“Atatürk, ülkemizin kilit taşıdır”

Karacabey Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Haluk Aka, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 95. yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.
Mesajında, Anayasaya bağlı çoğulcu bir rejimin, iyi idarecilerden yoksun bir ülkede düzgün işlemesi mümkün olmayacağına vurgu yapan ADD Şube Başkanı Haluk Aka, “Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 95. yılındayız. Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan Samsun’a hareket ederken, Yunanlılar Sevr Anlaşması’na dayanarak İzmir’e çıkıyordu. Kısa sürede boğazlar, İstanbul ve havalisi İngilizlerin kontrolüne, Ege Yunanlılara, Antalya ve havalisi İtalyanlara, Adana ve havalisi ise Fransızların kontrolüne girmişti. Kuzeyde Pontus’lar, doğuda Ermeniler hazırlık içindeydi.
19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, oradan Havza ve Amasya’ya geçti. 21 Haziran’ı 22 Haziran’a bağlayan gece Amasya genelgesini yayınladı. Bu genelgede durum tespiti yaptıktan sonra, ‘Milleti gene milletin azim ve iradesi kurtaracaktır’ dedi.
Bu çok önemli bir saptamaydı. Bu sözler Mustafa Kemal’in halka inancının, dolayısıyla demokrasiye bağlılığının ilk göstergeleriydi. Daha sonra Erzurum ile Sivas kongrelerini yaptı ve 27 Aralık’ta Ankara’ya geldi. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerini bir arada toplayıp 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’ni açtı.
Meclisin açılması ne anlama geliyordu, neyin işaretiydi? Yönetim halka geçiyordu.
Meşruti monarşi son bulacaktı. Yönetim halka geçince halifelik ortadan kalkacaktı. Halifelik ortadan kalkınca laik bir sistem gelecekti. Yönetim ‘Kayıtsız koşulsuz ulusun’ olunca demokrasi gelecekti. Demokrasiye en uygun rejim ise cumhuriyetti.
19 Mayıs’ta başlayan süreç 30 Ağustos zaferi ile taçlandı ve düşmanın denize dökülmesi ile bir sayfa kapanıp yeni bir sayfa açıldı.
Bu yeni sayfada kurulan Türkiye Cumhuriyeti, ulusal, üniter, laik bir hukuk devletiydi. Aydınlanmayı ve çağdaşlaşmayı hedef almıştı.
Bugün Atatürk dönemine hem içten, hem de dıştan büyük saldırı var. Saldırıyı yapanlar ise, önce ‘Egemenlik kayıtsız koşulsuz milletindir’ sözüne karşı çıkarak ne münasebet “Egemenlik kayıtsız koşulsuz Allah’ındır’ deyip, daha sonra demokrasinin yasama, yürütme, yargı erkini kendi kişiliğinde toplamak isteyenlerdir.
Her cumhuriyet demokratik olmadığı gibi, her demokrasi de cumhuriyet değildir. Cumhuriyet bir yönetim biçimi, demokrasi ise bir yaşam biçimidir.
Anayasaya bağlı çoğulcu bir rejimin, iyi idarecilerden yoksun bir ülkede düzgün işlemesi mümkün olmadığı gibi, demokratik ülkelerde en kanlı ve en antidemokratik rejimlerin asker değil, sivil yöneticiler eliyle gerçekleştirildiği gözden uzak tutulmamalıdır.
Eğer bir ülkenin aydınları, basını, üniversiteleri, baroları, sendikaları, sivil toplum örgütleri ‘gaflet ve dalalet’ içinde hukuksuzluğa karşı sessiz kalırlarsa, 95 yıllık parlamento görevini yapmazsa, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Erzurum, Sivas kongrelerinden gelip Müdafaa-i Hukuk anlayışı ile kurulup emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşını veren meclisin yerini kendinde güç vehmedenler alır. Sonrası ise malum. Tarih bunun örnekleriyle doludur.
Mimaride bir kubbeyi kilit taşı tutar. Mustafa Kemal Atatürk ülkemizin kilit taşıdır. Onun kurduğu çağdaş, ulusal, üniter, laik hukuk devletine sahip çıkamazsak, onun gösterdiği akıl ve bilim yolundan saparsak, başımıza neler geleceğini düşünmek bile istemiyoruz” ifadelerine yer verdi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.