Aziz Nesin 100 yaşında!

Çağımızın Nasrettin Hocası Aziz Nesin, cimriliğiyle ün salmış bir yazarımızdı.
Pazar günü Çağdaş Gazeteciler Derneği lokalinde gerçekleştirdiğimiz 100. yaş kutlaması nedeniyle okuduğum Demirtaş Ceyhun’un, “Asılacak Adam Aziz Nesin” adlı yapıtında bu konuda çok çarpıcı örnekler anlatılıyor.
Okuyunca gözlerim faltaşı gibi açıldı.
Doğrusu ünlü Fransız Yazar Moliere yaşasaydı ve de Aziz Nesin’i tanısaydı, Cimri adlı dünya klasiği olmuş oyununu yeniden yazmaya çalışırdı diye düşündüm!
XXXXXX
1980’li yılların başında Sovyetler Birliği’ne giden Aziz Nesin, Moskova’da kalp krizi geçirir!
Bir aylık dinlenmeden sonra Türkiye’ye gelir ve tetkiklerini yaptırmak üzere Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne gidip gelmeye başlar!
Bir gün hastaneden yorgun/argın çıkınca, taksiye para vermemek için otobüse biner!
Otobüs her durakta yeni yolcu alır ve otobüsün içi iğne atsan yere düşmeyecek hale gelir!
Kalp ameliyatı olan Aziz Nesin hava almakta zorlanır, az sonra da fenalaşır!
Boğaz Köprüsü’nü geçer geçmez, otobüsten iner ve beklemeye başlar!
Sonrasını Demirtaş Ceyhun’a şöyle anlatır:
“Taksi parası vermeyeyim diye birisi buradan geçse, bine tanısa ve götürse dedim. Az sonra tanıdık biri geldi beni evime götürdü!”
XXXXXXX
Aziz Nesin gerçek bir cimriydi.
O kadar ki, karalama kağıtlarının sadece önünü ve arkasını yazmakla yetinmez, işi bitmiş kağıtları bile saklardı.
Aldığı öğütme makinesi ele kağıtları öğütür, onları da konfeti olarak kullanılmak üzere bir kenara koyardı.
Vakfın öğrencilerinin mezuniyet töreninde kullanılırdı daha sonra…
XXXXXXX
Bizzat ağzından dinlediğim bir cimrilik hikayesi var.
1993 yılında kendisini konuk ettiğimizde Arap Şükrü’de yemek yerken anlatmıştı.
Aziz Nesin Vakfı’nın bulunduğu Çatalca’dan İstanbul’a sarı basın kartı olduğu için otobüse bedava binerek gidermiş Aziz Nesin…
Bilindiği gibi Sivas katliamından sonra devlet kendisine koruma tahsis etmişti.
Polis aracı Vakfın tam karşısında beklermiş, otobüse binen Aziz Nesin’i takip edermiş…
Polisler her durakta belediye otobüsünü beklemek zorunda kalırmış…
Koruma polisleri birkaç kez tekrar eden bu durum üzerine Aziz Nesine, “Aziz Bey, bizim aracımıza binin, öyle gidelim. Belediye otobüsünde sürekli indi bindi oluyor. Her durakta beklemek zorunda kalıyoruz. Sizi biz götürelim!”
Aziz Nesin önce itiraz edecek olmuş, sonra kabul etmiş…
Arap Şükrü’de yemek yerken bize, “İstediğim zaman polisleri çağırıyorum, beni Teşvikiye’deki evime götürüyorlar. Araç ve şoföre ihtiyacım kalmadı” demişti gülerek…
XXXXXXX
Tam bu noktada sormak gerekiyor?
Aziz Nesin, yazarak, üreterek kazandığı paraları istese har vurup harman savuramaz mıydı?
Lüks bir otomobil satın alıp, şoför tutarak istediği gibi gezemez miydi?
Dünya turuna çıkamaz mıydı?
Ama yapmadı!
Elde ettiği geliri kuruşuna kadar, çağdaş insan yetiştirmek için yoksul çocuklara harcadı.
Onun için sadece büyük yazar değil aynı zamanda büyük insandır Aziz Nesin…
XXXXXXX
Sivas’ta dinci-gerici güruh tarafından yakılarak öldürülmeye çalışılan Aziz Nesin kitaplarıyla, kurduğu vakıfla, eğittiği çocuklarla halen yaşıyor.
20 Aralık 1915 yılında doğan Aziz Nesin 100. Yaşına basmış bulunuyor.
Aziz Nesin’in 100. Yaşını kutluyorum. Nice yüz yıllar diliyorum.
XXXXXXX
Bu yazının dipnotu: 2015 Aziz Nesin yılı olacak. Dostlarıma Aziz Nesin Vakfı’ndan kitap alıp okumayı öneriyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.