ATATÜRK ÜZERİNE İKİ KİTAP

MUSTAFA SOLAK KÖŞE YAZISI

Atatürk’ün Hikayesi
Genç tarihçilerimizden Ertuğrul Sertbaş’ın yazdığı bu kitap; Atatürk’ün yaptıkları biyografi türünde okuyucuya sunan bir eserdir. Selanik Askeri Rüştiyesi’nden İstanbul Harp Akademisine kadar okuduğu okullarda düşündükleri, yazdıkları ve okudukları bu kitapta yer almaktadır. 1.Dünya Savaşı’nda cephelerde göstermiş olduğu üstün başarılar, milli mücadele hazırlıkları ve kongreler süreci tüm ayrıntılarıyla verilmektedir. Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte siyasi süreç adım adım okuyucuya sunulmaktadır.
Diğer devletlerle kurulmuş olan ikili ilişkiler ve aydınlanma sürecine dair önemli bilgiler mevcuttur. Din bürokrasisinde yaşanan gelişmelerden Bursa Olayı’na, Modern Üniversiteye geçiş aşamasına kadar bu kitapta doyurucu bilgiler sunulmaktadır. Milletler Cemiyeti’ne girişimiz ve Balkan Antantı gibi diplomatik hareketler, İran Şahı’nın ziyaretleri kronolojik olarak verilmiştir.
Son aşamada ise yazar Atatürk’ün vefatını işleyerek süreci tamamlıyor. Bu kitapta, Atatürk’ü ve mücadelesini ve sonra yaptıklarını, hayat hikâyesiyle birlikte derli toplu vermeye çalışmış.
Adamın Hikayesi (Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk)
Ertuğrul Sertbaş’ın bu kitabının hikâyesi tek kişilik bir gösteri olarak başladı. 2016 yılından bu yana devam eden bu gösteride, birçok farklı kaynaktan edinilen ve tabii bir kısmı da yazarın kendi araştırmalarından elde edilmiş, Atatürk’le ilgili az bilinen olaylar ve anekdotlar kullanılmıştır. Ana tema olarak gösteride anlatılan olayların yer aldığı bu kitapta, Atatürk’le tanışma fırsatını yakalayan çiftçisinden ordu komutanlarına kadar birçok yerli ve yabancı şahsiyetin onunla ilgili anıları yer almaktadır. Örneğin Ali Şamil Hikayesi;
Ali Şamil, Osmanlı’da saray soytarılığından nasıl Cumhuriyet bireyi oldu? Kurtuluş Savaşı’na katılan her kahramanının kendine özgü bir hikayesi vardır. Ancak Ali Şamil (Güler) ‘in öyküsü, kuşkusuz en ilginçlerinden biridir. Birinci Dünya Savaşı’nın ilk yılları… Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa, Doğu Cephesi’ni teftişe gittiğinde, kendisine boyu sadece 110 cm olan Ahlatlı bir genç “hediye” edilir. Ali Şamil’in görevi sarayda Enver Paşa ile eşi Naciye Sultan’ı eğlendirmektir. Ama Birinci Dünya Savaşı’nda işler ters gidince, Enver Paşa aniden İstanbul’dan ayrılır. Efendisiz kalan Ali Şamil, bu kez Padişah Vahdettin’in kızı Ulviye Sultan’ın sarayına alınır. Sarayda ilginç elbiselerle ortalıkta dolaşıp Sultan’ı eğlendirmeye çalışmaktadır. Hazırcevap ve nüktedanlığıyla kısa zamanda herkese kendisini sevdirmiştir. Ancak bütün şakacılığına rağmen Ali Şamil, kısa boyuna bakarak onunla alay etmeye kalkanları, birkaç dakika içinde ağızlarını açtıklarına pişman edecek bir yapıya da sahipti. Espri yeteneği ve zekasıyla Ali Şamil saraydaki herkesi kendisine hayran bıraktı. Kendisiyle boyu yüzünden dalga geçenlerin hiçbir zaman altında kalmadı. Ulviye Sultan’ın eşi, Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa’nın oğlu Kurmay Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey ile Ali Şamil arasındaki iddialı tavla partileri meşhurdur. Ali Şamil’in saray günleri heyecanlı tavla partileriyle geçerken, Anadolu’da Milli Mücadele hareketi başlar. Yurtseverler Anadolu’ya akar. Padişahın damadı İsmail Hakkı Bey de, onlardan biriydi. Eşinden bile gizlemek zorunda olduğu niyetini Ali Şamil’e çıtlatmıştı, güya vedalaşmak için… Pişman oldu. Çünkü, kocaman yürekli küçük insan, alenen tehdit etmişti, “ya beni de götürürsün, ya da niyetini Sultan’a anlatır, senin gidişini de engellerim!” der. Kuştüyü yataklarını, bir kuşsütü eksik mutfaklarını geride bırakıp üç yıl sürecek meşakkatli bir çadır hayatına doğru ilk adımlarını atarlar. Sahte kimlikler, köylü kıyafetleriyle yola düşerler. İşgal kontrollerini aşıp, Adapazarı üzerinden Ankara’ya ulaştılar. Ali Şamil’in küçücük göğsünde kocaman bir aslan kalbi çarpmaktadır. İsmail Hakkı Bey kendisini yanında götürmek istemeyince “Ya beni de götürürsün, ya da her şeyi Sultan’a anlatırım” der. Böylelikle ikili, sarayın kuş tüyü yataklarını bırakarak üç yıl sürecek meşakkatli bir çadır hayatına doğru ilk adımlarını atarlar. Sahte hüviyet ve köylü elbiseleriyle İngilizlerin kontrolünü aşarlar ve Adapazarı’na ulaşırlar. Mustafa Kemal ikilinin hikayesini duyar ve onları Ankara’ya getirtir. İkili Ankara’ya vardıkları günün akşamı Kurmay Yüzbaşı Çopur Neşet’in evinde Mustafa Kemal’le karşılaşır. O gece, hayatının en unutulmaz gecesidir. Çünkü Mustafa Kemal misafirleriyle sohbet ederken, onunla da kadeh tokuşturur. Hayatımın en unutulmaz akşamıydı dediği akşamı yaşadı Ali Şamil… Mustafa Kemal’le kadeh tokuşturuyordu. İsmail Hakkı Bey, Ankara’da kendisine verilen büro işini reddedip cepheye koşunca, Ali Şamil’e de büyük işler düşer. Kendisine bir er elbisesi bulur, bunu boyuna göre yaptırır. Sonra üç sene, İsmail Hakkı Bey nereye, Ali Şamil oraya, kah su taşıma, kah telgraf, kah boyu kadar tüfek, elinden ne geliyorsa ama, hep cephede… Kelle koltukta yaşadı, İzmir’e girenlerin hemen arkasındaydı. Saray hayatının konforlu yaşamını terk edip, Kurtuluş Savaşı’nın zorlu mücadelesine girişen bu “aslan yürekli cüce”nin yılları cepheden cepheye düşman peşinde dolaşmakla geçer. Osmanlı’da “gülünen” Ali Şamil, Cumhuriyet’te “Güler” soyadını alır. 9 Eylül’de girdiği İzmir’den ayrılmak istemez ve Basmane Garı’nda memur olur.
Yazar Atatürk’ün bilinmeyen yönlerini anlattığı kitabını, sahnede hikayeleştirme yöntemiyle tek kişilik gösteri şeklinde 1 saat 15 dakika boyunca izleyici ile buluşturuyor. Atatürk’ü, cumhuriyetin kazanımlarını sahnede anlatmak isteyen kurumlar genç yazarımızı etkinliklerine davet edebilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.