Bir büyük bir kocaman bana. Bir ufak bir küçük sana!

Günlerdir Başbakan Recep Tayip Erdoğan’la çok muhterem Fethullah Hoca’nın kavgasına hayret ve ibretle tanık oluyoruz?! Bu kavgaya bir fıkrayla örnek vererek sonuca gitmek istiyorum.
Köyüme yakın bir köyde iki arkadaş Karadere’ye balık tutmaya gitmişler. Oltalarını atmışlar, balık tutmaya başlamışlar. Her nedense uyanık olanın oltasına hiç balık gelmiyor. Saf, temiz, tevekkel olan kişi durmadan balık tutuyor. Uyanık olan bakıyor olacak gibi değil, arkadaşına oltaları karıştıralım ortak olalım teklifinde bulunuyor! Arkadaşı kabul ediyor ve birlikte epey balık tutuyorlar. Balıkların % 90’ını tevekkel arkadaş tutuyor! Sıra geliyor paylaşmaya. Uyanık olan başlıyor paylaştırmaya. “Bir büyük bir kocaman bana, bir ufak bir küçük sana! Tevekkel, “Bu işte bir iş var” diye düşünüyor ancak bir türlü çözemiyor. Balıkları alıp yola koyuluyorlar. Biraz gidiyorlar uyanık olan arkadaşına, “Sağdıç şu balıkları biraz taşı, ben bir sigara yakayım” diyor. Niyeti balıkları köyün yakınına kadar arkadaşına taşıtmak! Tevekkel olan iki deste balığı eline alınca, Bir büyük bir kocamanla bir ufak bir küçüğün farkına varıyor! Köye yaklaştıklarında uyanık olan “Sağdıç balıklarımı ver artık” diyor! Arkadaşı ona ufaklı küçüklü desteyi uzatıyor! Uyanık olan “Benim balıklarım diğer deste” dediğinde tevekkel, “Ne fark eder, bunları sen ayırmadın mı, onlar da balık bunlar da” diyor! Uyanık arkadaş söyleyecek söz bulamıyor! İlahi adalet yerini bulduğu için fazla tartışmadan ayrılıyorlar!
Fıkranın Başbakan yada Hoca ile alakası ne diyeceksiniz? Onu yazımın sonunda söyleyeceğim! Gelin gelişmeleri birlikte değerlendirelim! Hoca ile Başbakan “Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda” diyerek bu yolculuğa birlikte çıkmadılar mı? Birlikte çıktılar, ancak paylaşım konusuna gelince işler değişti! Başbakanın derdi kendi ve yakınlarının küplerini, ayakkabı kutularını kasalarını doldurmaktı! Hoca’nın derdi ise Devletin bütün kalelerini içeriden kuşatarak hayalindeki Devleti kurmaktı!!! Dershane muhabbetine kadar halk olanların farkına varamadı! Ancak gelişmeleri takip edenler vardı! Bir kahvehane muhabbetinde, “Hoca ile Başbakan kapışacak, yılbaşını bulmayacak” diye iddia ettim! Nasıl mı tahmin ettim? Başbakan’ın, Hoca’nın oy potansiyeli ve Devlet kademelerindeki potansiyeli hakkında 3 kez anket yaptırdığını okudum. Başbakan baktı padişahlık elden gidiyor, kurmaylarıyla oturup, karar kıldı. Hoca’nın yükselişini durdurmak zorunda oldukları kararına vardılar! Hoca’nın en hızlı ve en etkin örgütlendiği Dershanelerden başladılar! Hoca rest çekti. Başbakan reste karşılık verdi. Başbakan’ın ağzından herkesin duyduğu gibi, “Ne isterlerse yaptık ne isterlerse verdik” demişti! Tabi ki aynen öyle oldu! KPSS sınavlarında Hoca’nın cemaatine soru cevapları verdiler. Başta oğlum olmak üzere binlerce gencin istikbalini çaldılar, çaldırdılar! Yine diğer bütün sınavlarda soru cevapları verdiler. Hoca bu fırsatı çok iyi değerlendirerek Devletin başta yargı olmak üzere, ordu, emniyet, ve eğitim kadrolarını ele geçirdi! Önce yargıyı kullanarak sahte belgeler ve teröristleri gizli tanık yaparak. Ömrünün büyük bölümünü terörle mücadeleyle geçiren şerefli Türk subaylarını hapse attılar! Başbakan bu şerefli askerleri hapse atan savcıyı kahraman ilan etti. Hatta bu savcıya mükafat olarak zırhlı aracını hediye etti. Meğer bu savcı Hoca’nın savcısıymış? Savcı Hoca’nın emriyle bakanların foyalarını ortaya çıkarınca, Başbakan boş durur mu? Savcının foyalarını ortaya döktü, düne kadar sıradan müteahhit Başbakan’ın zenginlerinden olan Ağaoğlu’nun davetlisi olarak Dubai seyahatini ortaya çıkardı. Bu olay subaylar için düzenlenen sahte belgelerin kimler tarafından nasıl düzenlendiğini açıklamaya yetti. Savcı Bey hakkında düzenlenen belgelerin sahte olduğunu, onun gibi belgeleri üç dakikada yapabileceğini ortaya koydu!!! (belgelerin nasıl ve kimler tarafından düzenlendiği belgelendi!!!)
Başbakan dershaneleri kapatma kararını açıklayınca, Hoca boş durur mu, düğmeye bastı! Örgütlendiği bütün kurumlardaki Haşhaşileri, pardon elemanlarını harekete geçirdi. 2010 yılından beri gizli yürüttüğü hükümet karşıtı çalışmaları hızlandırdı!!! Derken, Ülkemin ibret ve hayretle izlemeye başladığı savaş başladı. Beraber yola çıkanlar, birbirine inanılmaz çamur atmaya başladı! Birbirlerine yaptıkları iltifatları yazmıyorum çünkü herkes biliyor. Ancak Hoca’nın bedduaları, Başbakan’ın Hoca ve müritleri hakkında söylediklerini tarih not etti. Başbakan 5000’in üzerinde emniyet teşkilatının, bir çok hakim ve savcının görev yerlerini değiştirdi. Görev yerleri değişen memurların durumunun hayali bile zor!!!
Sözü fazla uzatmayalım. Kısaca Başbakan da, Hoca da, BİR BÜYÜK BİR KOCAMAN benim olacak deyince, savaş başladı ve İLAHİ ADALET ortaya çıktı!!!
Bu kavga bize meşhur bir Ata sözünü hatırlattı! Tencere dibin kara seninki ondan kara!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.