Askerin Kazanı

Türk askerlik geleneğinde asker ve kazan kavramları birlikte anılır. “Kazan mevcudu” kavramı da o gün silah başında olan er ve erbaşlar ile nöbet heyetinin sayısını anlatır. Yine “kazan kaldırma” (*) deyimi de askerlerin huzurunu açıklar. Yeniçeri sisteminde orta adı verilen bölüklerin yemeklerinin piştiği kazanlar bulunurdu. Kazanların sağlıklı kaynaması askerin düzen ve disiplinini gösterirdi.

Aslında bütün ulusların askerlik sisteminde kazan yani yemek olayı askerin gücünü belirler. Bu nedenle savaş hazırlıkları eğitim, silah, cephane ve moral kadar askerin yiyecek stokları ile de ilgilidir. Sefer güzergahları bile yiyecek ikmal yollarına göre belirlenir. Bu nedenledir ki Napolyon “asker midesi üzerinde yürür” veciz sözünü söylemiştir.

Manisa’da askerlerin üst üste yedikleri yemek nedeniyle zehirlenmesinden sonra askerlerin yemek düzeni yeniden tartışılmaya başlandı.

AKP iktidarı dönemine kadar yüz yıllardır, asker kendi yemeğini kendi yapardı. Bu sayededir ki asker ister savaşta, ister barışta olsun aç kalmazdı. Sadece yemek değil, belirli savaş araç ve gereçlerinin belirli bir seviyeye kadar bakım ve onarımı, marangozluk işleri, terzilik, sağlık, ulaşım, küçük inşaat işleri de askerler tarafından yapılırdı. Böylelikle askerlik görevinden önce mesleği olanlar mesleklerinden kopmadığı gibi daha da geliştirirler, mesleği olmayanlar da askerlikte meslek edinirlerdi. Askerlik yapan herkes patates, soğan soymayı da bulaşık yıkamayı da öğrenirdi. Bu nedenledir ki ülkemizde halen askerlik yapmamış genç erkeklere kız vermezler.

AKP iktidarı döneminde askerlere angarya yüklendiği yolunda yoğun bir propaganda yapılarak pek çok iş özelleştirildi. Bedelli askerlik, paralı askerlik gibi usullerle ordunun mevcudu düşürülürken Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpaslar yolu ile operasyonlar düzenlendi. Son 15 Temmuz FETÖ-ABD darbe girişimi ile ordunun subay kaynağı olan askeri okullar da kapatıldı. Asker beslenemez hale getirildi. Yandaşlara verilen ihaleler yolu ile asker değil yandaşlar beslendi.

Bu uygulamaya geçilmeden önce askerler kendi yemeklerini kendileri yaparlar yiyecekleri yemeğin kalorisi önceden belirlenir, kendi yiyecekleri yemeğin temizliğime ve lezzetine özen gösterirlerdi. Bazı subayların nöbetinde yemeklere daha çok özen gösterilir o subayın nöbeti olduğu günlerde yemek daha bir iştahla ve severek yenirdi. Yemek yenmeden komutan tadardı. Karavana nöbeti tutan askerler kazanın dibine çöken taneleri alabilmek için kepçeyi kazanın dibine daldırmak gerektiğini de bilirlerdi.

Askerleri zehirleyen yemeği yapan firma, her gün yüz binlerce kişiye yemek verdiğini açıklamış. Teknik olarak bu kadar büyük miktarlarda pişen yemeğin düzgün olması da beklenemez. Geçmişte askerlik yapanlar çok iyi bilirler. Aynı bölgedeki farklı askeri birlikler levazım birliklerinden aynı malzemeyi kazan mevcutlarına göre alırlar ve her birlik kendi yemeğini kendi pişirirdi. Küçük birliklerde aynı yemek çok daha lezzetli olurken, büyük birliklerde o kadar düzgün olamazdı. Bu da dökülen yemek miktarlarından anlaşılırdı. Örneğin büyük mevcutlu alaylarda ve eğitim birliklerinde yemek kalitesi düşerken, küçük taburlarda hatta bölüklerde ev yemeği kalitesinde yemek pişerdi. Her bölüğün sefer durumu için bir mutfak remork’u bulunur, bu remork bir çekicinin arkasına bağlanacak şekilde hazır ve bakımlı bekletilirdi. Arazi tatbikatları sırasında bölükler seyyar mutfaklarında yemeklerini kendileri yapar ve bu sırada bayram ederlerdi.

Türk ordusunun yüzlerce yıla dayanan gelenekleri bozulunca, önce yemekler, daha sonra mideler ve bağırsaklar bozuldu. Sıra kafaların bozulmasına gelmeden eski sisteme dönülmenin vaktidir.

Tüm okurlara şeker tadında bir bayram dilerim.

Lütfü Kırayoğlu

(*) İsyan etmek anlamında kullanılan bir deyimdir. Yeniçerilerin her ortasının mutfağı ve aşçı ustası vardı. Her orta kendi yemeğini kendi arzusuna göre ayrı ayrı pişirirdi. Bunun için orta efradı kendi yevmiyelerinden her hafta kumanya parası olarak levazım heyetine bir para verir ve bu para ile bir haftalık yemek ihtiyacı temin edilirdi. Hükümet bunların iaşeleriyle uğraşmazdı. Yalnız yeniçerilere verilecek etin fiyatı muayyen olup et fiyatı ne kadar yüksek olursa olsun yeniçerilere o fiyattan fazlaya verilmezdi. Yemek pişen kazan orta halkı tarafından kutsal sayılırdı. Bir isyan halinde bu kazanlar meydanlara çıkarılırdı ki buna  kazan kaldırma denilmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.