Bilmek, Öğrenmek, Sindirmek

Sosyal paylaşım siteleri aforizmalardan geçilmiyor değil mi?
Herkes kendince doğru bulduğu, kendisine ait olan ya da olmayan cümleleri yazarak kendisini ifade etmeye çalışıyor.
Kimisi aşkı, kimisi özlemi, kimisi sağlıklı bir bedeni, pek çoğu da sağlıklı bir ruhu tarif ediyor.
Yazdığı o cümleler ya hayatından süzülüp geliyor ya da sessizce süzülüp hayatına giriyor.
Hayatından süzülüp gelenler, imbiklerde damıtılmış, demliklerde demlenmiş cümleler…
Hayatına süzülüp gelenlerse; içine sızıp, benliğinde kendilerine yer bulmaya çalışanlar…
Önce kıyıya köşeye ilişenler. Sonra da yavaş yavaş hayatına zerk olmaya başlayanlar…
Bütün bu deyişlerle, güzel sözlerle, bilgilerle doldurduğumuz hayatımızı, yaşarken öğrendiğimiz her ne varsa hepsini kendi hayatımıza uygulayabiliyor muyuz acaba?
Malum; bilmek ayrı, bildiklerini yapabilmekse apayrı.
Ettiğimiz o büyük büyük lâfların altında eziliyor muyuz, ne kadarının içini doldurabiliyoruz, ne kadarını hayatımıza katabiliyoruz diye düşünürüm çok zaman.
Yoksa aslında yapamadığımız her ne varsa onların telafisi midir ettiğimiz o büyük lâflar?
Sanki bir çeşit günah çıkartma…
İçimizde en çok eksik olan ne varsa onunla ilgili olan satırları mı daha çok benimsiyoruz mesela?
O cümlelerin bazıları bize ne olduğumuzu anlatıyor, bazıları da ne olmak istediğimizi.
Okuduğumuz, yazdığımız, konuştuğumuz her ne varsa bizi yansıtan bir ayna haline dönüşüyor.
Yeter ki aynadan yansıyanları doğru okuyabilelim.
-mış gibi yapan sahte yansımalara pabuç bırakmayalım…
****
Bilip de yapamamak üzerine basit ve somut örnekler verecek olursak;
Hastalarına sigarayı yasaklayan doktorların odalarına girdiğimizde masanın ortasında izmaritle dolup taşmış kültablalarını nasıl açıklarız?
Dış kapının önünde hastasıyla sigara molasında kesişen doktorun hastasına “sigara içme” deyişini o hastaya nasıl anlatırız?
Okul kapılarında sigarasından bir nefes daha fazla çekebilmeye çalışan öğretmenlerin hali de doktorlardan farklı değil…
Ya da alkollü araç kullanmanın kazalara neden olabileceğini bilmelerine rağmen hâlâ daha inatla alkol almaya devam eden, sonra da direksiyon başına geçen eğitimli insanları…
Vücudumuza zararlı olduğunu bile bile tükettiğimiz gıdaları almaktan vazgeçemeyişimizi…
Saymakla bitmez bilgilerimiz ve saymakla bitmez yanlışlarımız…
Ne yazık ki yaptığımız hataların pek çoğu bilgi eksikliğimizden değil de, bildiklerimizi hayatımıza geçirememizden.
Okuduğu her yazıdan kendisine, tek bir tane dahi olsa, bir cümle katabilen; yaşanmışlıklardan ibret çıkartabilen; izlediği ya da dinlediği her ‘mesel’den misal alabilen insan;
İşte o, hayatı boyunca öğrenen iyi bir öğrencidir.
Yaşadığı hayatla da çevresine ışık olan iyi bir öğretmen…
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.