Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nden Dünya Basın Özgürlüğü Günü açıklaması

Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı, gazetecilerin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutladı.
Kolaylı, “Türk basını ve basın çalışanları, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ne buruk girmektedir. Çünkü basın özgürlüğüne ve basın çalışanlarının özlük haklarına ilişkin sorunlar 2008 yılında da devam etmektedir. Son olarak 1 Mayıs kutlamaları sırasında İstanbul’da, TV kameramanları ile yayın araçlarının kolluk gücü marifetiyle görevlerini yapmaktan alıkonması, basın özgürlüğüne yönelik en açık engellemedir” dedi.
Basın özgürlüğünün uzun yıllar gazetecilerin bireysel özgürlüğü olarak algılandığına işaret eden Kolaylı, “Özellikle ülkemizde son çeyrek yüzyılda, temel hak ve özgürlüklerle birlikte basın özgürlüğü kavramı da tartışılarak, derinlik ve netlik kazandı. Bugün artık basın özgürlüğü, gazetecilerin bireysel özgürlüğü olarak değil, toplumu ve toplumları oluşturan bireylerin görüş ve düşüncelerini açıklama ve bunları açıkça yayma hakkının bir aracı olarak kabul ediliyor. Tüm gerçeklere karşın, halkın bilgi edinme / gerçekleri öğrenme hakkı, dolayısıyla bunları edinme ve kullanmanın bir aracı olan basın ve ifade özgürlüğü bir takım engeller ve sınırlamalarla karşı karşıyadır. Basın ve ifade özgürlüğünün önünde öncelikle, Türk Ceza Kanunu’nda, Basın Yasası’nda, Ticaret Yasası’nda ve başka birçok yasada yer alan engelleyici hükümler var. Yasa ve yönetmeliklerin yanı sıra, siyasal iktidarların ellerindeki olanakları kullanarak basın üzerinde baskı ve denetim kurma çabaları da günümüzde devam etmektedir. Ekonomik güç odaklarının, bu güçlerini kullanarak medya kurumları üzerinde çıkarları doğrultusunda baskı kurma ve yönlendirme çalışmaları da, basın ve ifade özgürlüğünün önündeki bir diğer engeldir. Bütün bunlar, basın ve ifade özgürlüğünü sınırlayan açık veya örtülü, doğrudan ya da dolaylı engellerdir. Bu engeller karşısında tam ve gerçek bir basın ve ifade özgürlüğünden söz etmek ne yazık ki güçtür. Öte yandan, gazetecilerin çalışma koşulları ile yasal hakları konusunda da sorunlar devam etmekte, basın mesleğinde çalışanların büyük çoğunluğu yasal bakımdan gazeteci sayılmamaktadır. Bu yaklaşım ve tamamlayıcısı olarak da çalışma mevzuatı, basın alanında sendikal örgütlenmeyi olanaksız kılmaktadır. Bu nedenle her fırsatta dile getirdiğim çağrımı tekrarlamak istiyorum: Medyalarınıza sahip çıkın. Gazetelerinizi okuyun, televizyonlarınızı seyredin, radyolarınızı dinleyin. Olumlu veya olumsuz eleştirilerinizle bizlere destek olun. Basının toplumla kucaklaşarak yürüteceği çalışmalar, Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü önümüzdeki yıllarda coşkuyla kutlayabilmemizin yolunu açacaktır” diye konuştu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.