“Buraya kadar efendiler! Artık yeter!”

Atatürkçü Düşünce Derneği Karacabey Şube Başkanı Haluk Aka, ülke kamuoyunda şu sıralar sıkça gündemde yer alan “İş Bankası tartışmaları” ile ilgili açıklama yaptı. ‘Yeni Türkiye’ adı altında Atatürk’ün çizdiği yoldan sapıldığını ve Türkiye’nin adeta bir Ortadoğu Devleti haline getirildiğini savunan Aka, “Uzun yıllardır, siyaset kurumu Atatürk’ün çizdiği rotadan kopmuş, başka yollara sapmış, bunun bedelini de milletimiz ödemiştir. Atatürk’ün yolundan başka her yolun sonu aldanma ve aldatmaktır.” dedi.
Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan ADD Şube Başkanı Haluk Aka, şunları kaydetti: “Kimi zaman ‘ileri demokrasi ve daha fazla özgürlük’ sözleriyle, kimi zaman ‘Yeni Türkiye’ sloganlarıyla, kimi zaman da kutsal din duygularımız sömürülerek Türkiye başkalaştırılmış, dönüştürülmüştür.
Dönüştürülen Türkiye’ye ‘Yeni Türkiye’ denmektedir. Yeni Türkiye’de demokratik çoğulcu parlamenter sistem yoktur. Yeni Türkiye’de laik, bilimsel ve karma eğitim yoktur. Yeni Türkiye’de işçi, emekçi ve çalışanın değeri yoktur. Yeni Türkiye’de sosyal hukuk devleti ilkesi çökertilmiştir. En nihayetinde; ‘Yeni Türkiye’ sloganıyla siyaset yapan zihniyet, esasında Atatürk’ün bıraktığı kazanımlarla savaşmış, Cumhuriyet’in niteliklerini bir bir yok etmiştir. Türk toplumu umudunu yitirmiş, Türkiye bir Ortadoğu devleti haline getirilmiştir.
Bütün bu tespitler günlük yaşantımızda neredeyse olağanlaşmıştır. Hemen her gün bir yeni sorun, hemen her gün yeni bir algı operasyonuyla karşılaşmaktayız. Son Örnek; Cumhurbaşkanı’nın başlattığı İş Bankası tartışmasıdır…
Miras, en genel anlamıyla, “Bir kişinin kendinden sonra gelenlere bıraktıkları” anlamına gelmektedir. Bu yönüyle özel bir hukuka sahiptir. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 5 Eylül 1938’de hazırladığı vasiyetnamesinde: “İş Bankası’ndaki hisselerin mülkiyeti sadece CHP’ye aittir. Ancak hisselerin gelirinde hak sahibi değildir. Bankanın her yıl dağıttığı kârdan gelen tutarın yarısını Türk Tarih Kurumu’na, diğer yarısını da Türk Dil Kurumu’na vermekle görevlidir.”
Büyük Önder, burada CHP’ye manevi bir görev yüklemiştir. Bir vasiyette bulunmuştur. Dünyada bütün toplumlarda vasiyetin bir değeri ve saygınlığı vardır. En ilkel toplumlarda bile vasiyet, son istek olarak yerine getirilir, dokunulmazdır, saygı duyulur.
Büyük Devrimci’nin 5 Eylül 1938’de yazdığı vasiyetname; Anayasayla korunan özel mülkiyet ve miras bırakma hukuku kapsamındadır. Dokunulmazdır. Değerlidir. Saygındır. Ana Muhalefet Partisi’yle siyasi mücadele; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve kurtarıcımız, dünya tarihinin hürmetle andığı Büyük Atatürk’ün mirasına saldırılarak yapılmamalıdır. Bu hiçbir siyasiye yakışmayacak kadar yanlış ve küçültücü bir durumdur.
Atatürk, bu milletin ortak paydası, ortak değeridir. Unutanlara hatırlatırız…
Kaldı ki Türkiye’nin yaşadığı ekonomik krizlerin temelinde bankacılık sektörüne yapılan siyasi müdahaleler yatmaktadır. Örneğin, 2001 krizinin bankacılık sektöründeki çöküşle ortaya çıktığı halen hatırlanmaktadır. Bu kez de, hiç kuşkusuz, iktidar mensupları “bir taşla iki kuş vurma” amacını taşımaktadırlar; Atatürk’ün adını ve mirasını yok etmek ve İş Bankası’nı siyasal hedeflerine uygun hale getirmek. Korkarız ki hatta eminiz ki böyle bir açık siyasi müdahalenin yinelenmesi, bankacılık sektöründe yeni bir krize neden olabilecek ve milletimiz bir kez daha zarar görecektir.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.