Bu kitapta babanız ile karşılaşabilirsiniz

Bursa Çimento Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ergun Kağıtçıbaşı‘nın iktisatçı yazarEnis Yaşar ile hazırladığı ve Uludağ Üniversitesi’nin de destek verdiği ‘Bursa’nın Ekonomi Tarihi’ 1960-2014 kitabı 23 Mayıs 2016 günü okurları ile tanıştı.
Bu kitap Bursa’nın ekonomik hayatı üzerine yazılmış olan kitapların üçüncüsü.
Ve şimdilik sonuncusu…

Bir kaç gün önce Ergun Kağıtçıbaşı Beyefendi telefon ederek, yaklaşık bir buçuk yıldır üzerinde çalıştıkları son kitaplarının tamamlandığını ve kitabın basın tanıtımının yapılacağını söyleyerek tanıtıma davet etmişti beni. Davete icabet etmezlik olmazdı elbet.
Kitabın tanıtımı Uludağ Üniversitesi Rektörlük B Salonu’nda gerçekleşti.
Toplantııya Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Ulcay, kitabın yazarları Ergun Kağıtçıbaşı, Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu, kitaba editoryal destek veren Doç. Dr. Tülin Vural Aslan, akademisyenler ve basın mensupları katıldı.
Ergun Kağıtçıbaşı’nın eşi Fügen Kağıtçıbaşı ve kızı Begüm Kağıtçıbaşı da bu özel günde Ergun Bey’i yalnız bırakmamışlardı.
Kâğıtçıbaşı ve Yaşar’ın, Bursa’nın Osmanlı’nın başkenti olmasından 20. Yüzyıl’ın başına kadar olan zaman dilimini kapsayan, “Bursa’nın Ekonomik Tarihi 1326-1900” isimli ilk kitapları BTSO tarafından yayınlanmıştı. İkinci kitapları ise “Bursa’nın Ekonomik Tarihi 1900-1960” adını taşıyordu ve Osmanlı’nın son dönemleri ile Cumhuriyet’in ilk 40 yılını ve o yıllarda Bursa’nın ekonomik ve sosyal hayatını anlatıyordu.

“Bu kitapta dedeniz ile karşılaşabilirsiniz” demiştim ikinci cilt için. Üçüncü cilt başlangıç tarihini bir önceki kitabın son tarihi olan 1960’dan aldığı için yeni nesle bu kitapta babaları ile karşılaşabileceklerini söylüyorum ve “Bu kitapta babanız ile karşılaşabilirsiniz” diyorum.

Toplantı başlamadan önce oturduğum yerde kitabın sayfalarını karıştırırken hep tanıdık isimler, hep tanıdık markalarla karşılaştım. Onları detay detay okumak ve bir yandan da Bursa’nın eski günlerine dalmak, o günleri sanki o zamanlardaymışcasına yaşamak ne kadar da mutlu edecekti beni.
Bu arada, hep eril dil kullandığıma bakıp da Bursa iş dünyasında kadınların olmadığına kani gelmeyin. Kitabı henüz okumadığım için isim olarak kadın iş veren yer aldı mı kitapta bilmiyorum. Lakin Bursa’nın bu yolculuğunda kadın emeğinin had safhada olduğunu hepimiz biliyoruz.
“Bursa buna değer”
Kitabını tanıtmak için söz alan Ergun Kağıtçıbaşı, Bursa ekonomisinin gelişim ve değişimini tespit etmek maksadıyla kronolojik bir prensiple yürütülen kitabın büyük bir özveriyle hazırlandığını anlatıyor. Üç ciltten oluşan bu eser yaklaşık 12 yılı bulan bir çalışmayla yayınlanmıştı. Takriben 700 sayfa tutan bu hacim içerisinde 340 kaynağa müracaat edilmişti. Yani her iki sayfanın yazılışında 1 kaynak okunmuştu. Bu kaynakların sayısının çokluğu yanında zenginliği de önemliydi.
“Türkiye’de bir şehrin ekonomik, kültürel ve sosyal hayatı üzerine yazılmış 3 ciltlik bir çalışma yok. Bunu ilk kez Bursa’da hayata geçirmemize vesile olduğu için Uludağ Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Yusuf Ulcay’a ve yönetimine teşekkür ederiz” diyor Kağıtçıbaşı ve ekliyor:
“Bursa buna değer”
Osmanlı’nın dibacesi Bursa
Kağıtçıbaşı küçük bir anektod ile devam ediyor:
“1855’de Bursa’da büyük bir deprem ve depremin ardından büyük bir yangın olmuş, Bursa yerle yeksan hale gelmiş. Tanzimat sadrazamlarından Keçecizade Fuat Paşa bu depremi duyduğunda çok üzülmüş ve “Desenize Osmanlı’nın dibacesi harap oldu” demiş. (Dibace: Anayasaların ön sözü) Bu yüzden de yapılan bu çalışmanın Bursa’nın hakkı olduğunu düşünüyorum.”
foto3
Ticari hayata ilk adımlar
1. ciltteki zamanlara uzanarak Bursa’nın ticari ve ekonomik hayatı Sultan Orhan döneminde başlamıştır diyor Kağıtçıbaşı. Bizans dönemindeki Bursa’nın İpek Yolu Kervanı güzergâhında olduğunu fakat kervanın Bursa’nın yanı başından, Bizans Kalesi’nin dibinden geçip gittiğini ve Üsküdar’da son bulduğunu, Orhan Gazi’nin Bursa’yı zapt eder etmez derhal hanlar inşa ettirerek kervanın Bursa’dan geçmesini sağladığını söylüyor. Böylece İpekyolu’nun odak noktası Bursa olmuş. Hatta Bursa ilk parasını bu kervanlardan kazanır hale gelmiş. Bursa refah içinde yaşamaya başlamış. 15. Yüzyıl’da Bursa “Emporium / Dünya Ticaret Merkezi” halini almış.

