ATATÜRK 97 YAŞINDA!

İngiliz Büyükelçiliği 1936 yılında Atatürk’e jest yapmak istiyor ve doğum gününü öğrenebilmek için mesaj gönderiyor. İngilizlerden gelen tarih öğrenme isteğine Atatürk şu yanıtı veriyor: “19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktık. Milli Mücadeleyi başlattık. Bu, Türkiye’nin doğuşunun başlangıcıydı. O gün benim de doğum günümdür.”
Atatürk, doğum günü tarihini ilk kez böyle açıklıyor.
Ve, Atatürk Türkiye, Türkiye Atatürk oluyor.
Sarı Saçlım, Mavi Gözlüm, iyi ki doğdun, iyi ki varsın! Dimdiksin, 97 yaşındasın! Yeryüzünün onurusun..
19 Mayıs 1919’daki doğuşun, dünya tarihini değiştiren bir kıvılcımın ateşlenmesidir.. Kurtuluş Savaşı Destanı’na uzanan yol haritasının ilk adımıdır.. Saltanatın yıkılışıdır.. Emperyalizmin; Anadolu toprakları üzerindeki kuşatmada yaşadığı ilk ve en büyük hayal kırıklığıdır..
19 Mayıs 1919, Atatürk’ün emperyalizme diz çöktürdüğü sürecin başlangıç tarihidir..
Dünyanın en onurlu, en haklı savaşıdır..
19 Mayıs 1919, yok olmuş bir ülkenin, küllerinden yeniden doğmasıdır..
Sömürge durumundaki mazlum ülkelerin özgürlük güneşidir..
Köleliğin son bulmasıdır..
İlktir, tektir, örnektir..
Ne mutlu Türk’üm diyebilenler için övünülesi bir kimliktir..
Uygarlıktır, Batı’ya açılan penceredir..
Yurtta barış, dünyada barıştır..
Demokrasidir.. Laikliktir.. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır..
Kucaklaşmadır, kardeşçe yaşamdır..
Mevlana’dır, Yunus Emre’dir, Hacı Bektaş’tır.
19 Mayıs 1919’da dil, din ve ırk ayrımına yer yoktur.
Atatürk, önsezileri çok güçlü, büyük bir dahidir.. Dünyada 100 yıl sonrasını görebilen tek liderdir.. Bağımsız, çağdaş, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk gençlerine emanet ederken bu günleri görmüştür ve demiştir ki; “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.”
Atatürk, 20 Ekim 1927’de Bursa’da okuduğu Geçliğe Hitabesi’ndeki vasiyetinde özetle şöyle diyor: “Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin!
… Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet, hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
Elli yıla yakındır gazetecilik yapıyorum. Anlayacağınız ömrümün yarısından fazlası adliye koridorlarında geçti. Özellikle AKP döneminde, dudağımı oynattığımda, soluğu savcılıkta alıyorum.
Bu nedenle bazı algılama özürlülere not düşmek istiyorum. Atatürk gençlere seslenirken, anayasal düzene karşı isyan edin demek istemiyor. Aksine, demokrasiden vazgeçmeyin, demokratik çizgiden ayrılmayın. Diktatörleri sandıkta boğun demeye getiriyor.
Umarım anlaşılmıştır.
Sakın unutmayın, parlamenter sistem rafa kalktı. Demokrasi, memokrasi oldu. Laiklik bitti. Hukuk kadıya bağlandı.
Tek adamlık düzenine resmiyet kazandırılmak isteniyor.
Seçim kokuları yayılmaya başladı.
Sandık, yaz sonunda önünüze gelebilir, hazırlıklı olun istedim.
Bugün mü? Elbette ki, Kuvay’ı Milliye ruhuyla Atamızı ziyarete gideceğiz.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınız kutlu olsun..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.