Beş maskeyi dağıtamayanlar, 80 milyona aşıyı nereden bulacak?

Kovid-19 hastalığı her gün yeni canlar almaya devam ediyor.

Durumun acilliğini göz önüne alan ülkeler aşıyı edinmek için zamanla yarışıyor.

Sürecin başlangıcında sürü bağışıklığıyla sonuç almak isteyen İngiltere, 8 Aralık 2020’de aşıyı ilk uygulayan devlet oldu.

Üstelik kendi ülkesinde aşı üretilmesini beklemeden, Biontek aşısını alarak başladı bu işe…

Başta İsrail, ABD olmak üzere pek çok ülke aralık ayı içinde aşılarını temin etmiş, uygulama aşamasına geçmişti.

Süreci çok iyi götürdüğünü ileri süren Türkiye hariç…

Papua Yeni Gine bile vatandaşlarına aşı uygulamaya başlarken, Türkiye’ye henüz gelmemişti.

11 Aralık’ta geleceği söylenen aşı ocak ayı ortalarında geldi ve nihayet uygulanmaya başladı. 
*** 
Oysa ne demişti 9 Aralık 2020 tarihinde Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca?

3-4 gün içerisinde aşı ülkemize gelebilir. Geldikten sonra Halk Sağlığı ile Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuzun Laboratuvarlarında iki hafta güvenli testleri yapıldıktan sonra kullanıma geçilmiş olacak. Muhtemelen bu durumda aralık sonu itibarıyla, ay sonu itibarıyla sağlık çalışanlarımızdan başlayarak başlamış olacağız. İlk gelecek parti aralık ve ocak ayı için 20’şer milyon toplam 40 milyondu. Şubat ayı için 10 milyon. 20 milyonun ilk 3 milyonu gelmiş olacak önümüzdeki günlerde…”

Gelinen noktada durum ne?

3 milyon doz aşı geldi, sağlık çalışanlarına uygulandı. 1 milyon 100 bin sağlık çalışanı var. İki doz yapılacağına göre, 2 milyon aşı cephede savaşanlar için kullanılacak!

Geriye kalan 1 milyon aşı kime yetecek? 
*** 
Bu arada belirtmem gerekiyor ki, ülkemizin sağlık altyapısı gerçekten çok iyi. Dünyada en hızlı aşı yapabilecek ülkelerin başında geliyor Türkiye. Çünkü sağlık çalışanlarımız çok özverili…

Keşke yeterli aşımız olsa da sağlık çalışanlarının hızına yetişebilsek, tüm Türkiye’yi kısa zamanda aşılayabilsek! 
*** 
Bu yazının dipnotu: Ne yazık ki, beş maskeyi dağıtamayanlar, aşıda da aynı beceriksizliği gösterdi.

BİZ BU FİLMİ BİLİYORUZ!



12 Eylül öncesinde sol-sağ çatışması denilen kardeş kavgası aslında toplumsal muhalefetin önünü kesmek isteyen egemen güçlerin devletin sadık kullarını harekete geçirmesiydi.

1970’li yıllarda kurulan komando kamplarında eğitilenler sonraki yıllarda tetikçi olarak kullanıldı.

O dönemde soldan-sağdan meydana gelen ölümler yeni öldürmelerin kapısını açmış, kardeş kardeşi kırmıştı. 
*** 
Bugün de gelinen noktada faşizm gerçek yüzünü göstermeye başladı.

Kendileri gibi düşünmeyenleri, eleştirenleri susturmak için devletin gözetiminde, hükümetin bilgisi dahilinde saldırılar gerçekleştirildi.

Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na linç girişimine ses çıkarmayan AKP hükümeti, daha sonra gazetecilere yapılan saldırılara göz yummuş, saldırganlar polis karakoluna ön kapıdan girip arka kapıdan çıkmıştı.
 *** 
Benzer saldırılar Bursa’da da oldu.

MHP’den ayrılıp, İYİ Parti’nin kuruluş aşamasında aktif görev alan Hasan Toktaş, Yüksel Yılmaz, Mehmet Temirtaş, Orhan Avcı ayrı zamanlarda saldırılara uğradılar.

Kamera görüntülerine, yapılan şikayetlere rağmen saldırganlarla ilgili bugüne kadar ciddi bir işlem yapılmadı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.