçi bir yıldır avazı çıktığı kadar bağırıyor, gübre fiyatlarının geldiği nokta ortada, tohumun geldiği fiyat ortada, mazotun geldiği fiyat ortada. Ziraat Bankası kendi görevini üstlenip çiftçiyi desteklemeli. Çiftçimize milli hasılaya oranla 45 milyar lira destek çıkılması gerekirken hazineden 16 milyar lira pay ayrıldı. Şimdide seçim önü 2 milyar liralık destek paketi verileceği belirtiliyor. Şimdi burada şu soruyu sormak istiyoruz; Ziraat Bankası çiftçiyi yani ziraatı desteklemek için kurulmuş bir bankayken nasıl oluyor da futbol kulüplerinin borcunu üstleniyor. Bugün Ziraat Bankası ziraat dışında her konu ile ilgilenir hale getirildi.
Bunun bir örneğini geçen yıl satılan büyük bir medya kuruluşunun satış aşamasında da yaşadık. Çiftçinin yana yakıla size dertlerini yakardığı ama bir türlü dertlerine derman olmadığınız bir dönemde? Çiftçiye gelince ofsayt, topçuya gelince gol. Ne ala memleket. Siz bu milletle dalga mı geçiyorsunuz? Tarlada ekin ekersek borçluyuz, devlet sesimizi duymuyor, fakat tarlayı çimlendirir top oynarsak ne vergi veriyoruz ne de borç ödüyoruz? Bu ne akla ne mantığa sığar, böyle bir karar bütün milletimizin vicdanını yaralar.
Bu iktidarın Milli Görüş’ün söylediklerini yapma gayretleri var lakin bir bütün olarak bunu beceremiyorlar. Bunun en son örneği Cumhurbaşkanının açıkladığı kredi kartları borçlarının Ziraat Bankası aracılığı ile yapılandırılması meselesi. Ne olacak, 132 milyar liralık milletin kredi kartı borçlarını Ziraat Bankası aracılığı ile düşük faizli kredilerle ödenecek. Sormak istiyoruz bu kadar büyük hacimli bir kaynak nasıl sağlanacak? İktidar ne hikmetse seçim yaklaştıkça kesenin ağzını açıyor, verebildiğince veriyor. Eskiden seçim öncesi makarna ve kömür dağıtılırdı şimdi ise kredi borçları siliniyor. Maddi durumu kötü olan vatandaşlarımızın elektrik borçlarını devlet üstleniyor. Lakin kimsenin şüphesi olmasın seçimden sonra iktidar milletin canını okuyacak. Bugün kaşıkla verdiklerini Mart’tan sonra kepçe ile alacaklar.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.