Çevir kazı yanmasın

Türk Milleti’nin şiddetle merak ettiği o kaset nihayet yayınlandı.
Görenlerin-duyanların dudaklarının uçukladığı kasetteki ses kaydı Hülya Avşar’ın sanat hayatını bitirdi.
Rakibeleri rahat bir soluk alabilir artık. Bundan kelli Hülya Avşar evinde oturup örgüsünü örecek, ahşap boyamaya gidecek. Ne tenis, ne yüzme… Her şey rafa kalktı… Hem artık En Güzel de o olmayacak. İçiniz rahat olsun…
Yayınlanan kasetteki çıplak sesi de kafasına domates yiyecek kadar berbatmış hakikaten de. Yazık yazık…. Bunca yıl boşuna dinlemişiz…
Ama sadece domates… O kadar…
Bu kadar girizgâh yeter. Şimdi gelelim sadede..
Erol Köse, Hülya Avşar ile mahkemelik olduğu twitter açıklamalarında hangi iddialarda bulunmuştu:
– Bak Hülyacım sen beni niye mahkemeye veremezsin ve korkarsın biliyormusun? Yazdıklarımın gün, tarih, otel, tekne, şahit, güvenlik kaydı, resim, video, foto şeklinde detaylarının zaten mevcut olduğunu ve bunları da gerekirse! sunacağımı bilirsin.
– Ve yine bilesin ki bunları sunsam mahkemeden fırçayla kovulur ve de yolda kafana domates yersin…
– Kaya senin asistanın Feraye’ye neden neden gitti, Kaya nelere isyan etti, ikimiz de biliyoruz? Kaya ne sus payı aldı ve neyle geçiniyor? Kaya neden vurulmuştu? Biliyoruz. (Özellikle Kaya Çilingiroğlu’nun hangi konuda sus payı aldığı merak konusu)
Erol Efendi bütün bu ettiği kelamları aldı cebine soktu, yere tükürdüğü ne kadar mikroplu balgam varsa hepsini paşa paşa yaladı.
Şimdi ekranlara çıkıp çevir kazı yanmasın konuşmaları yapıyor.
“O kaset bu kasetti, ben müzik yapımcısıyım, daha başka ne kaset olabilir?” diyor.
Biz de yedik…
Biz senden kimsenin kasetini ifşa etmeni mi istedik?
Biz senden herkesin özelini izleyip bize bildirmeni mi istedik?
Biz seni bunlar için mi görevlendirdik?
Niye kendi işini yapmayıp da bu işleri üzerine vazife edindin bilmem…
Kendi işini yeterince iyi yapamadığından mütevelli adının ortalarda pek anılmaması mı seni bu kadar ona buna sardırır oldu?
Ortada olmuş bir şey varsa vardır, yoksa yoktur.
Varmış gibi yapıp da ortaya bu dandik kaseti atmak mıdır senin yaptığın?
Ekranlardaki kıvırmalarına bakarsak sanki birisi senin sesini kesmek için tepene binmiş gibi geldi bana…
Eee, dinsizin hakkından…..
İnsanları bu kadar boş işlerle oyalamak, sersem yerine koymak senin marifetin.
Tabi bu biraz da arz-talep meselesi.
Yazdığın cümlelerin üzerine atlayıp, alkış tutanlar olduğu sürece sen de bunları yazacaksındır elbet.
Her şeyi merak edenlere de o kaset müstahak aslında.
Alsınlar şimdi doya doya izlesinler.
Özel Hayat’a saygı deyip duruyoruz.
Sanatçının özeli olmaz diyeceksiniz belki.
Olur.  Hem de herkesin olur.
Artık bırakın bu Ceyar numaralarını.
Doğru yollardan gidin ve zamanlarımızı böyle tevatür müdür nedir, ne olduğu belli olmayan konularla zapt etmeyin.
Kendisini anlatmak ve göstermek isteyen zaten bunu yapıyor.
Arkalara kuyu kazmak, insanları bu kuyulara itmek hiçbir kitapta yazmaz.
Ayıptır ve dahi günahtır…
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.