İpek böcekçiliğinin başlangıcı
Yavuz Sultan Selim İran seferlerine hazırlık esnasında İran devletini zayıflatmak için Tebriz’den ipek ithaline ambargo koymuş. Bu aynı zamanda Bursa’nın da fakirleşmesine sebep olmuş. Daha sonraları Kanuni Sultan Süleyman tarafından bu yasak kaldırılmış olsa da bu mağduriyet esnasında Bursa dokuma hayatını ayakta tutabilmek için dut ağaçları dikerek koza yetiştiriciliğine başlamış ve Bursa’nın tekstil sanayiine dönüşmesinin vesilesi olmuş.

Ergun Kağıtçıbaşı Bursa tarihini öyle detaylı ve öyle sindirmiş bir halde anlatıyor ki; buraya hepsini yazmak istiyorum. Lakin yazının gittikçe uzuyor olması bakımından hepsini anlatmam kabil değil…

Ciltlerde tarihimiz yatıyor
1. Ciltte Bursa’nın ekonomik hayatının ilk adımları (1326-1900) anlatılırken, 2. Ciltte Osmanlı’nın son çeyreği (1900-1960) ile Cumhuriyet’in ilk kırk yılı anlatılmakta idi. Baltalimanı Anlaşması, imtiyazlar, zayıflayan Osmanlı, 1. Dünya Savaşı, 1929 buhranı, Milli Mücadele, Bursa’nın 2 sene 2 ay 2 gün işgal altında kalışı ve 2. Dünya Savaşı…
3. Ciltte ise (1960-2014) Cumhuriyet’in sanayi başkentinin başka şehirler değil de niçin Bursa olduğunu araştırdıklarını söylüyor Kağıtçıbaşı.

“Uzun vadeli programlar yapmalıyız”

Konuşmasının sonunda bugünlere dönerek, yapılacak bir iş için uzun vadede planların yapılması gerektiğine dikkat çekiyor Kağıtçıbaşı: “Nasıl Türkiye yeni bir anayasa üzerinde çalışma yapıyorsa, meselelere böylesine kucak açmış bir üniversite varken, onun gölgesinin düştüğü bir Bursa kongresi de yapılması gerekiyor. Bursa’nın anayasasının yapılması gerekiyor. Bursa stratejik hedeflerini koymak zorundadır. Aksi takdirde gafil avlanmamız çok yakındır. İstanbul, İzmit, Karamürsel ve İzmir arasındaki yay’ın başkentinde oturuyoruz. İstihdamın çok büyük bir bölümü ve üretimin yüzde 80’inin yapıldığı bir kentte oturuyoruz. Dünyanın bugünkü büyüme ve talep sıkıntısı sürmeyecektir. Bursa yeni sanayi atılımlarıyla karşı karşıya kalacaktır. Şimdiden uzun vadeli planları yapmamız gerekmektedir.”

Üniversite hizmete hazır
Bu arada sözü alan U.Ü. Rektörü Yusuf Ulcay Üniversitenin Kent Tarihi Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin de böyle çalışmalar için var olduğunu belirterek; “Eserde Bursa’nın ekonomi tarihi açısından ciddi bir inceleme ve araştırma olduğunu gördük. Misyonlarımızdan bir tanesi de üniversitemizin şehrin dinamikleri ile beraber hareket etmektir. Daha önce farklı gruplar ile toplantılar düzenledik. Bunların ikisi de medya ile oldu. Üniversiteyi şehirle birleştirmek gayesindeyiz. Buna katkı koyacak her türlü grup ile görüşmeye ve fikir alışverişinde bulunmaya devam edeceğiz” diyor.
Uludağ Üniversitesi olarak üniversitenin gelecek 25 yılını planladıklarını vurgulayan Ulcay, kendilerinin ardından gelecek yönetimin bu plana uymayabileceğini ama yeni gelenlerin de en az 25 yıllık bir plan yapmaları gerektiğini belirtiyor.
Niçin hiç fotoğraf yok?
Kitapta dikkatimi çeken şey hiç fotoğraf kullanılmamış olmasıydı. Bursa’nın o dönemlerinden birkaç fotoğraf görmek isterdim oysa. Ayak üzeri sordum Ergun Bey’e fotoğraf konusunu, “Kullanmadık Canan evet, daha sonra konuşuruz” dedi.
İhtimal ki fotoğrafı olan kurumlar ile olmayanlar arasında bir adaletsizlik olmasını istememişlerdi.
Kitabını adıma imzaladı yine sevgileriyle. Teşekkürlerimizle vedalaştık.
Ergun Bey 60’lı yılların ekonomik hayatından bahsederken Bursa Gazeteciler Cemiyeti kurucusu ve ilk başkanı olan Musa Ataş’ın kızı Serap Ataş Öztat tarafından muhafaza edilen ve bende de kopyaları bulunan fotoğraf arşivine gitti aklım. Eve gelince arşivden 7 Ağustos 1967 tarihinde temeli atılan POLYLEN Sentetik İplik Fabrikası A.Ş.’ye ait fotoğrafları çıkarttım.
Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in temel atma töreninde bulunduğu Polylen’in hala yaşıyor olup olmadığını sorguladım internette. 2015 yılında TMSF tarafından el konulmuş olduğunu gördüm.
****
Bursa ekonomisi gelişirken pek çok firma doğdu, pek çoğu ya el değiştirdi ya da iflas ederek yok oldu gitti.
Kitap bize hepsini anlatacak.
Bu üç cilt ile atılan temelin üzerine çıkarak 2014’den sonrasını anlatmak ise gelecek nesillere kalacak…
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.