ATATÜRK 100 YAŞINDA!

Yeni Türkiye inanılmaz bir hızla kalkınırken göz kamaştırıyor, gerçek anlamda kıskanılıyordu. Dünya liderleri, Mustafa Kemal Atatürk’le konuşabilmek için sıraya giriyordu. Yıl 1936. İngiliz Büyükelçiliği Atatürk’e jest yapmak istiyor ve doğum gününü öğrenebilmek için mesaj gönderiyor. İngilizlerden gelen tarih öğrenme isteğine Atatürk şu yanıtı veriyor: “19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktık. Milli Mücadeleyi başlattık. Bu, Türkiye’nin doğuşunun başlangıcıdır. O gün benim de doğum günümdür.” Atatürk, doğum günü tarihini ilk kez böyle açıklıyor. Ve Atatürk Türkiye, Türkiye Atatürk oluyor. Sarı Saçlım, Mavi Gözlüm, iyi ki doğdun, iyi ki varsın! Dimdiksin, 100 yaşındasın! Yeryüzünün onurusun.. 19 Mayıs 1919, dünya tarihini değiştiren bir kıvılcımın ateşlenmesidir.. Kurtuluş Savaşı Destanı’na uzanan yol haritasının ilk adımıdır.. Emperyalizmin; Anadolu topraklarını kuşatma sonrasında yaşadığı yer yüzündeki ilk ve tek hayal kırıklığıdır.. 19 Mayıs 1919, Atatürk’ün Dünyaya diz çöktürdüğü sürecin başlangıç tarihidir.. Bu güne değin görülen en haklı, en kutsal savaştır.. 19 Mayıs 1919, yok olmuş bir ulusun, küllerinden yeniden doğuşudur.. Sömürge durumundaki mazlum ülkelerin özgürlük güneşidir.. Köleliğin son bulmasıdır.. İlktir, tektir, örnektir.. Ne mutlu Türk’üm diyebilenler için övünülmesi gereken çok güzel bir kimliktir.. Uygarlıktır, Batı’ya açılan penceredir.. Yurtta barış, dünyada barıştır. Eşitliktir, çağdaşlıktır.. Demokrasidir.. Laikliktir.. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.. Mevlana’dır, Yunus Emre’dir, Hacı Bektaş’tır. Köroğlu’dur, Dadaloğlu’dur, İmamoğlu’dur, kucaklaşmadır, kardeşçe yaşamdır.. Mayası saygı ve sevgi yüklüdür.. Dil, din, renk ve ırk ayrımı yoktur orada. 19 Mayıs 1919, yarınlara umutla koşmanın türküsüdür, insanlığın taçlanmasıdır.. Atatürk, önsezileri çok güçlü, büyük bir dahidir.. Dünyada 100 yıl sonrasını görebilen tek liderdir.. Atatürk, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk gençlerine emanet ederken bu günleri görmüştür ve demiştir ki; “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” Atatürk, 20 Ekim 1927’de Bursa’da okuduğu Geçliğe Hitabesi’ndeki vasiyetinde özetle şöyle diyor: “Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! … Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet, hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta, iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” Elli yıla yakındır gazetecilik yapıyorum. Anlayacağınız ömrümün yarısından fazlası adliye koridorlarında geçti. Özellikle AKP döneminde, dudağımı oynattığımda, soluğu savcılıkta alıyorum. Bu nedenle bazı algılama özürlülere not düşmek istiyorum. Atatürk gençlere seslenirken, anayasal düzene karşı isyan edin demek istemiyor. Aksine, demokrasiden vazgeçmeyin, demokratik çizgiden ayrılmayın. Diktatörleri sandıkta boğun demeye getiriyor. Umarım anlaşılmıştır. Sakın unutmayın, parlamenter sistem rafa kalktı. Demokrasi, memokrasi oldu. Laiklik bitti. Hukuk kadıya bağlandı. YSK, tek adamlık düzenine alışmamızı istiyor. 31 Mart’ta şaibe olduğunu söyledi. Ekrem İmamoğlu’nun, anasının ak sütü gibi temiz, anasının ak sütü gibi helal kazandığı seçimi gasp etti. “Gidin bir daha oynayın, 23 Haziran’da karşıma bir kez daha gelin” dedi. Dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar. İnanalım, yüreğimizi koyalım, sandığa daha kararlı gidelim. Bir kez daha seçelim, olmadı bir kez daha seçelim.. Demokrasiyi geri getirelim.. Ve “HER ŞEY DAHA GÜZEL OLACAK” diye haykıralım.. İsterseniz yüzsüzleri bir kez daha utandıralım.. Bugün mü ne olacak? Elbette ki, Kuvay’ı Milliye Ruhuyla Atamızı ziyarete gideceğiz.. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.