Bez parçası…

Bir bez parçası nelere kadirdir. Ayıp örter. Güzelleştirir, çirkinleştirir. Simgedir. Gizli ya da açık haberleşmede kullanılır. Savaşlara, barışlara, teslim olmalara aracı olur. Sevgiliye çağrıdır. Vedadır. Yakılan bir mendilin ucu çok şey anlatır. Hasrettir. Bebeğinizin altını da temizlersiniz, burnunuzu da… Aksesuardır. Düğün davetiyesidir. Siyasal simgedir. Tekstildir. Milyonlarca insana ekmek kapısıdır.

Bir bez parçasına bazen o kadar anlam yüklersiniz ki adına “bez parçası” dediğinizde ağır bir hakaret içerir. Ya da “dinsel inançlara hakaret”…

Kadınların başlarına bağlama şekline göre anlam değiştirir. Analarımız başlarına bağladığında gelenek olur da siyasi partiler için bayrak olur. Başa bağlama şekline göre hangi tarikata bağlı olduğunun işareti de olur.

Kadınlar başlarına bağladığında siyasal savaşlar çıkar. Söke ovasındaki, Harran ovasındaki, Çukurova'daki pamuk toplayan erkekler başlarına bağlayıp köle gibi çalıştıklarında savaş çıkmaz.

Bayrak olduğunda, sancak olduğunda uğrunda ölünür. Beylerin, boyların etrafında toplanacağı simge olur.

Denize girerken kullandığınız bez parçası küçük olduğunda çağdaş olunur. Büyük olduğunda muhafazakar, daha büyük olduğunda cemaatçi… Müzik yapılan sahnede erkeklerle kadınları ayıran beyaz renkli kara bir bayrak halini de alabilir.

Kolayca yanabilen bez parçası bazen yangında ilk terk edilecek eşya olurken bezen de son terk edilecek eşya olur.

Ulusların simgesi olan bayrak, askeri birliklerin simgesi sancak, onlar için yangında ilk kurtarılacaktır. Hainler için ilk terk edilecek…

Yangın yerine dönen güzel ülkemizde de bayrağı da sancağı da son terk edeceklerle ilk terk edecekler arasında büyük bir ayrışma yaşanıyor. Bayrağı ve sancağı ilk terk edecekler kendilerine uygun yeni bez parçalarını sancak edindiler. Türban, on yıllardır Cumhuriyet düşmanlığının siyasal sancağı oldu. Analarımızın başörtüsü, yemenisi, tülbenti, şamisi, çemberisi bile onları kesmedi. Yıllar süren savaşın sonunda türban önce Ankara'nın en yüce tepelerine dikildi. Ve nihayet Kurtuluş Savaşımızın gazi meclisinin burçlarına da dikildi.

Türban sancağına karşı elinde çağdaşlık bayrağını taşıması gereken Ana-muhalefet derhal teslim bayrağını çekti. Şimdilerde ilk seçime türbanlı adaylarla katılmayı düşünüyorlar. 

Bez parçası kravat olup çağdaşlığı da temsil edebilir. Gericiliğin bayrağını taşıyanların ilk terk ettiği bez parçası kravat olabilir. Devletin en tepesinde oturanlar her fırsatta kravatı atabilir. Kravata düşman olanlar bunun ilk sinyalini yıllar önce TBMM'de zorunlu olan kravatı bellerine takarak oturuma katılmaya kalkmışlardı. Ana-muhalefet lideri onların kravata olan düşmanlığını kavramamış. O da ilk fırsatta kravatı terk etti.

Kitlelerle kendini ayıran şeyin kravat adı verilen bez parçası olduğunu düşündüğünden Genel Başkan seçildiği Kurultayda kravatı terk etti. Halkçı olmak için kravatsız çıktığı kürsüde üzerine geçirdiği gömleğin fiyatının bir asgari ücret kadar olduğu ertesi gün ortaya çıktı.

Kılıçdaroğlu'nun akıl hocaları bu konuyu beynine o kadar yerleştirmişler ki neredeyse yakında cemaatçi hocaefendi gibi yakasız gömlek giyecek. Kravat takılmayacaksa yakaya da ne gerek var. Üstelik yakayı terk edip AKP milletvekili olan eski “solcular” da var. Onlar hocaefendinin işareti ile AKP'den istifa ettiler. Belki yakında Kılıçdaroğlu'nun partisine katılırlar ve yakasız gömlek kardeşliği gerçekleşir.

CHP Genel Başkanı, geçen Pazar günü İstanbul Belediye Başkan adayını tanıtmak için büyük bir İstanbul çıkarması yaptı. Boynunda yine kravat yoktu. Böylece ne kadar da “halkçı” olduğunu anladık. Kılıçdaroğlu'nun hemen yanında ise Başkan Adayı Sarıgül vardı.

Soros ile ve bunların vakıf üniversiteleri ile bağlantılı, cemaate ne kadar destek olduğunu iftiharla söyleyen Sarıgül de çok halkçı(!)

Botokslanmış yüzü, gerdirildiği için artık kapanmayan ağzı, parfümleri, binlerce dolarlık takım elbiseleri, birkaç asgari ücret tutarındaki kravatları ile tam bir “halkçılık” simgesi…(!)

Günde birkaç kez takım elbisesini değiştiriyor. Binlerce çift ayakkabısı olduğu söyleniyor. Sadece söylenmiyor. Evinde takım elbiseleri ve ayakkabılarıyla çektirdiği fotoğraf bir giyim mağazasında çekilmiş gibi. 

Kravatı terk edince “halkçı” olduğunu sanan Kılıçdaroğlu'nun, Sarıgül'ün özel röportaj verdiği Ayşe Arman'ın yazılarından öğreneceği çok şey var. (Sarıgül'ün örnek aldığı 3 kişiden birinin Turgut Özal olduğunu ise Sarıgül'ün kendinden öğreniyoruz.)

Türban adlı bez parçasına sarılınırken, kravat adlı bez parçası terk ediliyor.

Sancak haline getirilen bez parçası türbandan korkmuyoruz. Ama Atatürk'ün partisinin bir bez parçasını teslim bayrağı olarak kullanması bizi endişelendiriyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.