Atatürk yaşıyor!

10 Kasım… Belleklerden silinemeyen tarih… Ölümü değil, öfkeyi, mücadeleyi, bağımsızlığı, özgürlüğü, uygarlığı, çağdaşlığı, çalışkanlığı, üretkenliği, eşitliği, sevgiyi, saygıyı, barışı anımsatıyor…
Nedense 10 Kasım’larda hazan olur, sazan olur, en önemlisi de hüzün çöker gözbebeklerimize..
Hazan sonbahardan, sazan numaracı cumhuriyetçilerden, gardrop Atatürkçülerinden gelir. Hüzün ise insanlık onurunun kurtarıcısı, çağdaş Türkiye’nin kurucusu, Dünya Lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün hasretiyle yakar yürekleri..
Tarihin akışını değiştiren Atatürk, 10 Kasım’larda umut olur, umutların bittiği yerde düşer önümüze. Aydınlık yarınların yolunu gösterir, mücadele yükler omuzlarımıza.
Nedense 10 Kasım’ları bir türlü kabullenemiyorum. Atatürk ve ölüm sözcüğünü yan yana koyamıyorum. Nedense bunu düşünmek bile istemiyorum.
Çünkü O ölmedi, içimize girdi, kimliğimiz oldu. Birbirimize daha da yakınlaştık.
Öyle ya, Atatürk ile ölüm sözcüğünün yan yana gelmesini kim yakıştırabilir?
Bir kaç örneğe bakalım, Dünya, Mustafa Kemal Atatürk için ne düşünüyor:
Atatürk gibi cesur, zeki ve önsezileri olağanüstü güçlü liderler yer yüzüne 100 yılda, 200 yılda bir gelir. O da Türk’lere nasip oldu. Winston CHURCHİLL (İngiltere)
Atatürk, büyük insanların tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır. Çöküntü halindeki bir imparatorluktan özgür Türkiye’nin doğması, yeni Türkiye’nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan etmesi ve o zamandan beri koruması, ancak Atatürk’ün ve Türk Halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye’de giriştiği derin ve geniş inkilaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini gösteren daha başarılı bir örnek yoktur. John F. KENNEDY (A.B.D. Başkanı)
Atatürk bir asker olarak, amansız ve bazı anlarda ümitsiz görünen bir mücadeleden muzaffer çıkmış ve sonra da devlet sorumluluğunu üzerine almıştır. 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı, O’nun diplomatik dehasının bir eseridir. Türk Devleti’nin demokratik gelişmesini engelleyen, maziden kalma bazı gelenek, örf ve adetlerin değiştirilmesi veya kaldırılması gerekiyordu. O cesurhane ve azimkarhane ideallerle bunu başardı. Yılmak bilmeyen bir yaratıcılıkla Dünya ile entegre olan modern eserler gerçekleştirdi. Ludwig ERHARD (Alman Cumhurbaşkanı)
Şöhreti cihana yayılmış olan tecrübeli Başkan’ın yönetimi herkesin sevgi ve saygısını kazanmış büyük Türk Milleti’nin milli bağımsızlığını kalıcı bir başarı ile taçlandırmıştır. Eşsiz bir dahi, kahraman bir asker ve çok başarılı bir siyaset adamı. (Sovyet Başbakanı KALİNİN)
Bizim aslımızın rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O’nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik. (Pakistan)
Dünyanın çıkardığı en büyük lider. (Japonya)
Dünyanın yetiştirdiği en büyük dahilerdendir. Dünya tarihinin akışını değiştirmiştir. (Lübnan)
Dünya bu savaş ve barış kahramanı büyük adamın ölümüyle yoksul kalmştır. (Macaristan)
Atatürk, tarihte, Dünyanın en büyük adamlarından biri olarak yaşayacaktır. (Norveç)
Çok akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştirdiği çağdaş eserlerin, Dünya tarihindeki izleri kalıcı olacaktır. Albert LEBRUN (Fransız Cumhurbaşkanı)
Atatürk yalnız Türk Milleti’nin değil, özgürlüğü uğruna savaşan bütün milletlerin önderiydi. Biz o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk. (Hindistan)
Atatürk gibi insanlar, bir nesil için doğmadıkları gibi bir devre için de doğmazlar. O’nlar önderlikleriyle yeryüzündeki milletlerin tarihinde yüzyıllarca ilham olacak insanlardır. (İran)
Yerimiz yetmeyeceği için örnekleri tek tek yazarak fazla uzatmak istemiyorum. Kısaca dile getirmek gerekirse Dünya’nın tüm ülkeleri Atatürk’le ilgili görüş belirtirken, sözbirliği etmişcesine O’nun gerçekleştirdiği devrimleriyle ve düşünceleriyle ölümsüzleştiğini anlatmaktadır.
Gel de 10 Kasım’la ölümü yan yana koy. Gel de 10 Kasım’ı kabullen.
DKAL içimizi ısıttı!
Atatürk çağdaş Dünya’nın yaşam biçimidir, bu nedenle ölmez. Atatürk’ün ölmediğini 10 Kasım’da bir kez daha gördük. Daha doğrusu Dayı Karacabey Anadolu Lisesi bu gerçeği gösteren okul oldu.
Bu yıl Karacabey’deki ” Atatürk’ü Anma Etkinliği” görevini üstlenen DKAL tam not aldı.
Ne yalan söyleyeyim, 10 Kasım günü Atatürk’le ilgili etkinliğin yapılacağı salona giderken kaygılıydım. Hatta yüzlerine gözlerine bulaştırırlar diye düşünüyordum ki, yolda karşılaştığım okul müdürü Hüseyin Akbaba, ” İbrahim Abi geliyorsunuz değil mi? Aylardır hazırlık yapıyoruz. Beğeneceğinizi umuyorum” diye takıldı.
Özgüvenliydi. Kendinden emin konuşmasıyla etkiliydi. En azından ön koşullanmamı sıfırladı.
Yerlerimizi aldık. Okul Müdürü Hüseyin Akbaba açılışı yaptı: “”Ulusumuzun ışık kaynağı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, aydınlığımızın sembolü, büyük devrimci ve büyük düşünce adamı Ata’mızı rahmetle anıyoruz.” dedi. Akbaba, güzel, gerçekçi ve doyurucu konuşmasını aynı içerikle sürdürdü. Bir saat 15 dakika süren etkinlik boyunca nefes almayı unuttuk. Rüyada gibiyim sandım. DKAL’lı öğretmenler ve öğrenciler sahneyi çok güzel doldurdular. Atatürk’ü yaşıyor gibiydiler. Profosyonellere taş çıkarttılar. DKAL’in kusursuzca diyebileceğimiz güzellikte hazırlamış olduğu etkinlik görmeye değerdi. İyi ki gitmişim. Gözlerimin ve kulaklarımın pası silindi. 13 yıldır yapıldı densin diye yapılan (İstisnalar hariç) etkinliklerden sonra özlemini çektiğimiz güzellikleri görünce içimiz ısındı.
Ses kirliliği yok. Düzensizlik yok. Saygının, sevginin, içtenliğin ve gerçeğin ortaya çıktığı dakikalar nasıl geçti anlayamadık.
Tüm salon Atatürk oldu.
Atatürk’ü anmaksa, Atatürk’e saygı duymaksa, Atatürk’ü yaşatmaksa; işte bu! Bravo DKAL.
Milli Eğitim Müdürü Emin Dingin, Dayı Karacabey Anadolu Lisesi Müdürü Hüseyin Akbaba başta olmak üzere etkinliğin gerçekleşmesinde emeği geçen öğretmen ve tüm öğrencilere selam olsun..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.