Çiftçinin işi Allah’a kaldı!
Hükümetin kurduğu gıda komisyonu, Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığını işin içine karıştırmadan, enflasyonu düşürme bahanesi ile çiftçi ve hayvancıların ipini çekmektedir. Gıda Komisyonu’nun çiftçinin aleyhine aldığı akıl almaz kararlar tepkilere neden oldu. Büyük haksızlıklara uğradıklarını iddia eden Karacabey Kırmızı Et Üreticileri Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Karaca, “Kırmızı et sorunu sık sık Tarım Bakan’ı değiştirilerek düzelmez. İthalattan başka çözüm aramak akılsızlıktır. Hasat sezonu bitmek üzere olan domates üreticisi ile de dalga geçen fabrikalar çiftçiye zulüm etmektedir” dedi.
Dikkat çekici açıklamalar yapan Karaca yazılı basın demecinde şu ifadelere yer verdi; “Hükümetin kurduğu gıda komisyonu, Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığını işin içine karıştırmadan, enflasyonu düşürme bahanesi ile çiftçi ve hayvancıların aleyhine akıl almaz kararlar almaktadır. Tarım ve hayvancılık ürünlerinde ithalat kapıları ardına kadar açıldı, gümrük vergileri nerede ise 0’a düşürüldü.
Kırmızı et sorunu devamlı Tarım Bakan’ı değiştirerek olmaz. Bu sorun ortaya, ithalattan başka hiçbir çözüm koymadan düzelmez. Tek çare üretimi artırmaktır. Bunun da yolu, hayvancılığı teşvik, hibe desteklerini derhal kırsalda yaşayan ve uygulamadan gelen insanların çalıştırdıkları küçük ve orta boy işletmelere aktarmaktan geçmektedir. Büyük hibe, kredi, destek ve teşviklerle sektör dışı kimselere kurdurulan büyük işletmeler üretimi arttırmak için hiçbir çaba göstermemekte, aldıkları desteklerle büyük kazançlar sağlamaktadırlar.
Gelelim Özel sektöre, hasat sezonu bitmekte olan salçalık domates, çiftçi açısından facia denecek kadar kötü geçti. Hasat döneminde sözleşmeli olmayan domatesin kilogramı 16-17 kuruştan, sözleşmeli olan ise firelerle aynı fiyata satın alındı. Çiftçi toplama bedeli olarak 5 kuruş, nakliye bedeli olarak da 2 kuruş ödeyince zararı telafi edilemeyecek boyutlara ulaştı.
Domates toplamada zaman zaman sorunlar yaşanmaktadır. Bu da fabrikalara teslim edilen üründe toprak, taş ve diğer yabancı maddelerin karışmasına yol açmaktadır. Fabrikalar yıllarca bu soruna çözüm bulmak yerine kestikleri akıl almaz firelerle kendilerini korumaktadırlar. Uluslararası normlara göre fire oranı en fazla %12 olabilmektedir. Fabrikalar %30-40’lara kadar fire uygulamakta, daha da ötesi ürüne ret uygulayarak çöpe gitmesine neden olmaktadırlar. Bu zulüm değil de nedir?
Fabrikalar üretim ve hasada hiç yatırım yapmamaktadırlar. Hâlbuki yeni makinalar alıp toplama bedelini uygun olarak ürün bedelinden üreticiden mahsup ederek toplayabilirler.
Fabrika yöneticileri devamlı ağlamakta, zarar ettiklerini beyan etmektedirler. Buna karşın işletmelerini devamlı büyütmekte, ilave yatırımlar yapmaktadırlar.
İsmini vermek istemediğim sektörün en büyük paydaşı bir fabrikamız son günlerde büyük bir reklam kampanyası başlatmış olup işbirlikçi birkaç zavallı çiftçiyi de kullanıp domates üreticisi ile alay etmektedir. Tarımdan uzak büyük bir tüketici kesimini manipüle ederek ürünlerini pazarlamaktadır. Bu reklam filmlerinde üretici mutlu gösterilerek tüketiciye şirin görünme çabası vardır.
Maalesef bu reklamlarda rol alan işbirlikçi çiftçilerden bir kısmı da Karacabey ve Mustafakemalpaşa çiftçilerindendir. İlçede domates üreticisi kan ağlıyor. Tarlasını, evini satarken, icralarla boğuşuyor. Birkaç çıkarcı, kendini ve çıkarlarını bilmez çiftçiyi şiddetle kınıyorum.
Bu çiftçiler şunu iyi bilsinler ki, yaptıklarıyla meslektaşlarına ihanet etmektedirler. Bunları bu dünyada da, öbür dünyada da asla affetmeyeceğiz.
25 yıl onurla sürdürdüğüm Ziraat Odası Başkanlığımdaki karşılıksız hizmetlerim sırasında hakkım olduysa, haklarımı bu arkadaşlara helal etmiyorum. Hasat döneminde çiftçiye sahip çıkmayan fire ve fiyat konusunda boykot ve eylem yapamayan Ziraat Odalarına da Genel merkez dâhil teessüf ediyorum.
Sıkıntı yaşanan Fındık ve Üzümde bölge Ziraat Odaları ve çiftçi birlikleri ortalığı ayağa kaldırıp, ürün fiyatlarında az da olsa bir iyileştirme sağlamışlardır. Çiftçiye kimsenin faydası olmayacağı iyice anlaşılmıştır.”