“Başkanlık sistemi Türkiye’ye uymaz”

Atatürkçü Düşünce Derneği Karacabey Şubesi, geçtiğimiz hafta İstanbul Barosu eski Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal’ı ilçe halkıyla buluşturdu.
İstanbul Barosu’nun 2010-2016 dönemlerindeki başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, Atatürkçü Düşünce Derneği Karacabey Şubesi tarafından düzenlenen Anayasa Değişikliği Referandumu “Niye Evet, Niye Hayır” konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı.
Hüseyin Oruç Peker Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen konferansa; CHP İlçe Başkanı Murat Tanrıverdi, Vatan Partisi İlçe Başkanı Hüseyin Kurur, DP İlçe Başkanı Zeki Gülan, Bursa Barosu Başkanı Avukat Gürkan Altun, siyasiler, meclis üyeleri, sivil toplum örgütü temsilcileri ile çok sayıda Karacabeyli hazır bulundu.
Başkanlık sisteminin Türk milletine aykırı bir sistem olduğunu dile getiren Kocasakal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu açık ve net bir şekilde rejim değişikliğidir. Anayasa’daki ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’. Değişikliğin referandumdan geçmesi durumunda milletin egemenliği bir kişiye teslim edilecektir. Anayasada egemenliğin kullanılması hiçbir suretle bir kişiye veya zümreye bırakılamaz diyor. Anayasa’ya göre Türk milleti egemenliğini yasama, yürütme ve yargı eliyle kullanır. Egemenlik 5 yılda bir sandığa giderek oy atmak değildir. Egemenlik, ülkeyi yönetmek için şartlı bir yetki vermenin yanı sıra, o 5 yıl boyunca da iktidarı meclis aracılığıyla ve bağımsız yargı eliyle denetlemektir. Yani egemenlik bir bakıma denetlemedir. Yeni sistemde bu pek mümkün görünmüyor.
Bu sistemle başaramadıkları ‘Sevr’i hayata geçirmeye çalışıyorlar. Küresel planlama ve tek kişi üzerinden Türkiye’yi teslim almayı amaçlıyorlar. 1 Mart Tezkeresi’ni unutmayalım. Eğer o gün Başkanlık Sistemi diye bir şey olsaydı, bugün fiilen Türkiye işgal altındaydı. Trabzon ve Samsun limanlarına gireceklerdi. Ancak meclisi ikna edemediler. AKP içinden de 99 namuslu vekil sayesinde 1 Mart Tezkeresi meclisten geçmedi. İşte parlamenter sistem bu yüzden var. Ama onların söylediği başkanlık sisteminde millete ait olan egemenlik, milletten alınarak ya da koparılarak sadece 1 kişiye veriliyor. Diyorlar ki; ‘Bundan sonra millet karar verecek.’ İyi de bundan önce kim karar veriyordu? Bunlar millet egemenliğine hep seçmen üzerinden bakıyorlar. Seçmen demek millet demek değildir. ‘AKP seçmeni’, ‘CHP seçmeni’ diye bir saçmalık olamaz. Millet vardır ve milletin egemenliği vardır.
Yeni sistemde tüm yetki ve kuvvetlerin tek bir kişiye verilmesi büyük bir risk taşımaktadır. Bu yeni anayasa ve başkanlık sistemini meclisten geçirerek halk oylamasına sunanlar, açıkça bu millete ihanet etmişlerdir. Ancak iş yine büyük patron olan halka düşmüştür. İnanıyorum halkımız, bu duruma izin vermeyecektir.
Bakın, ‘hayır’ dediğiniz zaman hiçbir şey olmayacak. Çünkü sistem belli. Eksikleri yok mu? Tabii ki var. Konuşarak, tartışarak şu anki sistemde düzenlemeler yapılabilir. Ancak ‘evet’ dediğinizde ne olacağını bilmiyoruz. Ya da ne kadar eminsiniz? Bu çok büyük bir risk. Kötü niyetli bir tek adam, örneğin devletin içine sızmış bir FETÖ’cü; sizin ırzınıza, namusuna, malınıza, mülkünüze, vatanınıza kastedebilir. Hiçbir şey yapamazsınız, çünkü tüm yekiler onda. Olay bu kadar basit aslında.
Mesele, Tayyip Erdoğan meselesini aşmış durumda, mesele AKP meselesini de aşmış durumda. Çünkü bunlar emperyalizmin bugünkü aktörleri, onlar gider başkaları gelir. Olaya bir karşıtlık penceresinden bakmamamız gerekiyor. Yöntem olarak şunu öneriyorum, biz bu halk oylamasında ülkeyi yönetecek olan bir siyasi iktidarı belirlemeyeceğiz. Bu bir genel seçim değil. Yani bu halk oylamasında evet denilirse iktidar partisine oy verilmiş olmayacak. Hayır denilirse de başka bir partiye oy verilmiş olmayacak. O başka bir şeydir. Yurttaşımız bu siyasi iktidarın yönetiminden memnunsalar elbette önümüzdeki seçimlerde oylarını yine verebilirler. Ama bu başka bir şey. Bu bir milli bir mesele, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ‘varlık-yokluk’ meselesidir. Yani bir partiye bağlılıkla veya karşıtlıkla, bir kişiye duyduğumuz sevgi ile ya da nefret ile bakamayız. Tamamen meseleye milli bir refleks ve şuurla bakmak zorundayız.” diye konuştu.
Konuşmasının sonunda Mustafa Kemal Atatürk’ten de örnekler veren Ümit Kocasakal, “Tek yol Atatürk’ün izidir. Eğer o Cumhuriyet kurulduğunda ‘tek adam’ olmak isteseydi bunu çok rahat yapabilirdi. Ancak o egemenliği millete verdi. Şimdi ise bu egemenlik milletten alınıp tek bir kişiye verilmek isteniyor. Egemenliğimizi tek bir kişiye vermeyelim.” şeklinde sözlerini noktaladı.
Konuşma sonunda ayakta alkışlanan Ümit Kocasakal’a ADD Karacabey Şube Başkanı Haluk Aka tarafından Atatürk tablosu hediye edildi. Program İzmir Marşı ile sona erdi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.