Beleşçisin arkadaş!

Para ödemeden bakkaldan şeker çalmak çok masum bir eylemdir tecavüzün yanında.
Aslında mantığı aynıdır.
Ulaşmak istediğin bir “tat” için bedel ödemek istememektir.
Sinsi sinsi bakkala sızmak, kimsenin bakmadığı bir zamanda şeker kavanozuna elini daldırmak, yakalayabildiğin kadarını cebine atmak, sonra da tenha bir köşede kimselere görünmeden hepsini bir çırpıda yutmak…
Ne ağıza haz, ne mideye hayır…
İhtimal ki şeker alacak parası yoktur küçük hırsızın.
Hırsızlık da diğer çocukların ağızlarını şapırdata şapırdata yediği şekere ulaşmanın en kolay yoludur.

Cinselliğini de böyle yaşar bazısı.
Çalarak, çırparak, ahesteliğin keyfinden uzak bir telaşe içinde tenhalarda kıstırdıklarının canını yakarak.

İşini yapan bir fahişeyle yaptığı pazarlığa uymaz mesela. Hizmet alır ama aldığı hizmet karşılığında ödeme yapmaz. Ceketini alıp çıkar. Hatta çıkarken belki kadını hırpalar.
Kadın şikâyetçi olursa eğer:
“Ama o bir fahişe hakim bey!”

Evlenmişse aynı şey karısı için de geçerlidir.
“Karım değil misin, severim de, döverim de..!”

Aşık da olmaz o mesela. Sevdalanmaz. Aşkın acısını yaşamaz Sevdanın yükünü taşımaz. Hiçbir şekilde bir ilişkinin sorumluluğunu sırtlanmaz.
Bırak aşkı sevdayı, o bir kadınla arkadaş dahi olamaz.
Bir bakışın, bir gülüşün, bir dokunuşun hazzını tatmamıştır hiç.
Havadan sudan sohbetler etmemiş, sinemaya gitmemiş, elele sokaklarda gezmemiş, anlamsızca şeylere gülmemiş, birlikte iki kadeh rakıyı devirmemiştir.
Ulaşabildiği kadınlar ondan böyle bir şey istememiştirler ki zaten hiç.
Onun tek bildiği, “alış-veriş”tir…

Hayvani dürtülerini tatmin etmenin en kolay yolu karşısına çıkana çullanmaktır onun için.
Tecavüzcü beleşçidir açıkçası.
Bedel ödemez, hep beleş kollar.
Tecavüzcü otlakçıdır, konu komşunun karısına kızına sarkar.
Tecavüzcü hırsızdır, çalar.
Kurbanının bedenini, ruhunu, ideallerini, geçmişini, geleceğini, gençliğini, cinselliğini, ailesini, kısacası her şeyini ama her şeyini çalar.
Onlar yetmez, kendi ailesinin hayatını da çalar…
****
Ya siz “beleşçi, otlakçı ve hırsız”ın savunucuları;
Siz bakkalın kavanozundaki şekerleri çalan hırsıza hesap soracağınıza hâlâ tüm suçu şekerin ambalajına yüklüyorsunuz ya, ayıp oluyor ayıp!

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.